Yaşanılan yoksulluk, TÜİK
verileri ile gizlenemez
Emekçilerin, işçilerin, emeklileri ve halkın yaşadığı yoksullaşmanın TÜİK verileri ile gizlenemez boyutlara ulaştığını tespitini yapan Parlakçı, “Toplumun zengin kesimleri ile neredeyse yüzde 95’ini kapsayan dar gelirli kesimlerin yaşadığı enflasyon farklı. Bugün dar gelirli kesimler gelirlerinin en az yüzde 85’ini sadece üç kaleme; gıda, kira ve ulaştırmaya harcamak zorunda kalıyor. Üstelik bu kalemlere yaptıkları harcamaları en asgari düzeye indirmek zorunda kalan milyonlar ne yeterince beslenebilmekte ne de barınma, ısınma gibi ihtiyaçlarını yeterince karşılayabiliyor. Dolayısıyla açlık sınırının yarısı kadar bir tutarla yaşam savaşı veren emeklilerin, ezici çoğunluğu açlık sınırı altındaki asgari ücrete mahkûm edilen işçilerin, maaşı açlık sınırına yaklaşan kamu emekçilerinin ve dar gelirli milyonlarca yurttaşın yaşadığı gerçek enflasyonda gıda, kira ve ulaştırmada yaşanan zamların payı çok daha fazla” dedi.
Maaşlar birkaç ay
içerisinde buharlaşacak
Her şeyden önce gerçekte yaşanan enflasyonun yıllık yüzde 140, altı aylık enflasyonun yüzde 75, TÜİK rakamlarına göre bile gıda enflasyonun, yüzde 94, ulaştırma enflasyonunun yüzde 127 olduğu mevcut koşullarda yüzde 42’lik maaş artışının kazanç değil, büyük bir kayıp olduğunu dile getiren Parlakçı, “Öte yandan geçtiğimiz günlerde TBMM’den çıkarılan, ‘Ek Bütçe’ Kanunu’nda emekçilerden, halktan toplanacak vergiler 1 Trilyon 80 Milyar TL ek ödenekle tam yüzde 86 artırıldı. Üstelik mevcut gelir vergisi tarife dilimleri değiştirilmedi. Bu nedenle alınacak maaş artışları daha cebe girmeden başta kaynakta kesilen gelir vergisi olmak üzere vergilere gidecek. Dolayısıyla bugün ‘Enflasyon farkı’ ve ‘toplu sözleşme artışı’ adı altında maaşlarımızda yapılacak yaklaşık yüzde 42’lik zam, daha önceki maaş zamları gibi, birkaç ay içinde buharlaşacak” tespitinde bulundu.
Parlakçı, ‘Yeni bir ‘Refah payı aldatmacası için şimdiden uyarıyoruz. Bu noktada tüm kamu emekçilerini ve emeklileri yeni bir ‘Refah payı’ aldatmacası konusunda şimdiden uyarmayı görev biliyoruz. Maaşlarımızda 2022 Temmuz-2022 Aralık dönemi için yapılacak toplu sözleşme maaş artışı sadece yüzde 7. Söz konusu altı aylık dönemde yaşanacak resmi enflasyonunun bu oranın kat kat üzerinde olacağını görmek için kâhin olmaya gerek yok. Bu koşullarda iktidarın altı ay önce oynadığı, ‘Refah payı’ aldatmacasını tekrar etme olasılığı arttı. Çünkü yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK resmi enflasyonunun katladığı mevcut koşullarda, hele de vergiler ek bütçe ile önümüzdeki altı ay için yüzde 86 arttırılmışken bu vergilerin yükünü taşımaya devam edecek olanlara, gelecek altı aylık dönemdeki enflasyon farkından düşmek kaydıyla, üç beş puanlık refah payı vermenin iktidara kaybettireceği hiçbir şey yok. Dolayısıyla bizzat Cumhurbaşkanı’nın bugün, yarın ekranların karşısına geçip ‘Memurlarımızın ve memur emeklilerimizin maaşlarına Temmuz’da enflasyon farkı artı toplu sözleşme artışı ile yüzde 42 zam yapacaktık. Ancak bayram müjdesi olarak bunun 3 puan refah payı eklenmesi suretiyle yüzde 45’e çıkarılması talimatı verdim’ demesi karşısında şaşırmasın” dedi.
İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret
için yüzde 86 enflasyon farkı ödenmeli
İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret için tüm kamu emekçilerine ve emeklilere en az yüzde 86 enflasyon farkı ödenmesi gerektiğini vurgulayan KESK Dönem Sözcüsü Ömer Parlakçı, konuşmasını şöyle tamamladı: “Mevcut durumdaki gelir vergisi tarifesinde, dilim tavan-tabanlarında veya vergi oranlarında ek bütçeye paralel artış yapılmalı. Aksi durumda maaş artışları cebimize girmeden gelir vergisine gidecek. İktidarın bütçeyi tek başına belirleyip ardından toplu sözleşme masasında ‘Bütçe imkanlarımız el vermiyor’ diyerek bizleri hedeflenen çarpık enflasyon rakamlarına mahkum bırakma politikasına artık son verilmeli. Emekçilerin, sendikaların, halkın bütçeye katılma hakkı önündeki engeller kaldırılmalı. 2023 bütçesi hazırlıklarına başlanacak olan önümüzdeki Ekim ayında toplu sözleşme masası kurulmalı. En düşük kamu emekçisinin geliri maaşında ve eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalı.” Adem Kesenek
