Şube Başkanı Ümit Polat, vatandaşların hayat kalitesinin arttırılmasının ancak temiz bir çevre, doğal kaynakların dengeli ve ihtiyatlı kullanımı ile mümkün olabileceğini vurguladı. “Sanayileşme ve ekonomik büyüme ile birlikte insanoğlunun doğa üzerindeki baskı ve müdahalesinin artması, ciddi çevre problemlerini beraberinde getirdi” ifadelerini kullandı.
‘Sürdürülebilir kalkınma’ ilkesi son yıllarda dünya gündeminin üst sıralarında
2015 Dünya Çevre Günü’nün sürdürülebilir tüketime yönelik ana temasında, doğal kaynakların özenli ve dikkatli bir şekilde kullanımının öneminin vurgulandığını kaydeden Polat, “İnsanın, bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumaya ve geliştirmeye yönelik büyük sorumluluğunun vurgulandığı, 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’ndan bu yana 5 Haziran tüm dünyada ‘Çevre günü’ olarak kutlanıyor. Çevre ve doğal ekosistemleri tehdit eden sorunların yeni ve geniş bir bakış açısıyla ele alınması gerekliliğinden hareketle ‘Sürdürülebilir kalkınma’ ilkesi son yıllarda dünya gündeminin üst sıralarında yerini aldı” şeklinde konuştu.
Dünyamızın doğal kaynakları için geri dönüşü olmayan kritik eşiğe yaklaşmakta olduğu da düşünülerek, sağlıklı bir gelecek için hem bireysel hem toplumsal yaşamımızda önlemler almanın elzem olduğuna dikkat çeken Başkan Polat, “Bugün birçok ülke gibi ülkemizde de büyüme anlayışını sürdürülebilir kalkınma esasına dayandırarak hem çevreyi hem de gelecek kuşakların haklarını güvence altına almak amaçlanıyor. Vatandaşlarımızın hayat kalitesinin arttırılması ancak temiz bir çevre ve doğal kaynakların dengeli ve ihtiyatlı kullanımı ile mümkündür. Bu çerçevede, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile yürütmekte olduğu katılım müzakereleri, ülkemizde çevresel standartların iyileştirilmesine yönelik önemli bir itici güç” tespitini yaptı.
Çevre Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Ümit Polat, konuşmasını şöyle tamamladı: “21 Aralık 2009 tarihinde müzakerelere açılmış olan Çevre Faslı kapsamında çevrenin korunmasına ilişkin AB düzenlemelerine uyum, soluduğumuz havanın kalitesinin iyileştirilmesini, kullanım ve içme suyunda temizlik ve hijyen güvencesini, atıkların yeniden değerlendirilerek ekonomiye katkıda bulunmasını, kamuya açık ortamlarda gürültü kirliliğinin önüne geçilmesini sağlamakta, gelecek nesillerin daha sağlıklı bir ortamda yetişmesini güvence altına alıyor. AB çevre standartlarının ülkemizde uygulanması yönünde atılacak her yeni adımla birlikte halkımızın hayat kalitesi ve refah düzeyi daha da yükselecek.” Ali Göksular
