KESK Kadın Meclisi, “Kadınların talebine tamamen yüzeysel bir yaklaşım söz konusu. Kadına yönelik her türlü şiddeti önlemek için bu tedbirler yetersiz ve eksik. Kadın örgütleri, platformlar ve dernekler ile STK’lar, sürecin dışında bırakıldı” yorumunu yaptı.
Genelge kapsamında 5 ana hedef ve 28 alt hedef belirlenirken, 5 milyon erkeğe eğitim verilmesi, elektronik kelepçe sayısının bin 500’e çıkarılması, 5 milyon KADES uygulaması indirme sayısına ulaşılması, riskli vakaların takip edilmesi, elektronik kelepçede kapasite ile kadın konukevi sayısının arttırılması, 110 bin kolluk personeline eğitim verilmesi gibi hedefler öne çıkıyor.
Kadınların talepleri kadınlara sorulmadı
KESK Kadın Meclisi adına konuşan Elif Söyleyici, “Her şeyden önce kadına yönelik planlamalarda kadınların görüşü alınmamış, kadın birikimi ve mücadele özneleri, kadın dernekleri, kadın örgütleri, kadın platformları bu sürecin dışında bırakılması ile ayrımcılık ve kadını esas saymama durumu ile karşı karşıya kalındı. Kadınların talepleri kadınlara sorulmadı. Tamamen kadın mücadelesinin yarattığı basınç ve etki ile bakanlık göstermelik, usulü yerine getirme ve geçiştirme seçeneğini tercih etti” ifadelerine yer verdi.
Kurumlarda cinsiyetçi anlayış hakim
Günümüzde kurumlar her ne kadar cinsiyetten arınmış olarak gözükse de aslında toplumsal cinsiyet rollerine göre şekillendiği tespitini yapan Söyleyici, “Toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizlikler kurumsal yapılarda yeniden üretilmekte ve yaygınlaştırılıyor. Kadınlar kurumlarda genelde cinsiyet özelde ise anneliği üzerinden ayrımcı pratiklere maruz kalıyor. Kurumlarda kadınların anne olarak görülmelerinden kaynaklı sembolize edilmiş cinsiyetçi anlayış hâkim. Her alanda her türlü baskı ve zor aygıtlarıyla mücadele eden kadınları pasifleştirme ve etkisizleştirme politikası karşımıza çıkıyor” dedi.
Ataerkil güç ilişkilerinden beslenen erkek şiddeti sürüyor
Söyleyici, “Ataerkil güç ilişkilerinden beslenen erkek şiddeti devam ederken, her gün en az iki kadın cinayeti işlenirken, geleneksel cinsiyet rolleri aile, okul, hukuk, ahlak, tarikat, cemaat ve medya tarafından sistemli bir şekilde inşa edilirken, Türkiye’de başta eğitim sistemi olmak üzere özellikle kadınların ve kız çocukların geleneksel cinsiyet rolleri meşrulaştırılırken, toplumsal bir şiddet kültürü oluşturulmuşken, kadına yönelik her türlü şiddeti önlemek için bu tedbirler yetersiz ve eksik” değerlendirmesini yaptı. Ali Göksular
RSS