Gaziantep Ticaret Odası (GTO) KOBİ ve Dış İlişkiler Müdürlüğü tarafından Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği işbirliğinde yürütülen Sürdürülebilir Rekabetçi Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında “İşletmelerde Kurumsal Sosyal Sorumluluk” konulu bir seminer düzenlendi.
Seminerin açılış konuşmasını yapan GTO Genel Sekreter Yardımcısı Figen Çeliktürk, içinde bulunduğumuz çağda, diğer bir ifadeyle globalleşmede bireyler, kurumlar ve devletlerin birbirleri ile görünen veya görünmeyen ancak süreklilik arz eden bir ağ içinde etkileşimde olmalarının en belirgin özellik olarak öne çıktığını söyledi. Bu etkileşim zincirinin doğal sonucu olarak, günlük dünyanın dışındaki gelişmelere de duyarlı ve proaktif olmak gerekliliğinin ortaya çıktığını belirten Çeliktürk, “Bu konjonktürde globalleşmenin yarattığı sıkıntıları adreslemek üzere Küresel İlkeler Sözleşmesi geliştirilmiş olup, söz konusu ilkeler iş dünyasının, devletler, sivil toplum kurum ve kuruluşlarıyla birlikte sorumluluk üstlenmelerini öngörmektedir” dedi.
Konuşmasında, özellikle gelişmiş ülke piyasalarındaki tüketicilerin sosyal normlara giderek artan bir şekilde dikkat etmeye başladığına vurgu yapan GTO Genel Sekreter Yardımcısı Çeliktürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüketiciler artık aldıkları bir ürünün sadece tasarım ve fiyatına bakmamakta, bu ürünün nasıl üretildiğini de dikkate almaktadır. Yıllık ciroları milyarca Dolar olan birçok perakendeci ürünlerinin küresel sosyal sorumluluk ilkelerine uygun bir şekilde üretildiğini ispatlamak durumundadır. Bu ve benzeri firmalar her yıl detaylı bir sosyal denetimden geçmektedir. Sosyal denetimlerde de sadece ilgili firmanın değil, bu firmaya ürün sağlayan tüm firmaların küresel sosyal sorumluluk ilkelerine uygun üretim yapıp, yapmadıkları kontrol edilmektedir. Örneğin; bu firmalar tüketicilerine ürünlerinin imalatı esnasında çocuk işçi ve kayıtsız işçi çalıştırılmadığını garanti etmek zorundadırlar. Sonuç olarak, 'tedarik zincirinin görünürlüğü' kavramı giderek zincirin tüm halkalarını kapsayacak şekilde derinleşmektedir. Ülkemizdeki çeşitli sektörlerin Çin ve Hindistan menşeli ürünlerden farklı bir noktada konumlanması ve hedef piyasalarda sürdürülebilir bir şekilde var olabilmek için özellikle uluslararası sosyal sorumluluk standartlarına uygun üretim yapması büyük önem taşımaktadır. Bugün yatırımcılar şirketlerin finansal raporlarının yanı sıra sosyal ve çevresel etki raporlarını da önemsemektedirler. Bu doğrultuda sosyal sorumluluğun şirketler ve kurumlar tarafından bir süreç değil bir kültür olarak içselleştirmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri, üretici ve tüketici arasında ortaya çıkacak olan daha sıcak iletişim yöntemlerinin, tüketici açısından 'kurumu sevmek, sadece kâr amacı güden bir yer olarak görmemek' gibi sonuçlar doğurmakta, kuruma önemli bir itibar kazandırmaktadır. Özetle belirtmek istersek, kurumların sosyal sorumluluk alanında atacakları adımlar, iş alanındaki sürdürülebilir başarıyı da bir bütünlük içinde etkilemektedir.”
Sürdürülebilir Rekabetçi Türkiye Projesi Komite Başkanı Tülin Seçen ise, değişim ve kurumsallaşma, kurumsal sosyal sorumluluk kavramı ve işletmelere katkısı, Küresel İlkeler Anlaşması ve işletmelere faydası, İzleme-değerlendirme ve raporlama süreci ve sorumluluklar, TTK ve Kurumsal sosyal sorumluluk kavramları konularında katılımcılara bir sunum gerçekleştirdi.İHA
Seminerin açılış konuşmasını yapan GTO Genel Sekreter Yardımcısı Figen Çeliktürk, içinde bulunduğumuz çağda, diğer bir ifadeyle globalleşmede bireyler, kurumlar ve devletlerin birbirleri ile görünen veya görünmeyen ancak süreklilik arz eden bir ağ içinde etkileşimde olmalarının en belirgin özellik olarak öne çıktığını söyledi. Bu etkileşim zincirinin doğal sonucu olarak, günlük dünyanın dışındaki gelişmelere de duyarlı ve proaktif olmak gerekliliğinin ortaya çıktığını belirten Çeliktürk, “Bu konjonktürde globalleşmenin yarattığı sıkıntıları adreslemek üzere Küresel İlkeler Sözleşmesi geliştirilmiş olup, söz konusu ilkeler iş dünyasının, devletler, sivil toplum kurum ve kuruluşlarıyla birlikte sorumluluk üstlenmelerini öngörmektedir” dedi.
Konuşmasında, özellikle gelişmiş ülke piyasalarındaki tüketicilerin sosyal normlara giderek artan bir şekilde dikkat etmeye başladığına vurgu yapan GTO Genel Sekreter Yardımcısı Çeliktürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüketiciler artık aldıkları bir ürünün sadece tasarım ve fiyatına bakmamakta, bu ürünün nasıl üretildiğini de dikkate almaktadır. Yıllık ciroları milyarca Dolar olan birçok perakendeci ürünlerinin küresel sosyal sorumluluk ilkelerine uygun bir şekilde üretildiğini ispatlamak durumundadır. Bu ve benzeri firmalar her yıl detaylı bir sosyal denetimden geçmektedir. Sosyal denetimlerde de sadece ilgili firmanın değil, bu firmaya ürün sağlayan tüm firmaların küresel sosyal sorumluluk ilkelerine uygun üretim yapıp, yapmadıkları kontrol edilmektedir. Örneğin; bu firmalar tüketicilerine ürünlerinin imalatı esnasında çocuk işçi ve kayıtsız işçi çalıştırılmadığını garanti etmek zorundadırlar. Sonuç olarak, 'tedarik zincirinin görünürlüğü' kavramı giderek zincirin tüm halkalarını kapsayacak şekilde derinleşmektedir. Ülkemizdeki çeşitli sektörlerin Çin ve Hindistan menşeli ürünlerden farklı bir noktada konumlanması ve hedef piyasalarda sürdürülebilir bir şekilde var olabilmek için özellikle uluslararası sosyal sorumluluk standartlarına uygun üretim yapması büyük önem taşımaktadır. Bugün yatırımcılar şirketlerin finansal raporlarının yanı sıra sosyal ve çevresel etki raporlarını da önemsemektedirler. Bu doğrultuda sosyal sorumluluğun şirketler ve kurumlar tarafından bir süreç değil bir kültür olarak içselleştirmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri, üretici ve tüketici arasında ortaya çıkacak olan daha sıcak iletişim yöntemlerinin, tüketici açısından 'kurumu sevmek, sadece kâr amacı güden bir yer olarak görmemek' gibi sonuçlar doğurmakta, kuruma önemli bir itibar kazandırmaktadır. Özetle belirtmek istersek, kurumların sosyal sorumluluk alanında atacakları adımlar, iş alanındaki sürdürülebilir başarıyı da bir bütünlük içinde etkilemektedir.”
Sürdürülebilir Rekabetçi Türkiye Projesi Komite Başkanı Tülin Seçen ise, değişim ve kurumsallaşma, kurumsal sosyal sorumluluk kavramı ve işletmelere katkısı, Küresel İlkeler Anlaşması ve işletmelere faydası, İzleme-değerlendirme ve raporlama süreci ve sorumluluklar, TTK ve Kurumsal sosyal sorumluluk kavramları konularında katılımcılara bir sunum gerçekleştirdi.İHA