Tarım, hayvancılık ve gıda 20-25 yıl içerisinde stratejik bir öneme sahip olacak
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere gelen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, 9. Tarım, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Fuarı ve GAPFOOD Gıda Fuarı’nın açılışına katıldı.
Tarımın hayati, vazgeçilmez iktisadi ve stratejik bir sektör olduğunu vurgulayan Fakıbaba, Türkiye’nin et ithalatı yapan değil, ihraç eden ülke konumuna geleceğini söyledi. Fakıbaba, tarım, hayvancılık ve gıdanın 20-25 yıl içerisinde stratejik bir öneme sahip olacağının altını çizdi.
Bütün imkanları ayaklarınızın
altına sereceğiz
Tarımın, hayati vazgeçilmez iktisadi ve stratejik bir sektör olduğunu belirten Fakıbaba, bunun öneminin her geçen gün arttığını ifade etti. “” Gözlemlerimize göre 20-25 yıl içerisinde en önemli strateji tarım, hayvancılık ve gıda olacaktır. Markalaşma gıda tarım ve hayvancılıkta da olacak. Bu bağlamda da küçük, orta ve büyük işletmelerin üçü de birbirine bağlıdır. Et ithalatı yapmak bizi derinden yaralıyor. Ancak imkanlarımız var, inanmak da çok önemli. Artık et ithal eden değil, ihraç eden konuma geleceğiz. Yani sizler 20 yıl önce böyle miydiniz, değildiniz. Bu ithalatı kaldıracak olan bakanlık değil, sizlersiniz. Onun için bütün imkanları ayaklarınızın altına sereceğiz” dedi.
Dünyada ülkeler arasında
ciddi mücadeleler yaşanıyor
Dünya da tarıma yönelişin arttığı bir zamanda yaşandığını hatırlatan Fakıbaba, insanın neslinin devamı dengeli sağlıklı ve yeterli beslenme için tarımın olmazsa olmaz olduğunu söyledi. Dünyada ülkeler arasında ciddi mücadeleler yaşandığını bir kez daha vurgulayan Fakıbaba, “Çünkü herkes toprak ve gıdanın ne olduğunu çok iyi biliyor. Küresel ısınmanın nerelere gideceğini de hesap ediyorlar. Bu bağlamda sanayicilerimize inanıyoruz ve yapacak çok işimiz var. En büyük mücadele tarım, gıda, su ve enerjide yaşanıyor. Büyük ve güçlü bir ülke olmak istiyorsak, bu stratejik ürünlerde önemli roller almak zorundayız. Bu yüzden mevcut değerlerimize sahip çıkmalı, sonrasında AR-GE ve yenilikçi anlayışla bu değerlerimizi geliştirmeliyiz” ifadesini kullandı.
Teknolojinin etkileri
her alanda görülüyor
Fakıbaba, yaşanılan teknolojik çağda teknolojinin birçok nimetinden faydalanıldığını sözlerine ekleyerek, insanın cep telefonsuz ve tabletsiz yaşanabileceğini ancak gıdasız ve ekmeksiz yaşanamayacağını söyleyerek, “Teknoloji bilimin teknik yönden ilerlemesidir. Günümüz de dünyada söz sahibi olmanın yolu araştırma, geliştirme ve inovasyondan geçmektedir. Ülke geliştirdiği bilgi ve teknoloji ölçüsünde dünyada söz sahibi olabilmektedir. Bilim ve teknoloji insan hayatının olmazsa olmazı haline gelmiştir. Eğitimden bilime, sanayiden tarıma kadar pek çok alanda etkileri görülmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Yeme ve mazota
çok destek verdik
Son 15 yılda tarımsal hasılaya desteğin 4,5 kat arttığını kaydeden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, konuşmasına şöyle devam etti: “2002’de 37 milyar iken 2016 yılında 161 milyara çıkmış. 2002 yılında 4 milyar dolar olan ihracatımız 2016’da 16,2 milyar dolara çıkarmışız. 2002’de 1,8 milyar dolar olan tarımsal destekleri 7 kat arttırmışız ve 2017 yılında 12,8 milyara yükselmiş. Son 15 yılda çiftçilerimize toplam 103 milyar hibe desteği verdik. 2018 yılı için ise yaklaşık 15 milyar Türk lirası destek ayırdık. Hayvancılık desteğimizi 45 kat arttırdık ve inşallah yeni yapacağımız projelerle et ithalatını önleyeceğiz. Hayvancılığı sıfır faizli kredi kapsamına aldık. Her gittiğimiz yerde çiftçi kardeşlerimizin sıkıntılarını dinliyoruz. Mazotun yüzde 50’si destek olarak üreticilerimize ödeyeceğiz. İnşallah Şubat ayının sonuna kadar ödemiş olacağız. Geçen sene yem bitkisine 430 milyon destek verirken bunu yüzde 50 arttırdık. Yani yeme ve mazota çok destek verdiğimizi belirtmek istiyorum. Hayvancılıkta 2002 yılında 83 milyon destek varken son 15 yılda 24,5 milyar Türk lirası hayvancılık desteği vermişiz. Çiftçimizin uygun koşullarda krediye ulaşmasını sağladık. 2002 yılında Ziraat Bankası’nda yüzde 59 ve Tarım Kredi Kooperatiflerinde yüzde 69 olan tarımsal faiz oranlarını yüzde 0 ile 8 arasına düşürdük. 2006 yılında tarım sigortaları uygulamalarını başlattık. Poliçe bedellerinin yüzde 50’ini Tarım Bakanlığı karşılıyor. Toplam 3,5 milyar Türk lirası prim desteği 4,5 milyon Türk lirası hasar tazminatı ödemişiz. Sulama sistemlerine yüzde 50 destek veriyoruz. Ancak biz göreve gelmedikten sonra bu destek sadece bir parsele aitti.”
İşbirliğinde Gaziantep iyi bir model
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak tarımsal AR-GE’ye büyük önem verdiklerini açıklayan Fakıbaba, Uluslararası standartlarda son teknolojiye sahip konu bazında uzmanlaşmış ileri araştırma ve eğitim merkezleri kurduklarını ifade ederek, dünyanın üçüncü büyük Gen Bankasını kurarak biyolojik çeşitliliği koruma altına aldıklarını ifade etti. “Ayrıca 2007 yılından bu yana tarım sektörünün ihtiyaç duyduğu konularla ilgili üniversite, özel sektör Sivil Toplum Kuruluşları, çiftçi ve meslek kuruluşlarının hazırladığı AR-GE projelerine destek veriyoruz. Bu bağlamda işbirliği deyince Gaziantep’in iyi bir model olduğunu görmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz” diye açıklama yaptı.
15 yılda Gaziantep’teki büyükbaş
hayvan sayısı 4 kat arttı
“Gaziantep’e tarımsal desteği 4 kat arttırmışız. Gaziantep’te 15 yılda toplam 350 milyon prim desteği vermişiz” diyen Fakıbaba, “Hayvancılığa 15 yılda toplam 125 milyon destek vermişiz. 15 yılda Gaziantep’teki büyükbaş hayvan sayısı 4 kat artmış. 2002’de 45 bin baş iken şu anda 190 bin baş olmuş. Kırsal kalkınma destekleri kapsamında toplam 100 milyon hibe vermişiz. Genç çiftçiyi destekleme projesine 10 milyon ödemişiz. Biz geldik işler başladı. 2002’ye kadar hükümetler yok muydu? Bu yollar tarım yok muydu? 2002 yılında Gaziantep’te 27 bin dekar alan toplulaştırılmış, 2017 yılının son verilerine göre 100 milyon kaynak kullanarak 1,7 milyon dekar alanda toplulaştırma çalışmalarını tamamladık. 63 kat daha arttırmışız” şeklinde konuşma yaptı. Hüseyin Karataş
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere gelen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, 9. Tarım, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Fuarı ve GAPFOOD Gıda Fuarı’nın açılışına katıldı.
Tarımın hayati, vazgeçilmez iktisadi ve stratejik bir sektör olduğunu vurgulayan Fakıbaba, Türkiye’nin et ithalatı yapan değil, ihraç eden ülke konumuna geleceğini söyledi. Fakıbaba, tarım, hayvancılık ve gıdanın 20-25 yıl içerisinde stratejik bir öneme sahip olacağının altını çizdi.
Bütün imkanları ayaklarınızın
altına sereceğiz
Tarımın, hayati vazgeçilmez iktisadi ve stratejik bir sektör olduğunu belirten Fakıbaba, bunun öneminin her geçen gün arttığını ifade etti. “” Gözlemlerimize göre 20-25 yıl içerisinde en önemli strateji tarım, hayvancılık ve gıda olacaktır. Markalaşma gıda tarım ve hayvancılıkta da olacak. Bu bağlamda da küçük, orta ve büyük işletmelerin üçü de birbirine bağlıdır. Et ithalatı yapmak bizi derinden yaralıyor. Ancak imkanlarımız var, inanmak da çok önemli. Artık et ithal eden değil, ihraç eden konuma geleceğiz. Yani sizler 20 yıl önce böyle miydiniz, değildiniz. Bu ithalatı kaldıracak olan bakanlık değil, sizlersiniz. Onun için bütün imkanları ayaklarınızın altına sereceğiz” dedi.
Dünyada ülkeler arasında
ciddi mücadeleler yaşanıyor
Dünya da tarıma yönelişin arttığı bir zamanda yaşandığını hatırlatan Fakıbaba, insanın neslinin devamı dengeli sağlıklı ve yeterli beslenme için tarımın olmazsa olmaz olduğunu söyledi. Dünyada ülkeler arasında ciddi mücadeleler yaşandığını bir kez daha vurgulayan Fakıbaba, “Çünkü herkes toprak ve gıdanın ne olduğunu çok iyi biliyor. Küresel ısınmanın nerelere gideceğini de hesap ediyorlar. Bu bağlamda sanayicilerimize inanıyoruz ve yapacak çok işimiz var. En büyük mücadele tarım, gıda, su ve enerjide yaşanıyor. Büyük ve güçlü bir ülke olmak istiyorsak, bu stratejik ürünlerde önemli roller almak zorundayız. Bu yüzden mevcut değerlerimize sahip çıkmalı, sonrasında AR-GE ve yenilikçi anlayışla bu değerlerimizi geliştirmeliyiz” ifadesini kullandı.
Teknolojinin etkileri
her alanda görülüyor
Fakıbaba, yaşanılan teknolojik çağda teknolojinin birçok nimetinden faydalanıldığını sözlerine ekleyerek, insanın cep telefonsuz ve tabletsiz yaşanabileceğini ancak gıdasız ve ekmeksiz yaşanamayacağını söyleyerek, “Teknoloji bilimin teknik yönden ilerlemesidir. Günümüz de dünyada söz sahibi olmanın yolu araştırma, geliştirme ve inovasyondan geçmektedir. Ülke geliştirdiği bilgi ve teknoloji ölçüsünde dünyada söz sahibi olabilmektedir. Bilim ve teknoloji insan hayatının olmazsa olmazı haline gelmiştir. Eğitimden bilime, sanayiden tarıma kadar pek çok alanda etkileri görülmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Yeme ve mazota
çok destek verdik
Son 15 yılda tarımsal hasılaya desteğin 4,5 kat arttığını kaydeden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, konuşmasına şöyle devam etti: “2002’de 37 milyar iken 2016 yılında 161 milyara çıkmış. 2002 yılında 4 milyar dolar olan ihracatımız 2016’da 16,2 milyar dolara çıkarmışız. 2002’de 1,8 milyar dolar olan tarımsal destekleri 7 kat arttırmışız ve 2017 yılında 12,8 milyara yükselmiş. Son 15 yılda çiftçilerimize toplam 103 milyar hibe desteği verdik. 2018 yılı için ise yaklaşık 15 milyar Türk lirası destek ayırdık. Hayvancılık desteğimizi 45 kat arttırdık ve inşallah yeni yapacağımız projelerle et ithalatını önleyeceğiz. Hayvancılığı sıfır faizli kredi kapsamına aldık. Her gittiğimiz yerde çiftçi kardeşlerimizin sıkıntılarını dinliyoruz. Mazotun yüzde 50’si destek olarak üreticilerimize ödeyeceğiz. İnşallah Şubat ayının sonuna kadar ödemiş olacağız. Geçen sene yem bitkisine 430 milyon destek verirken bunu yüzde 50 arttırdık. Yani yeme ve mazota çok destek verdiğimizi belirtmek istiyorum. Hayvancılıkta 2002 yılında 83 milyon destek varken son 15 yılda 24,5 milyar Türk lirası hayvancılık desteği vermişiz. Çiftçimizin uygun koşullarda krediye ulaşmasını sağladık. 2002 yılında Ziraat Bankası’nda yüzde 59 ve Tarım Kredi Kooperatiflerinde yüzde 69 olan tarımsal faiz oranlarını yüzde 0 ile 8 arasına düşürdük. 2006 yılında tarım sigortaları uygulamalarını başlattık. Poliçe bedellerinin yüzde 50’ini Tarım Bakanlığı karşılıyor. Toplam 3,5 milyar Türk lirası prim desteği 4,5 milyon Türk lirası hasar tazminatı ödemişiz. Sulama sistemlerine yüzde 50 destek veriyoruz. Ancak biz göreve gelmedikten sonra bu destek sadece bir parsele aitti.”
İşbirliğinde Gaziantep iyi bir model
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak tarımsal AR-GE’ye büyük önem verdiklerini açıklayan Fakıbaba, Uluslararası standartlarda son teknolojiye sahip konu bazında uzmanlaşmış ileri araştırma ve eğitim merkezleri kurduklarını ifade ederek, dünyanın üçüncü büyük Gen Bankasını kurarak biyolojik çeşitliliği koruma altına aldıklarını ifade etti. “Ayrıca 2007 yılından bu yana tarım sektörünün ihtiyaç duyduğu konularla ilgili üniversite, özel sektör Sivil Toplum Kuruluşları, çiftçi ve meslek kuruluşlarının hazırladığı AR-GE projelerine destek veriyoruz. Bu bağlamda işbirliği deyince Gaziantep’in iyi bir model olduğunu görmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz” diye açıklama yaptı.
15 yılda Gaziantep’teki büyükbaş
hayvan sayısı 4 kat arttı
“Gaziantep’e tarımsal desteği 4 kat arttırmışız. Gaziantep’te 15 yılda toplam 350 milyon prim desteği vermişiz” diyen Fakıbaba, “Hayvancılığa 15 yılda toplam 125 milyon destek vermişiz. 15 yılda Gaziantep’teki büyükbaş hayvan sayısı 4 kat artmış. 2002’de 45 bin baş iken şu anda 190 bin baş olmuş. Kırsal kalkınma destekleri kapsamında toplam 100 milyon hibe vermişiz. Genç çiftçiyi destekleme projesine 10 milyon ödemişiz. Biz geldik işler başladı. 2002’ye kadar hükümetler yok muydu? Bu yollar tarım yok muydu? 2002 yılında Gaziantep’te 27 bin dekar alan toplulaştırılmış, 2017 yılının son verilerine göre 100 milyon kaynak kullanarak 1,7 milyon dekar alanda toplulaştırma çalışmalarını tamamladık. 63 kat daha arttırmışız” şeklinde konuşma yaptı. Hüseyin Karataş