Koronavirüsün insanların Psikolojilerini tehdit ettiğini söyleyen Bilgin: “Yüksek anksiyeteli ruh durumu içerisinde olan bireyler için daha zorlu geçen, ancak düşük anksiyete düzeyli bireylerin de ciddi anlamda ruhsal aksaklıklar yaşayabildiği bir dönem”
Bilgin, “Tüm önlemlerimizi aldıktan sonra sakin olmak, arama motorları ile kirli bilgi yığınlarında sörf yapmamaya, sosyal medyayı sınırlandırmaya özen göstermeli, felaket senaryolarına itibar etmemeliyiz. Aksi halde bilgi kirliliği içerisinde kaygılarımız daha da artacak, moral bozukluğu ile psikolojik yenilgi bağışıklık sistemimizin önemli unsurlarından biri olan psikolojimize zarar verebilecektir. Başta depresyon olmak üzere çeşitli ruhsal bozukluklara sebebiyet verecektir. Bu endişeli dönem ruhsal bozuklukların kuluçka dönemi olacak ve virüsün bittiği, kendimizi kontrolde hissettiğimiz dönemde kendini gösterebilecektir” şeklinde konuştu.
Sürecin üstesinden gelme
yollarını bulmalı, umutla
uygulamaya geçmeliyiz
“Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi olarak duyurduğu şu an için tedavi ve aşısının olmadığı bu salgını ciddiye almaya ihtiyacımız var” diyen Bilgin, “Virüsün yayılmasını engel olmak, ciddi hasar ve neticelerle sonuçlanmaması için tüm sorumluluklarımızı üstlenmek, “Panik yok tedbir var” düşüncesiyle soğukkanlı bir şekilde hem kendimizin hem de çevremizin fiziksel ve ruh sağlığını bilinçli bir şekilde korumalıyız. Haber kaynaklarında sıkça duymaya başladığınız evde kal, hijyen kurallarını uygula, sosyal mesafeni koru, bulunduğun ortamı havalandır, maske ve dezenfektan kullan, su iç gibi otoritelerce önerilen uyarıları uygulayarak sürecin üstesinden gelme yollarını bulmalı, risk satın almadan umutla uygulamaya geçmeliyiz” dedi.
Yaşadığımız tüm bu duygu yoğunluğunun yarattığı endişe ve korkularımızın olağan olduğunu kaydeden Bilgin, “Büyük çoğunluğumuzun aynı duygular içerisinde olduğu bu dönemde söz konusu endişe ve korkularımızın bir yere kadar olan bölümünün risk almama, önlem alma motivasyonumuza faydalı olabildiğini, duyguların da yoğunlaştığı bu dönemler de başımıza gelen olumsuz olaylara bir tepki olarak ortaya çıkabildiğini bilmeliyiz. Yaşanılan sürece ve birbirimize, hiçbirimizin mükemmel olmadığı bilgisinin farkındalığı ile yaklaşarak bilişsel yorumlama, anlam katma hataları yapabileceğimizi, süreci yanlış okuyup anlatabileceğimizi ancak önemli olanın güvenilir bilgi kaynakları ile sosyal destekleşme olduğu vb. anlamlar yüklemeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.
Sosyal izolasyon endişelerimizi
avantaja dönüştürebiliriz
İçerisinde bulunduğumuz sosyal izolasyonda endişelerimizi avantaja dönüştürebileceğimizi anlatan EMDR Psikoterapist Klinik Psikolog Bilgin, “Anlamlı olup olmayanları, doğru ve yanlışlarımızı birbirinden ayırt ederek sınama şansı bulduğumuz bu kıymetli zaman zarfı içerisinde, kötü alışkanlık ve düşüncelerimizi de sorgulayabiliriz. Bu bağlamda kendimize adalet, doğruluk, dürüstlük, sorumlu ebeveynlik, yardımlaşma gibi insani vasıflarımızı sorguladığımız bir imkan yaratıp, ellerimizin yanında şahsiyet hijyeni bilinci ile ruhumuzu da yıkayabilir, psikolojimizin solunum yollarını koruyabiliriz” ifadelerini kullandı.
Koronavirüs efsanelerinden
uzak durulmalı
EMDR Psikoterapist Klinik Psikolog Bahadır Bilgin, konuşmasını şu şekilde devam ettirdi: “Gerek kendi sosyal medya, aile gruplar içerisinde, gerekse çocukların yanında iletişim ve paylaşımlarımızın endişe uyandırıcı, virüs odaklı olmamasına olacaksa güvenilir bilgi kaynakları ile anlatmaya özen göstererek duyguların bulaşıcı olabildiği gerçeği ve bilinci ile diğerlerinin ruh halini de önemseyerek konu ile ilgili gereksiz haber kaynaklarından, Koronavirüs efsanelerinden uzak durulmalıdır. Aile fertleri, çocukları ile travmadan koruyucu tedbirlerle dizayn edilmiş pozitif etkinlikler de bulunabilmeli, çocukların uykusunu, sağlıklı beslenmesini önemseyebilmeli, nefes egzersizleri ya da benzer etkinlikler uygulayabilmelidir. Bizlerden ayrı yaşıyorlarsa büyüklerimizle görüntülü telefon görüşmesi sağlayarak hatır ve bir ihtiyacı olup olmadığını sorarak online satış yapan marketlerden ihtiyaçlarını, korunma yollarını kısaca hatırlatarak, gönderebilmeli, onları psikolojik ve fiziksel olarak uzaktan da olsa destekleyebilmeliyiz.”
Bilgin, “Olumsuz düşüncelerin ve yalnızlığımızın üstesinden gelmek başta güç olabilir ancak korku ve endişelerimizin üstesinden gelemiyorsanız destek alarak değiştirmek ve yerine olumlu duyguların davranışların yerleştiği bilişsel-davranışçı terapiler vb, tedavilerden faydalanarak travmatik olan bu sürecin psikolojik, fiziksel bağışıklığımıza verebileceği zararı minimum’a indirgeyebiliriz. Sosyalitemizi, aile bağlarımızı sosyal ağlar vb. iletişim kanalları ile sürdürmek, mevcut koşulları, zamanı huzurla daha kaliteli geçirmeye uyarlamak, yeni beceriler keşfetmek, sevgi, saygı, hoşgörü ile ailemizle geliştirici faaliyetlerde bulunmak, mizah yaparak üretmek, müzik dinlemek, resim yapmak, okumak, dinlenmek, korku ve endişelerimizi yazmak ve güvenilir kaynaklardan edineceğimiz bilgilerle oluşturacağımız farkındalık sayesinde kontrolde olduğumuz duygusu pekişecek ve psikolojik sağlığımızı desteklenebilecektir” diye konuştu. Hüseyin Karataş
Bilgin, “Tüm önlemlerimizi aldıktan sonra sakin olmak, arama motorları ile kirli bilgi yığınlarında sörf yapmamaya, sosyal medyayı sınırlandırmaya özen göstermeli, felaket senaryolarına itibar etmemeliyiz. Aksi halde bilgi kirliliği içerisinde kaygılarımız daha da artacak, moral bozukluğu ile psikolojik yenilgi bağışıklık sistemimizin önemli unsurlarından biri olan psikolojimize zarar verebilecektir. Başta depresyon olmak üzere çeşitli ruhsal bozukluklara sebebiyet verecektir. Bu endişeli dönem ruhsal bozuklukların kuluçka dönemi olacak ve virüsün bittiği, kendimizi kontrolde hissettiğimiz dönemde kendini gösterebilecektir” şeklinde konuştu.
Sürecin üstesinden gelme
yollarını bulmalı, umutla
uygulamaya geçmeliyiz
“Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi olarak duyurduğu şu an için tedavi ve aşısının olmadığı bu salgını ciddiye almaya ihtiyacımız var” diyen Bilgin, “Virüsün yayılmasını engel olmak, ciddi hasar ve neticelerle sonuçlanmaması için tüm sorumluluklarımızı üstlenmek, “Panik yok tedbir var” düşüncesiyle soğukkanlı bir şekilde hem kendimizin hem de çevremizin fiziksel ve ruh sağlığını bilinçli bir şekilde korumalıyız. Haber kaynaklarında sıkça duymaya başladığınız evde kal, hijyen kurallarını uygula, sosyal mesafeni koru, bulunduğun ortamı havalandır, maske ve dezenfektan kullan, su iç gibi otoritelerce önerilen uyarıları uygulayarak sürecin üstesinden gelme yollarını bulmalı, risk satın almadan umutla uygulamaya geçmeliyiz” dedi.
Yaşadığımız tüm bu duygu yoğunluğunun yarattığı endişe ve korkularımızın olağan olduğunu kaydeden Bilgin, “Büyük çoğunluğumuzun aynı duygular içerisinde olduğu bu dönemde söz konusu endişe ve korkularımızın bir yere kadar olan bölümünün risk almama, önlem alma motivasyonumuza faydalı olabildiğini, duyguların da yoğunlaştığı bu dönemler de başımıza gelen olumsuz olaylara bir tepki olarak ortaya çıkabildiğini bilmeliyiz. Yaşanılan sürece ve birbirimize, hiçbirimizin mükemmel olmadığı bilgisinin farkındalığı ile yaklaşarak bilişsel yorumlama, anlam katma hataları yapabileceğimizi, süreci yanlış okuyup anlatabileceğimizi ancak önemli olanın güvenilir bilgi kaynakları ile sosyal destekleşme olduğu vb. anlamlar yüklemeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.
Sosyal izolasyon endişelerimizi
avantaja dönüştürebiliriz
İçerisinde bulunduğumuz sosyal izolasyonda endişelerimizi avantaja dönüştürebileceğimizi anlatan EMDR Psikoterapist Klinik Psikolog Bilgin, “Anlamlı olup olmayanları, doğru ve yanlışlarımızı birbirinden ayırt ederek sınama şansı bulduğumuz bu kıymetli zaman zarfı içerisinde, kötü alışkanlık ve düşüncelerimizi de sorgulayabiliriz. Bu bağlamda kendimize adalet, doğruluk, dürüstlük, sorumlu ebeveynlik, yardımlaşma gibi insani vasıflarımızı sorguladığımız bir imkan yaratıp, ellerimizin yanında şahsiyet hijyeni bilinci ile ruhumuzu da yıkayabilir, psikolojimizin solunum yollarını koruyabiliriz” ifadelerini kullandı.
Koronavirüs efsanelerinden
uzak durulmalı
EMDR Psikoterapist Klinik Psikolog Bahadır Bilgin, konuşmasını şu şekilde devam ettirdi: “Gerek kendi sosyal medya, aile gruplar içerisinde, gerekse çocukların yanında iletişim ve paylaşımlarımızın endişe uyandırıcı, virüs odaklı olmamasına olacaksa güvenilir bilgi kaynakları ile anlatmaya özen göstererek duyguların bulaşıcı olabildiği gerçeği ve bilinci ile diğerlerinin ruh halini de önemseyerek konu ile ilgili gereksiz haber kaynaklarından, Koronavirüs efsanelerinden uzak durulmalıdır. Aile fertleri, çocukları ile travmadan koruyucu tedbirlerle dizayn edilmiş pozitif etkinlikler de bulunabilmeli, çocukların uykusunu, sağlıklı beslenmesini önemseyebilmeli, nefes egzersizleri ya da benzer etkinlikler uygulayabilmelidir. Bizlerden ayrı yaşıyorlarsa büyüklerimizle görüntülü telefon görüşmesi sağlayarak hatır ve bir ihtiyacı olup olmadığını sorarak online satış yapan marketlerden ihtiyaçlarını, korunma yollarını kısaca hatırlatarak, gönderebilmeli, onları psikolojik ve fiziksel olarak uzaktan da olsa destekleyebilmeliyiz.”
Bilgin, “Olumsuz düşüncelerin ve yalnızlığımızın üstesinden gelmek başta güç olabilir ancak korku ve endişelerimizin üstesinden gelemiyorsanız destek alarak değiştirmek ve yerine olumlu duyguların davranışların yerleştiği bilişsel-davranışçı terapiler vb, tedavilerden faydalanarak travmatik olan bu sürecin psikolojik, fiziksel bağışıklığımıza verebileceği zararı minimum’a indirgeyebiliriz. Sosyalitemizi, aile bağlarımızı sosyal ağlar vb. iletişim kanalları ile sürdürmek, mevcut koşulları, zamanı huzurla daha kaliteli geçirmeye uyarlamak, yeni beceriler keşfetmek, sevgi, saygı, hoşgörü ile ailemizle geliştirici faaliyetlerde bulunmak, mizah yaparak üretmek, müzik dinlemek, resim yapmak, okumak, dinlenmek, korku ve endişelerimizi yazmak ve güvenilir kaynaklardan edineceğimiz bilgilerle oluşturacağımız farkındalık sayesinde kontrolde olduğumuz duygusu pekişecek ve psikolojik sağlığımızı desteklenebilecektir” diye konuştu. Hüseyin Karataş