“Acil Durumdan Dayanıklılığa ve Kalkınmaya” temasıyla Türkiye Belediyeler Birliği, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) iş birliğinde 'Göç ve Yerinden Edilmeye Yönelik Yerel Çözümler Uluslararası Forumu düzenlendi
Forumda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, terörden temizlenen bölgelere 370 bin Suriyeli’nin geri döndüğünü vurgularken, Suriyeli sığınmacılara yönelik hizmetler için 8,5 yılda 40 milyar doların üzerinde para harcandığının altını çizdi. “Sığınmacıların bulundukları şehirlere uyum sağlaması sadece belediyelerden beklenemeyecek kadar çok boyutlu ve çok paydaşlı çözümler gerektirmektedir. Suriyeli sığınmacılara yönelik hizmetler için 8,5 yıldır yaptığımız harcama 40 milyar doları aşmış durumda” dedi.
Oktay, “.Buna karşın AB kaynakları 2016 yılından bu yana tüm vaatlere rağmen sadece 3 milyar avroluk destek vermişlerdir. Bu maddi yük, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşların söz verdiği fonları sağlamadığı sürece bir ülkenin tek başına altından kalkabileceği miktarın çok üzerindedir. Coğrafi yakınlık hiçbir ülkeyi böyle bir trajedinin doğrudan tek sorumlusu ve yüklenicisi yapamaz, yapmamalıdır. Adil yük ve sorumluluk paylaşımı ilkesi çerçevesinde uluslararası toplumdan artık nasihat değil icraat görmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
Biz ırk, din, coğrafya,
cinsiyet ayrımı yapmayız
Küresel ve bölgesel düzeyde yaşanan nüfus hareketlerinin ve düzensiz göçlerin hiçbir ülkeyi ayırmadan tüm dünyayı etkilediğini belirten Oktay, siyasi çalkantıların ve çatışmaların tetiklediği zorunlu göçün günümüzde çetrefilli bir sınama olarak karşılarına çıktığınım söylerken, “Dünya’da göçmenlerin yaklaşık 71 milyonu zorla yerinden edilmiş insanlardan oluşuyor. Son yıllarda gözlemlenen yerinden edilmiş kişi sayısı artışındaki temel etmen 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük zorunlu göç dalgasını oluşturan Suriye krizidir. 8 yılı aşkın süredir Suriye’de yaşanan insani dram sonucunda 5,6 milyon kişi komşu ülkelere sığınmış, 6,6 milyon Suriyeli de yine ülke içerisinde yerlerinden edilmiş durumda. 911 kilometre uzunluğundaki Suriye sınır hattımızın doğal bir sonucu olarak terör ve zulümden kaçan 4 milyona yakın Suriyeli kardeşimiz ilk günden itibaren Türkiye’ye sığınmıştır. Kısıtlı kaynaklara ve tüm belirsizliklere rağmen elimizdeki imkanları yıllardır sığınmacılara sırtımızı dönmeden paylaşmaktayız. Biz ırk, din, coğrafya, cinsiyet ayrımı yapmayız” şeklinde açıklamada bulundu.
Uluslararası camia, göç ile
ilgili üzerine düşeni yapmadı
“Uluslararası camia bugünkü zirveye ulaşan göç sorunu ile ilgili üzerine düşeni yapmamıştır” ifadelerini kullanan Oktay, “Dolayısıyla gelecek nesillere yüz akıyla başı dik bir miras bırakamamıştır. Biz Türkiye olarak aslında sadece üzerimize düşeni yapmadık, uluslararası camia adına da vazifemizi yaptık. Anadolu toprakları 5 yıldan bu yana dünyada en fazla sığınmacıyı barındıran bölgedir. Arzumuz uluslararası camianın bizim birlikte bu sorunu paylaşmasıdır” şeklinde konuştu.
Suriyeliler’de vatandaşlarımızın
aldığı hizmetlerden ücretsiz yararlandı
Göç dalgasının başladığı günden beri ortaya konulan etkin göç yönetimi ile güvenlik, sağlık, barınma, gıda, eğitim gibi temel hizmetlerin sunulmaya devam ettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, eğitim alanında ulaşılamayan bir çocuğun bile potansiyel bir sorun olduğunu kaydederken, bir çocuğa dahi ulaşamazsak o potansiyel bir sorundur. Sağlık Bakanlığımız sığınmacıların sağlık hizmetlerinden yararlanmasına imkan sağlamıştır. TC vatandaşımız kuruluşlarımızdan hangi hizmeti aldıysa herhangi bir sığınmacı da aynı hizmeti ücretsiz almıştır. Ülkemize sığınanlara yaptığımız ev sahipliği eğitim sağlık gibi temel hizmetlerle sınırlı değil. Bu hizmetlerin yanında sürdürülebilirliği ve sosyal uyumu sağlayacak yerel bütünleşme hizmetleri de merkezi yönetim, yerel yönetimler ve sivil toplum tarafından sığınmacılara ulaştırılmıştır” değerlendirmesi yaptı.
370 bin Suriyeli geri döndü
Terörden temizlenen bölgelere 370 bin kişi geri dönüş yaptığına vurgu Oktay, “Bir insana hangi hizmetleri verirseniz verin kendi vatanında yalamak ister. Dolayısıyla Suriyeliler’in vatanlarında yaşayabileceği güvenli bölgeler oluşturuyor. Yıkılanın yerine yenisini yapma ve yaraları sarma zamanıdır. Güvenli bölgenin yapısına ilişkin üzerinde çalıştığımız taslak planda 5 bin nüfuslu 140 köy ile 30 bin nüfuslu 10 ilçeden oluşan yerleşim alanı bulunmaktadır. 200 bin civarında konutun da Barış Pınarı Harekatı bölgesinde inşa edilmesi öngörülmektedir. Okullar, hastaneler, sanayi siteleri, ibadet yerleri, yeşil alanlar, yol, su ve elektrik altyapısı da bu planlamanın içerisindedir. Buradan, bölgede istikrar ve huzur isteyen tüm tarafları güvenli bölgenin yapılanmasına destek vermeye davet ediyorum. Suriye'deki insani krizin sonlanmasını samimiyetle isteyen herkes güvenli bölge konusunda elini taşın altına koymalıdır. Biz kimin ne dediğine, ne kadar destek verdiğine bakmadan barış koridorunu hayata geçirmekte kararlıyız. Bunu Arap, Kürt, Türk, Yezidi, her kökenden kardeşlerimiz için yapacağız. Bizim mücadelemiz ülkemize musallat olmuş terör belasını kaynağında yok etmektir” şeklinde ifadeler kullandı.
Terörün her türlüsüyle kararlı şekilde
mücadele etmeye devam edeceğiz
Oktay, “YPG/PKK, Kürtlerin temsilcisi ya da DEAŞ'ın hasmı değil, DEAŞ'tan da tehlikeli bir terör örgütüdür, bu gerçeğin görülmesi lazım. Bölgede terör örgütleri arasında ayrım yapanlar ve Çobanbey, Cerablus gibi güvenli hale getirdiğimiz bölgelerde barışa ateş açanlar bilmeliler ki bilerek veya bilmeyerek terörün değirmenine su taşımaktadırlar. Biz terörün her türlüsüyle Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kararlı şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Forumdan çıkacak
sonuçları önemsiyorum
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, konuşmasını şu cümlelerle sonlandırdı: “Mültecilere ilişkin küresel mutabakatı imzalayan tüm taraflar artık 'ne olması gerekir' değil 'nasıl yapacağız’, ‘üzerimize düşen nedir’ sorularına cevap vermelidir. Önümüzdeki ay Cenevre'de düzenlenecek olan Cumhurbaşkanımızın da eş başkanlık edeceği ‘Küresel Mülteci Forumu'nun’ bu açıdan önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Küresel Mülteci Forumu inanıyorum ki düzensiz göç yönetimi ve mülteciler konusunda ortak sorumlulukları dünyanın vicdanına yeniden hatırlatacaktır. Buradan çıkacak sonuçların da ‘Küresel Mülteci Forumu'nda’ paylaşılacak olmasını bu çerçevede önemsiyorum. Mülteciler konusunda sürdürülebilir kalkınma hedeflerini destekleyecek çözümlerin çıkacağına inanıyorum. Bu doğrultuda ‘Göç ve Yerinden Edilmeye Yönelik Yerel Çözümler Forumu’ sonucunda dünyanın her yerinde uygulanabilecek bir ‘sığınmacı dostu belediye rehberi’ oluşmasını bekliyoruz. Bu rehber, ‘sığınmacılar için sığınmacı gözüyle yerel hizmet’ bakış açısını içinde barındırıyor olmalıdır. Bu açıdan yerelin taleplerinin toplandığı katılımcı bir mekanizma içermelidir. Ayrıca yerel yönetimlerin sığınmacı hizmetlerinde kaynak yönünden beslenebilmesi için destek fonu imkanları ve Sivil Toplum Kuruluşları ile iş birliği yöntemleri rehberde bulunmalıdır.”
Zengin ve fakir insan
arasındaki gelir-gider makası açılıyor
Zengin ve fakir insan arasındaki gelir-gider makasının açıldığını dile getiren getiren Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, “5 yaşına gelen bir çocuğun temiz su bulamadığı bir bir dünyada ciddi bir adalet eksikliği ve empati yoksunluğuna tanıklık ediyoruz. Bizde komşu hakkı çok önemlidir. Komşumuzda kimyasal bombaların altından evladını, namusunu ve canını kurtarmak için mücadele eden insanlar var. Diğer ülkelerin yaptığı gibi tellerle çevirecektik, duvarlar örecektik, vicdanımızın sesini duymayacaktık ve milyonlarda Aylan bebeğin ölmesine neden olacaktır. O zaman bunun hesabını nasıl verecektik. Açık kapı politikasıyla 7 yıldan bu yana bütün Dünya’ya nasıl insanlık dersi verileceğini gösterdik” diye konuştu.
Gaziantep modeli
oluşturduk
Bir Gaziantep Modeli oluşturduklarını vurgulayan Başkan Şahin, “Bu zaman kardeşlik modelidir, bu birlikte yaşama modelidir. Tüm dünyaya neler yapılabileceğini göstermeye çalıştık. Sosyal Araştırma Merkezi (SARMER)’ni kurduk. Bu merkez aracılığıyla 100 bin Suriyeli vatandaşın öğrenim hayatına devam etmesi gerektiğini tespit ettik. Ama baktık ki çocuklar sokakta. Yönetmeliğin değişmesi gerekiyormuş. Dolayısıyla yönetmeliğin değişmesine vesile olup çocuklarımızın ‘birlikte öğretme modelini’ uyguladık. Mülteci kardeşlerimizi de bağrımıza bastık. Bunun mali bir yük getirdiğini siz de tahmin edebilirsiniz. Ama bunu yapmasaydık, bugün bunları konuşamayacaktık ve bütün dünyaya Gaziantep ve Türkiye modelini anlatamayacaktık. TÜİK verilerine göre neye ihtiyacımız varsa hepsini çıkardık” diye ifadeler kullandı. Konuşmasına eden Şahin, Suriyelilere yönelik yaptıkları çalışmaları slayt eşliğinde anlattı. Hüseyin Karataş
Forumda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, terörden temizlenen bölgelere 370 bin Suriyeli’nin geri döndüğünü vurgularken, Suriyeli sığınmacılara yönelik hizmetler için 8,5 yılda 40 milyar doların üzerinde para harcandığının altını çizdi. “Sığınmacıların bulundukları şehirlere uyum sağlaması sadece belediyelerden beklenemeyecek kadar çok boyutlu ve çok paydaşlı çözümler gerektirmektedir. Suriyeli sığınmacılara yönelik hizmetler için 8,5 yıldır yaptığımız harcama 40 milyar doları aşmış durumda” dedi.
Oktay, “.Buna karşın AB kaynakları 2016 yılından bu yana tüm vaatlere rağmen sadece 3 milyar avroluk destek vermişlerdir. Bu maddi yük, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşların söz verdiği fonları sağlamadığı sürece bir ülkenin tek başına altından kalkabileceği miktarın çok üzerindedir. Coğrafi yakınlık hiçbir ülkeyi böyle bir trajedinin doğrudan tek sorumlusu ve yüklenicisi yapamaz, yapmamalıdır. Adil yük ve sorumluluk paylaşımı ilkesi çerçevesinde uluslararası toplumdan artık nasihat değil icraat görmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
Biz ırk, din, coğrafya,
cinsiyet ayrımı yapmayız
Küresel ve bölgesel düzeyde yaşanan nüfus hareketlerinin ve düzensiz göçlerin hiçbir ülkeyi ayırmadan tüm dünyayı etkilediğini belirten Oktay, siyasi çalkantıların ve çatışmaların tetiklediği zorunlu göçün günümüzde çetrefilli bir sınama olarak karşılarına çıktığınım söylerken, “Dünya’da göçmenlerin yaklaşık 71 milyonu zorla yerinden edilmiş insanlardan oluşuyor. Son yıllarda gözlemlenen yerinden edilmiş kişi sayısı artışındaki temel etmen 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük zorunlu göç dalgasını oluşturan Suriye krizidir. 8 yılı aşkın süredir Suriye’de yaşanan insani dram sonucunda 5,6 milyon kişi komşu ülkelere sığınmış, 6,6 milyon Suriyeli de yine ülke içerisinde yerlerinden edilmiş durumda. 911 kilometre uzunluğundaki Suriye sınır hattımızın doğal bir sonucu olarak terör ve zulümden kaçan 4 milyona yakın Suriyeli kardeşimiz ilk günden itibaren Türkiye’ye sığınmıştır. Kısıtlı kaynaklara ve tüm belirsizliklere rağmen elimizdeki imkanları yıllardır sığınmacılara sırtımızı dönmeden paylaşmaktayız. Biz ırk, din, coğrafya, cinsiyet ayrımı yapmayız” şeklinde açıklamada bulundu.
Uluslararası camia, göç ile
ilgili üzerine düşeni yapmadı
“Uluslararası camia bugünkü zirveye ulaşan göç sorunu ile ilgili üzerine düşeni yapmamıştır” ifadelerini kullanan Oktay, “Dolayısıyla gelecek nesillere yüz akıyla başı dik bir miras bırakamamıştır. Biz Türkiye olarak aslında sadece üzerimize düşeni yapmadık, uluslararası camia adına da vazifemizi yaptık. Anadolu toprakları 5 yıldan bu yana dünyada en fazla sığınmacıyı barındıran bölgedir. Arzumuz uluslararası camianın bizim birlikte bu sorunu paylaşmasıdır” şeklinde konuştu.
Suriyeliler’de vatandaşlarımızın
aldığı hizmetlerden ücretsiz yararlandı
Göç dalgasının başladığı günden beri ortaya konulan etkin göç yönetimi ile güvenlik, sağlık, barınma, gıda, eğitim gibi temel hizmetlerin sunulmaya devam ettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, eğitim alanında ulaşılamayan bir çocuğun bile potansiyel bir sorun olduğunu kaydederken, bir çocuğa dahi ulaşamazsak o potansiyel bir sorundur. Sağlık Bakanlığımız sığınmacıların sağlık hizmetlerinden yararlanmasına imkan sağlamıştır. TC vatandaşımız kuruluşlarımızdan hangi hizmeti aldıysa herhangi bir sığınmacı da aynı hizmeti ücretsiz almıştır. Ülkemize sığınanlara yaptığımız ev sahipliği eğitim sağlık gibi temel hizmetlerle sınırlı değil. Bu hizmetlerin yanında sürdürülebilirliği ve sosyal uyumu sağlayacak yerel bütünleşme hizmetleri de merkezi yönetim, yerel yönetimler ve sivil toplum tarafından sığınmacılara ulaştırılmıştır” değerlendirmesi yaptı.
370 bin Suriyeli geri döndü
Terörden temizlenen bölgelere 370 bin kişi geri dönüş yaptığına vurgu Oktay, “Bir insana hangi hizmetleri verirseniz verin kendi vatanında yalamak ister. Dolayısıyla Suriyeliler’in vatanlarında yaşayabileceği güvenli bölgeler oluşturuyor. Yıkılanın yerine yenisini yapma ve yaraları sarma zamanıdır. Güvenli bölgenin yapısına ilişkin üzerinde çalıştığımız taslak planda 5 bin nüfuslu 140 köy ile 30 bin nüfuslu 10 ilçeden oluşan yerleşim alanı bulunmaktadır. 200 bin civarında konutun da Barış Pınarı Harekatı bölgesinde inşa edilmesi öngörülmektedir. Okullar, hastaneler, sanayi siteleri, ibadet yerleri, yeşil alanlar, yol, su ve elektrik altyapısı da bu planlamanın içerisindedir. Buradan, bölgede istikrar ve huzur isteyen tüm tarafları güvenli bölgenin yapılanmasına destek vermeye davet ediyorum. Suriye'deki insani krizin sonlanmasını samimiyetle isteyen herkes güvenli bölge konusunda elini taşın altına koymalıdır. Biz kimin ne dediğine, ne kadar destek verdiğine bakmadan barış koridorunu hayata geçirmekte kararlıyız. Bunu Arap, Kürt, Türk, Yezidi, her kökenden kardeşlerimiz için yapacağız. Bizim mücadelemiz ülkemize musallat olmuş terör belasını kaynağında yok etmektir” şeklinde ifadeler kullandı.
Terörün her türlüsüyle kararlı şekilde
mücadele etmeye devam edeceğiz
Oktay, “YPG/PKK, Kürtlerin temsilcisi ya da DEAŞ'ın hasmı değil, DEAŞ'tan da tehlikeli bir terör örgütüdür, bu gerçeğin görülmesi lazım. Bölgede terör örgütleri arasında ayrım yapanlar ve Çobanbey, Cerablus gibi güvenli hale getirdiğimiz bölgelerde barışa ateş açanlar bilmeliler ki bilerek veya bilmeyerek terörün değirmenine su taşımaktadırlar. Biz terörün her türlüsüyle Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kararlı şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Forumdan çıkacak
sonuçları önemsiyorum
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, konuşmasını şu cümlelerle sonlandırdı: “Mültecilere ilişkin küresel mutabakatı imzalayan tüm taraflar artık 'ne olması gerekir' değil 'nasıl yapacağız’, ‘üzerimize düşen nedir’ sorularına cevap vermelidir. Önümüzdeki ay Cenevre'de düzenlenecek olan Cumhurbaşkanımızın da eş başkanlık edeceği ‘Küresel Mülteci Forumu'nun’ bu açıdan önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Küresel Mülteci Forumu inanıyorum ki düzensiz göç yönetimi ve mülteciler konusunda ortak sorumlulukları dünyanın vicdanına yeniden hatırlatacaktır. Buradan çıkacak sonuçların da ‘Küresel Mülteci Forumu'nda’ paylaşılacak olmasını bu çerçevede önemsiyorum. Mülteciler konusunda sürdürülebilir kalkınma hedeflerini destekleyecek çözümlerin çıkacağına inanıyorum. Bu doğrultuda ‘Göç ve Yerinden Edilmeye Yönelik Yerel Çözümler Forumu’ sonucunda dünyanın her yerinde uygulanabilecek bir ‘sığınmacı dostu belediye rehberi’ oluşmasını bekliyoruz. Bu rehber, ‘sığınmacılar için sığınmacı gözüyle yerel hizmet’ bakış açısını içinde barındırıyor olmalıdır. Bu açıdan yerelin taleplerinin toplandığı katılımcı bir mekanizma içermelidir. Ayrıca yerel yönetimlerin sığınmacı hizmetlerinde kaynak yönünden beslenebilmesi için destek fonu imkanları ve Sivil Toplum Kuruluşları ile iş birliği yöntemleri rehberde bulunmalıdır.”
Zengin ve fakir insan
arasındaki gelir-gider makası açılıyor
Zengin ve fakir insan arasındaki gelir-gider makasının açıldığını dile getiren getiren Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, “5 yaşına gelen bir çocuğun temiz su bulamadığı bir bir dünyada ciddi bir adalet eksikliği ve empati yoksunluğuna tanıklık ediyoruz. Bizde komşu hakkı çok önemlidir. Komşumuzda kimyasal bombaların altından evladını, namusunu ve canını kurtarmak için mücadele eden insanlar var. Diğer ülkelerin yaptığı gibi tellerle çevirecektik, duvarlar örecektik, vicdanımızın sesini duymayacaktık ve milyonlarda Aylan bebeğin ölmesine neden olacaktır. O zaman bunun hesabını nasıl verecektik. Açık kapı politikasıyla 7 yıldan bu yana bütün Dünya’ya nasıl insanlık dersi verileceğini gösterdik” diye konuştu.
Gaziantep modeli
oluşturduk
Bir Gaziantep Modeli oluşturduklarını vurgulayan Başkan Şahin, “Bu zaman kardeşlik modelidir, bu birlikte yaşama modelidir. Tüm dünyaya neler yapılabileceğini göstermeye çalıştık. Sosyal Araştırma Merkezi (SARMER)’ni kurduk. Bu merkez aracılığıyla 100 bin Suriyeli vatandaşın öğrenim hayatına devam etmesi gerektiğini tespit ettik. Ama baktık ki çocuklar sokakta. Yönetmeliğin değişmesi gerekiyormuş. Dolayısıyla yönetmeliğin değişmesine vesile olup çocuklarımızın ‘birlikte öğretme modelini’ uyguladık. Mülteci kardeşlerimizi de bağrımıza bastık. Bunun mali bir yük getirdiğini siz de tahmin edebilirsiniz. Ama bunu yapmasaydık, bugün bunları konuşamayacaktık ve bütün dünyaya Gaziantep ve Türkiye modelini anlatamayacaktık. TÜİK verilerine göre neye ihtiyacımız varsa hepsini çıkardık” diye ifadeler kullandı. Konuşmasına eden Şahin, Suriyelilere yönelik yaptıkları çalışmaları slayt eşliğinde anlattı. Hüseyin Karataş