Kamu kurumlarında mobbingin zirve yaptığı bir dönemi yaşıyoruz

Başkan Erol, “Bugüne kadar mobbing uygulayan yöneticilerin tamamının hak etmeden müdür koltuğuna oturtulan liyakatsiz insanlar olduğu çok açık görülüyor. Bu idareciler liyakatsiz, bilgi birikimi ve liderlik vasfı olmadığını kendileri de bildiklerinden çalışanlara çaresizce baskıya, tehdide başvuruyorlar” dedi.   
Erol, “Çalışma ortamında psikolojik taciz olarak da isimlendirilebilen mobbing; işyerinde baskı, taciz, sindirme, kabadayılık ve rahatsızlık verme gibi bir kişi ya da bir grup insan tarafından çalışana veya çalışanlara uygulanan davranışların tümünü kapsar. Biri ya da birileri tarafından mobbinge maruz bırakılan çalışan, rahat çalışamaz hale gelir, görevini eskisi gibi yerine getiremez ve kendini güvende hissedemez” ifadelerini kullandı.   
Koltukları kaybetme korkusu olanlar bile baskı, tehdit ve zulümden paylarını aldılar  
Mobbingin her geçen gün arttığını söyleyen Erol, “Liyakatsiz idareciler kamu kurumlarını babalarının dükkânı gibi gören kanun, yönetmelik tanımayan, ‘Benim prensiplerim var’ deyip kişisel egolarını tatmin etmek için çalışanlara kabadayılık yapan, ‘Haksızı koruyup haklıya eziyet edene nasıl olsa hiçbir şey olmuyor’ diye her geçen gün biraz daha cesaretlenerek mobbingin şiddetini artırmaya devam ediyorlar. İş artık o kadar çığırından çıktı ki önceden mobbing uygularken sendika siyasal ayrımcılık yaparlardı, iktidar partisine oy verenler ve sarı sendika üyesi olanlar mobbingden muaftı. Ancak işler değişti, koltuk kaybetme korkusu zirve yapmış olacak ki iktidar partisine oy verenlerde baskıdan, tehditten ve zulümden payını almaya başladı” tespitinde bulundu.   
Mobbing uygulayanların verimli çalışma gibi bir dertleri yok 
Erol, mobbing uygulayanların verimli çalışma gibi bir dertlerinin olmadığını ifade etti. “Tek dertleri daha yüksek bir makama atanmak. Yani genel müdür, daire başkanı, milletvekili hatta bakan olmak, hiç olmazsa en azından mevcut koltuklarını korumak. Hal böyle olunca çalışanların hemen hemen tamamı bu idarecilerden şikayetçi, ama konuşamazlar sesleri çıkmaz. Çünkü konuşurlarsa hakları olan birçok şeyden mahrum kalabilirler, yerlerinden olabilirler” diye konuşma yaptı.   
Eğer zulüm son bulmazsa kamu  çalışanları siyasilere ağır fatura kesecek  
Türk Tarım Orman Sen Gaziantep Şube Başkanı Cuma Erol, konuşmasını şu cümlelerle sonlandırdı: “Onları o makama getirenlere; kurumlarında her şeyin çok güzel olduğunu, bir aile ortamı yarattıklarını, çalışanların mutlu huzurlu olduğunu anlatıp ikna etmekte çok beceriklidir. Bu idarecilerin ve bunlara inanıp hiçbir sorun yokmuş gibi davranan ya da sorun olduğunu bilip görmezden gelen siyasilerin unuttuğu bir şey var; çalışanların bu sessizliği sonsuza kadar sürmeyecek, sessiz ama kızgın bir kitle var. Eğer bu zulme son verilmezse bu sessiz ve kızgın kamu çalışanları zamanı geldiğinde bu idarecileri atayan siyasilere ağır bir fatura kesecekler.”  Adem Kesenek