Bir zamanlar Türkiye’nin 2 güçlü medya gurubundan birisi olan İstanbul Sabah Gazetesi’nin sahibi olarak, Türkiye’nin kaderinde önemli yeri ve sözü olan Dinç Bilgin’in Yeni Şafak Gazetesi’nde yayınlanan röportajında söyledikleri medyanın gerçek yüzünü göstermesi bakımından son derece önemli.
28 fiubat dönemi basının çürümeye başladığını söylüyorsunuz. Diğer yandan basının en kuvvetli olduğu zamanın yine aynı dönem olduğu söyleniyor. Hem çürüyüp hem güçlü nasıl olabildi basın?
O dönem basın güçlüydü bu doğru! Bir tarafta asker bir tarafta yargı bir tarafta da medya vardı. Hatta medya başka demokratik ülkelerde rastlanmayacak derecede güçlü görünüyordu. Hükümetleri değiştirecek kadar etkindi. Ama sadece hükümeti değiştirecek kadar! Hâkim paradigmaya toz kondurmadan bunu yapabilme gücüne haizdi.
***
28 fiubat sürecinde medya patronları bir araya gelip konuşuyor muydunuz?
Bırakın konuşmayı sürekli kavga ediyorduk! Bizimle birlikte aynı saflarda yer tutup kavga eden siyasi partiler de vardı. Biz Çiller'in DYP'sini destekler gibi görünürdük aslında desteklemiyorduk da mecbur bırakıldık! Mesut Yılmaz da olanca gücüyle Hürriyet'in arkasında duruyordu. Sabah Grubu olarak biz eğlencedeydik, Hürriyet'ten daha fazla sattığımızı söylüyorduk ama Hürriyet bizden farklıydı.
Nasıl bir farktı bu?
Hürriyet daha ölçülü, daha planlı hareket ediyordu. ‹şadamı gibi bir reflekse sahiplerdi. Bizden çok daha iyilerdi. Akılla hareket ediyorlardı, biz ise heyecanla çocuklar gibi davranıyorduk. O dönem Hürriyet'in Ankara'daki lobisi de çok güçlüydü. Bürokrasi ile devlet ile dosttular! Sabah'ın devlet katında bir tek tanıdığı yoktu.
Çiller'e destek olmak zorunda kaldık diyorsunuz. Neden?
Mesut Yılmaz iki medya grubu arasında bir tercih yaparak Hürriyet'i seçmişti. Biz de mecburen Çiller'i desteklemek zorunda kaldık!
Mesut Yılmaz'ın başbakanlığında size karşı tavrı nasıl oldu?
Türkiye hızla bozulma sürecine girdi. Gazetecilerle devlet adamlarının ilişkileri olmaması gereken bir düzeye ulaştı. Ayıp şeyler oldu. ‹şadamları devletten ihaleler almaya başladılar. Öyle bir Türkiye ki mesela elektrik dağıtımı özelleştirilecek, bu medya grupları arasında paylaşıldı. GSM ihaleleri, santral ihaleleri hep bu şekilde paylaştırıldı. Medya medyalıktan çıktı.
28 fiubat dönemi basının çürümeye başladığını söylüyorsunuz. Diğer yandan basının en kuvvetli olduğu zamanın yine aynı dönem olduğu söyleniyor. Hem çürüyüp hem güçlü nasıl olabildi basın?
O dönem basın güçlüydü bu doğru! Bir tarafta asker bir tarafta yargı bir tarafta da medya vardı. Hatta medya başka demokratik ülkelerde rastlanmayacak derecede güçlü görünüyordu. Hükümetleri değiştirecek kadar etkindi. Ama sadece hükümeti değiştirecek kadar! Hâkim paradigmaya toz kondurmadan bunu yapabilme gücüne haizdi.
***
28 fiubat sürecinde medya patronları bir araya gelip konuşuyor muydunuz?
Bırakın konuşmayı sürekli kavga ediyorduk! Bizimle birlikte aynı saflarda yer tutup kavga eden siyasi partiler de vardı. Biz Çiller'in DYP'sini destekler gibi görünürdük aslında desteklemiyorduk da mecbur bırakıldık! Mesut Yılmaz da olanca gücüyle Hürriyet'in arkasında duruyordu. Sabah Grubu olarak biz eğlencedeydik, Hürriyet'ten daha fazla sattığımızı söylüyorduk ama Hürriyet bizden farklıydı.
Nasıl bir farktı bu?
Hürriyet daha ölçülü, daha planlı hareket ediyordu. ‹şadamı gibi bir reflekse sahiplerdi. Bizden çok daha iyilerdi. Akılla hareket ediyorlardı, biz ise heyecanla çocuklar gibi davranıyorduk. O dönem Hürriyet'in Ankara'daki lobisi de çok güçlüydü. Bürokrasi ile devlet ile dosttular! Sabah'ın devlet katında bir tek tanıdığı yoktu.
Çiller'e destek olmak zorunda kaldık diyorsunuz. Neden?
Mesut Yılmaz iki medya grubu arasında bir tercih yaparak Hürriyet'i seçmişti. Biz de mecburen Çiller'i desteklemek zorunda kaldık!
Mesut Yılmaz'ın başbakanlığında size karşı tavrı nasıl oldu?
Türkiye hızla bozulma sürecine girdi. Gazetecilerle devlet adamlarının ilişkileri olmaması gereken bir düzeye ulaştı. Ayıp şeyler oldu. ‹şadamları devletten ihaleler almaya başladılar. Öyle bir Türkiye ki mesela elektrik dağıtımı özelleştirilecek, bu medya grupları arasında paylaşıldı. GSM ihaleleri, santral ihaleleri hep bu şekilde paylaştırıldı. Medya medyalıktan çıktı.