ANASAYFA arrow right Güncel

Nispi demokratik süreç, 12 Eylül Darbesi üzerinden tasfiye edildi

YAYINLAMA: 13 Eylül 2022 / 21.11
GÜNCELLEME: 13 Eylül 2022 / 21.11
78’liler Meclisi öncülüğünde Emek ve Demokrasi Platformunun katılımları ile 12 Eylül darbesinin yıl dönümünde Türk siyasetinin ve siyasetçilerinin 42 yıldır Türkiye'yi, tekçi darbe anayasası, darbe yasaları ve yönetmelikleri ile yönetildiğini ifade etti

78’liler Meclisi Antep Eş Sözcüsü Mustafa Kaplan, “12 Eylül Darbesi'nin üzerinden 42 yıl geçti, ancak 12 Eylül rejimi temel unsurlarıyla katlanarak sürüyor. Darbecilerin yaptığı 12 Eylül darbe anayasası ile siyasi partiler, seçim barajı, YÖK, RTÜK, Sendikalar yasalarının yanı sıra, 12 Eylül devletinin hukuki temellerini oluşturan 1980-83 döneminde yapılan 600 civarında yasa ve binlerce yönetmelik 42 yıldır devam ediyor” dedi.  

Kaplan, “1960 -1980 yılları arasında arasındaki toplumsallığın, yurttaşlık ve hukuk bilincinin bir ölçüde ortaya çıktığı nispi demokratik süreç, 12 Eylül Darbesi üzerinden tasfiye edildi. Toplum ve devlet siyasal ve askeri zor kullanılarak anti-demokratik, totaliter bir anlayışla yeniden düzenlendi. Darbecilerin temel amacı demokratik bir şal altında darbe rejimini kurumsallaştırma örtüsü altında Pentagon patentli bir soğuk savaş ürünü ‘Ulusal Güvenlik Devleti’ni’ yeniden inşa etmekti” ifadelerine yer verdi.

Kaplan, “Darbeciler demokrasi ve özgürlük fikirlerinin toplumsallaştığı 1970'li yıllar ve sonlarına doğru toplumun sol ve yurtsever kesimlerini ‘İç düşman’ kabul ettiler ve ‘Anarşi ve terör’, ‘bölücü terör’ hadiselerine karşı darbe yaptıklarını ilan ettiler. Darbecilerin vermek istediği resmî ideolojiyi ve tek boyutlu kimliği kabul etmeyen, kendi toplumsal ve kültürel kimliklerini savunan farklı kesimlerle, solla ama özellikle Kürt yurtseverlerle ‘Barış içinde birlikte yaşama’ mümkün değildi. 12 Eylül projeleri açısından yararlı buldukları aşırı milliyetçi, şoven ve dinbaz görüşlerin önünü açtılar. Pentagon'un Ulusal Güvenlik Devleti, Türkiye’deki derin tarihsel köklere sahip tutucu, bürokratik, milliyetçi devlet geleneği ile örtüştü. Böylece devlet-toplum ilişkilerinde dengenin tamamen toplum aleyhine bozulduğu, yurttaş karşısında devletin kutsallaştırıldığı bir durum ortaya çıktı” açıklamasında bulundu.

Siyaset yapma ile çıkar sarmalları arasında çürüme iç içe geçti

78’liler Meclisi Antep Eş Sözcüsü Mustafa Kaplan, konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “1983'de Ulusal Güvenlik Devleti'ne tekabül eden ‘Kontrollü demokrasiye’ geçilirken askeri cunta, Türk siyasal yaşamında var olan, ancak daha çok bir danışma organı gibi çalışan Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) yetkilerini arttırarak, sürekli bir iktidar ortağı haline getirdi. Sözde sivil hükümetler ise Ulusal Güvenlik Rejimi çerçevesinde iktidarı darbe rejimiyle bölüşmeye rıza gösterdiler. 12 Eylül projesi sadece askeri darbe değildi; ülkenin ekonomik yapısı, toplumun siyasi tercihleri, düşünce ve davranış kalıpları, yaşam biçimi ve kültürel özellikleri ile oynayan ama ‘yerlilik’ bağları da yerlerde sürünen bir projeydi. Eşitlikçi, insana ve kardeşliğe dayalı yüksek değerler tasfiye edilecek, para, statü ve güce o dayalı aşağı değerler sisteminin önü açılacaktı. Klasik kapitalizmin üretime yönelik yapılanması dahi gözden düşürüldü. Para ile para kazanmak varken, üretim gibi zor ve sorunlu işlerle uğraşmaya gerek kalmayacaktı. Siyaset yapma ile çıkar sarmalları arasında çürüme iç içe geçti. Bu durum siyaseti çürüttü. Çürüme, sonunda tüm kurumları sarmalı içine aldı. Bütün bunların bedeli 12 Eylül darbeciliğinin yargılanmayışı oldu. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, yeni bir darbe olmamasının en uygun yolu darbelerle hesaplaşmaktır, darbecilerin ve işkencecilerin yargılanması.” Fatma Karabacak

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *