ANASAYFA arrow right Güncel

İşte Gaziantep’in eğitimdeki kara tablosu:

İşte Gaziantep’in eğitimdeki kara tablosu:
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 03.59
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 03.59
Kente yoğun göç
yetersiz bütçe
kalabalık sınıflar,
öğretmen açığı
materyal eksikliği...

Eğitim Sen tarafından yapılan açıklamada, “Gaziantep'te 478 bin 769 öğrenci örgün, 32 bin 932 öğrenci de açık öğretimde olmak üzere toplamda 511 bin 701 öğrenci eğitim-öğretim görmektedir. İl genelinde bin 118 eğitim kurumu ve toplam 11 bin 852 derslik bulunuyor. ilde görevli öğretmen sayısı 16 bin 492 kişidir. Toplamda 5 bin 274 öğretmen açığı bulunan ilimize 9 Eylül 2013 tarihinde yapılan son atamalarda 1407 yeni öğretmen ataması yapılmıştır. Bu atamalardan sonra halen il genelinde Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğünün bilgilerine dayanılarak 3 bin 867 öğretmene ihtiyaç bulunmaktadır” denildi.
Gaziantep adeta sorunlar yumağı
2013-2014 eğitim öğretim yılında bu öğretmen açıklarının ücretli öğretmenlerle kapatılacağını belirten Eğitim Sen yetkilileri, “4+4+4 sistemi ile birlikte Gaziantep'teki eğitim sorunları azalmak yerine katlanarak artmıştır. Kente yoğun göç, eğitime yetersiz bütçe, kalabalık sınıflar, öğretmen açığı ve materyal eksikliği eğitimin çözüm bekleyen temel sorunlarıdır. Gaziantep’in eğitim sorununun çözümü, devletin eğitime yeterli kaynak ayırmasıyla birlikte, her alanda olduğu gibi eğitimde de mutlaka Gaziantep'te yaşayan tüm vatandaşların, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, kamu kurum ve kuruluşlarının, belediyelerin ortak bir akıl etrafında katılımcı bir çalışma anlayışıyla çözülebilir” diye açıklama yaptı.

7 binden fazla öğrenci hiçbir örgün
eğitim kurumuna kayıt yaptıramayacak
İlimizde toplam 39 bin öğrenci bu yıl 8.sınıftan mezun olup 9. sınıfa başlayacak olmasına rağmen; sınav puanı ile öğrenci alan okullara 16 bin 584 kişi yerleştirildiği, tercih dayatması yapılan öğrenci sayısının 22 bin 500 civarında olduğu da hatırlatılarak, “Bu öğrencilerden Sınavsız öğrenci alan Meslek Liselerine 13 bin 357 öğrenci, İmam Hatip Liselerine ise bin 700 öğrenci kontenjanı ayrıldığı düşünüldüğünde bile 7 binden fazla öğrenci hiçbir örgün eğitim kurumuna kayıt yaptıramayacak, Açık Öğretim Lisesine ya da Mesleki Açık öğretim Lisesine kayıt yaptırmak zorunda kalacaklardır. Bunun önüne geçmek için ısrarla Meslek Liselerinden İmam Hatip Liselerinden kontenjan artırımı yapılması istenerek, okullar kapasitelerinin üstünde öğrenci kaydetmek zorunda bırakılmaktadır.İlimizde Sınav puanıyla yerleşemeyen Öğrencilere tercih dayatmasından vazgeçilerek kendi mahalle ve adres bölgelerinde istedikleri lise türüne gitme hakkı sunulmalı, Milli eğitimce gerekli çalışma okullar açılmadan bitirilmelidir” şeklinde açıklama yapıldı.

72 aydan küçük çocuklar ilkokula
değil, anaokuluna gönderilmelidir!
Eğitim Sen tarafından yeni eğitim öğretim yılının başlaması nedeniyle yaılan açıklamada, “2013-2014 eğitim öğretim yılı, anaokulu ve birinci sınıf öğrencileri için “uyum eğitimi” uygulaması ile birlikte başladı. Bu hafta anaokulu ve birinci sınıf öğrencilerinin okula uyum amacıyla okullara gidecek olması, geçtiğimiz yıl ciddi sıkıntılar ortaya çıkaran 72 ay öncesi çocukların birinci sınıfa zorla kaydedilmesiyle yaşanan sorunların üzerini örtmemelidir. 2012-2013 eğitim öğretim yılında hayata geçirilen eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında en fazla sorun 60-72 aylık çocukların birinci sınıfa gidenlerinde yaşanmıştır.5 ya da 5,5 yaşındaki çocukların büyük bir bölümü okumayı sökmekte çok zorlanırken, 40 dakikalık ders sürelerinin bu yaş grubu çocuklar için uzun olduğu görülmüştür” denildi.
60-72 aylık çocukların okulöncesi eğitime gönderilmesi gerektiğinin Eğitim Sen ve bilim insanları tarafından defalarca dile getirilmesine rağmen, uyarıların dikkate alınmadığına, ve geçtiğimiz yıl 60-72 aylık on binlerce çocuğun resmen kobay olarak kullanıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Eğitim Sen olarak bir kez daha yetkilileri ve aileleri uyarıyoruz; 60-72 ay yaş grubunda bulunan bütün çocukların okulöncesi eğitime gönderilmesi bir tercih değil, eğitim biliminin ilkesel olarak ortaya koyduğu bilimsel bir tespittir. MEB, sorunu temelden çözmek yerine sadece 1.sınıfa başlayan 60-66 aylık çocuklarla ilgili kısmi anlamda geri adım atarak sorunun üzerinden atlamaya çalışmaktadır. 69 aya kadar olan çocukların velilerin isteğiyle, 69-72 ay arası çocukların rapor alarak ilkokula başlamasının ertelenmesi uygulaması sorunu çözmeyecektir. 72 ay altında olan bütün çocuklar, eğitim bilimi açısından okulöncesi çağdadır ve anaokuluna gönderilmelidir. 60-72 ay arasındaki çocukların zorla ilkokula başlatılması, bu çocuklara ve onların geleceğine yapılacak en büyük kötülük olacaktır” denildi.


Çocuklarımız açık liselere, meslek liselerine ya
da imam hatip liselerine gitmeye zorlanamaz!
E4+4+4 dayatması ile daha da derinleşen eğitimde piyasa odaklı dönüşüm sürecinde ilkokul ve ortaokullarda yaşanan kaosa paralel olarak ortaöğretimde yapılan değişikliklerle yüz binlerce öğrenci göz göre göre mağdur edildiği dile getirilirken, “Bu yıl son kez yapılan ve ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin girdiği Seviye Belirleme Sınavı (SBS), AKP’nin eğitimin bütün kademelerinde olduğu gibi, ortaöğretimde de yeni bir kaosun kapıları aralanmıştır. Bilindiği gibi 2013-2014 eğitim yılından itibaren düz liseler kaldırılmıştır.Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tıpkı eğitimde 4+4+4 dayatmasında olduğu gibi, liselerin dönüştürülmesi konusunda da, okul kayıtlarının yapılmaya başlandığı bir dönemde, yeterli altyapı çalışmaları yapmadan atmış olduğu adımlarla yüz binlerce gencimizi mağdur etmiştir.MEB’in 2012-2013 örgün eğitim istatistiklerine göre geçtiğimiz yıl 8.sınıfta okuyan ve bu yıl 9. sınıfa başlayacak olan 1 milyon 270 bin 74 öğrencinin 363 bin 872’si Fen, Anadolu, Anadolu Öğretmen ve Sosyal Bilimler Liselerinde okuma “fırsatı” bulurken, 184 bin 707 öğrenci SBS sonucuna göre Anadolu türü mesleki teknik eğitim okullarına, 64 bin 170’i ise Anadolu İmam Hatip Lisesine kayıt yaptırabilecektir. Bu yıl 9.sınıfa başlayacak öğrenci sayısından sınav puanı ile bir ortaöğretim kurumuna yerleşen öğrencilerin sayısını çıkardığımızda geriye herhangi bir okula yerleşme imkânı bulamayan 657 bin 325 öğrenci kalmaktadır. Bu öğrencilere özel okul, meslek lisesi, İmam Hatip Lisesi, Çok Programlı Lise ya da Açık Liseden birisini tercih etme zorunluluğun gündeme getirilmiştir” ifadesine yer verildi.


Kamu okullarına sağlanmayan olanaklar
devlet desteğiyle özel okullara sunuluyor
“AKP hükümetinin iktidar olduğu ilk günden bu yana kamu kaynaklarını özel okullara aktarmak ve velilerin çocuklarını özel okullara göndermesi için çeşitli yasal düzenlemeler yaptığı” vurgulanan Eğitim Sen açıklamasında, “Özel öğretimi teşvik adı altında bugüne kadar yapılan bütün teşvikler sonucunda Türkiye’de kamu okullarına sağlanmayan olanaklar, devlet desteğiyle özel okullara fazlasıyla sunulmuştur. Son olarak eğitimde 4+4+4 dayatması ile birlikte çok sayıda öğrenci velisi çocuklarını özel okullara göndermek zorunda kalmış, 2012-2013 eğitim öğretim yılında özel okula kayıtlarda belirgin bir artış yaşanmıştır. Örgün özel öğretim kurumlarına giden öğrenci sayısı 4+4+4 öncesinde 535 bin iken, 4+4+4 sonrasında bu rakam yüzde 15 artışla 613 bine kadar çıkmıştır. Eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında özel okulöncesi eğitim kurumu sayısı 2.848’den 3.641’e, özel ilköğretim okulu sayısı; 992 ilkokul ve 904 ortaokul olmak üzere Türkiye koşullarında hayal bile edilemeyecek rakamlara ulaşmıştır. Aynı dönemde özel ortaöğretim sayısının 840’tan 1.033’e çıkmış olması dikkat çekicidir. Hükümetin özel meslek liselerine yönelik öğrenci başına 4 bin 500 TL teşviki daha mürekkebi kurumadan etkisini göstermiş, geçtiğimiz yıl 45 olan özel meslek lisesi sayısı neredeyse 3 kat artarak 126’ya çıkmıştır. Özel meslek liselerine teşviklerin sürmesiyle birlikte başta özel sağlık liseleri olmak üzere, özel liselerin sayısında ciddi bir artış yaşanması beklenmektedir” denildi.

Yoksul ailelerin çocuklarına verilen değerin en açık ifadesi
Açıklama şöyle devam etti: “AKP’nin piyasacı-muhafazakar ve otoriter politikalarının bir devamı, rant ve kar arayışı karşısında özellikle yoksul ailelerin çocuklarına verilen değerin en açık ifadesidir. MEB’in hayata geçirmeye çalıştığı yeni ortaöğretim modeli, özellikle yoksul emekçi çocukları için meslek lisesi, imam hatip lisesi ve açık lise arasında tercihte bulunma zorunluluğu getirmekte, öğrenciler bir anlamda “kır katır mı, kırk satır mı? tercihine zorlanmaktadır.
Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların aşılması, Türkiye’de eğitimi hak ettiği noktaya taşımak, ancak eğitimin eşit, parasız ve kamusal niteliğini arttırmayı hedefleyen bir anlayışla mümkündür. Bu nedenle eğitim sistemi sermaye ve piyasa yararına düzenlemelerle değil, halktan, yoksul ve emekçi sınıflardan yana değişikliklerle gündeme gelmelidir.
Eğitim Sen olarak belirtmek isteriz ki yaşananlar, AKP’nin piyasacı-muhafazakar ve otoriter politikalarının bir devamı, rant ve kar arayışı karşısında yoksul ailelerin çocuklarına verilen değerin an açık ifadesidir! AKP’nin ekonomik krizi eğitimdeki dönüşümle fırsata çevirme hamlesidir! Öyle ki eğitim sistemimiz; geçtiğimiz 10 yıl içinde daha piyasacı ve daha gerici bir anlayışla yönetilmeye başlanmış, veliler çocuklarını okutabilmek için önceki dönemlere göre cebinden daha fazla harcama yapmak zorunda bırakılmıştır. Eğitimin temel insan haklarından birisi olduğunun göz ardı edildiği bu 10 yıllık süreçte, eğitimin giderek daha fazla paralı hale geti-rilmesiyle birlikte, milyonlarca çocuk ve gencimiz ya eğitim hakkından yok¬sun bırakılmış ya da çeşitli nedenlerle eğitimlerine devam edememiştir.”Özer Karınca


Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *