Deprem bölgesinde de ilaç yokluğunun devam ettiğini kaydeden Demirci, “Bulabildiğimiz ilaçları vermeye çalıştık. Bir eczacının hastasına ilaç yok demesi gerçekten çok zor. Uyuz, bit, deri ve solunum yolu rahatsızlıkları çok fazla çıkmaya başlamıştı, ama ciddi olarak müdahale edildi. Şu anda bu tür rahatsızlıklara bir azalma olduğunu ancak sorunun devam ettiğini söyleyebiliriz” açıklamasını yaptı.
İlaç hizmeti bekletilemez, durdurulamaz, vatandaşa ulaştırılması gerekiyor
Türk Eczacılar Birliği tarafından deprem bölgesinde kurulan sahra eczanelerinin bir birikim sonucu oluştuğunu söyleyen Demirci, “Türk Eczacılar Birliği, afet durumlarında bile ilaç hizmetinin akmaması için 1999 depreminden beri hizmet veriyor. İlk deprem 6 Şubat Pazartesi meydana geldi ve Çarşamba günü İslahiye’deki eczanemiz açılmıştı. Çünkü ilaç hizmeti bir sağlık hizmetidir. Dolayısıyla ilaç hizmeti bekletilemez, durdurulamaz, vatandaşa ulaştırılması gerekiyor. Bu bilinçle hemen çalışmalara başladık. Süreci Türk Eczacılar Birliği’nin kaynağının yanı sıra eczacılardan aldığımız ilaç bağışları ile götürmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bu süreçte STK’ların ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşıldı
Deprem bölgesinde bulunan eczanelerin hizmete girmeye başlamasıyla birlikte sahra eczanesinin yavaş yavaş kapanmaya başladığını vurgulayan Demirci, “Şu anda İslâhiye merkezde üç eczanemiz bir şekilde hizmet veriyor. Nurdağı’nda açılan eczane yok, sahra eczanesi ile devam ediyoruz. Böyle bir hizmeti alnımızın akıyla verdiğimizi düşünüyoruz. Türkiye olarak Cumhuriyet tarihinin en zorlu günlerinden geçiyoruz. Meslek odaları da önemli sivil toplum kuruluşlarıdır. Biz de elimizden geldiğince görevimizi yaptık. Bu süreçte sivil toplum örgütlerinin ülke ve demokrasi için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşıldı” şeklinde konuştu. Özer Karınca