Gaziantep Barosu İnsan Hakları Merkezi Üyesi Av. Bülent Duran, “Son dönemde cezaevlerinde artan hukuk dışı uygulamalar ile bu uygulamalar sonucu gerçekleşen can kayıplarındaki nihai sorumluluğun iktidarda olduğunu hatırlatır, gerçekleşen hukuk dışı uygulamalarla ilgili kamuoyunu tatmin etmeyen açıklamalardan vazgeçilmesini isteriz” dedi.
Sürecin takipçisi olacağız
Duran, “Canları en az dışardakiler kadar kıymetli olan tutuklu ve hükümlüler ile ilgili cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluklara son verilmesini, suça karışan kamu personelleriyle ilgili etkin soruşturma yürütülmesini, bu yöndeki iddialarla ilgili kamuoyuna aydınlatıcı ve somut olgularla çelişmeyen doyurucu açıklamalar yapılmasının gerekliliğine dikkat çeker ve tüm bu sürecin takipçisi olacağımızı basına ve kamuoyuna duyururuz” ifadelerini kullandı.
Son dönemlerde yargının açıkça siyasallaşması ve cezasızlığın bir yönetim politikası olarak benimsenmesinin sonucu olarak kamu görevlilerinin suç işlemekte çok rahat davrandığını ve korunmanın hukuki kılıfından da faydalandıklarını vurgulayan Duran, “Hukuk dışı ve keyfi hal hem yargının tutumundan hem de iktidar politikalarından kaynaklanıyor. Yaşam hakkının ihlali sonucunu doğuran birçok eylem cezasız kalmakta ve yargı da bu duruma sessiz kalarak neredeyse eşlik ediyor. Çıplak arama uygulamasıyla gündeme gelen cezaevindeki hak ihlalleri önce inkar edilmiş sonra da sözde kanuni dayanağı gerekçe gösterilerek meşrulaştırılmaya çalışıldı” tespitinde bulundu.
Av. Duran, “Gelinen noktada neredeyse her gün ülkenin bir cezaevinden bir hak ihlali haberi geliyor. Tutuklu ve hükümlüler aileleriyle yaptıkları kısıtlı telefon görüşmelerinde dahi bu hukuksuzlukları dillendirmekte ve aileler her geçen gün daha da çok endişe etmektedirler. Kamuoyuna da yansıyan birçok benzer olayda görüldüğü üzere cezaevlerinde ölümler artmakta, cezaevlerindeki bazı uygulamalar ise tutuklu ve hükümlüleri intihara sürüklüyor. Buna rağmen bu ölümlerle ilgili idareden kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapılmamaktadır, aksine somut olgularla örtüşmeyen beyanlarla cezalandırılmayı gerektiren bazı idari eylemlerin soruşturulmasına engel olunuyor” sözleriyle konuşmasına devam etti.
Bazen gizlenmeye dahi ihtiyaç duyulmadan işlenen suçların cezalandırılması yönündeki asıl sorumluluğun yargıda olduğuna dikkat çeken Duran, “Her ne kadar siyasi sorumluluk iktidarda ise de şahısların hukuksal sorumluluktan kurtulamayacağı bilinmeli. İşkence zamanaşımına tabi olmayan, suçu işleyenin er ya da geç yargılanacağı bir suç. Devlet gerekse AİHS gerekse de kanunlarca koruma altına alınan yaşam hakkını korumakla üst düzeyde sorumlu. Bu sorumluluk kusursuz bir sorumluluk hali olup devlet kontrolü altındaki her alanda gerçekleşen yaşam hakkı ihlalinden sorumluluk söz konusu. Hiçbir mazeret yaşam hakkının ihlali için gerekçe gösterilemez” açıklamasındı yaptı. Adem Kesenek
