İki toplum birbirini tanımaz, birbirine dokunmaz, aynı kültür etkinliklerine gitmezse, o zaman ön yargılar gittikçe büyür
Bu yıl 6. düzenlenen Uluslararası Zeugma Film Festivali başladı. Festivalle ilgili Sabah’a konuşan Kırkayak Kültür’ün Genel Koordinatörü Kemal Vural Tarlan, “Bizim festivalimiz her yıl bir konseptle ve belli başlıklarla yapılıyor. Bu yılki başlığımız, “Komşuluk, Hemşerilik ve birlikte yaşam” başlığıdır. Biz, insanlarla birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz. Onlar da bizimle birlikte yaşamayı öğrenmeli. Çünkü bir kültürel farklılık var. Şimdi o farklılıkları alıp, herkes kendi sokağında ve kendi ile yaşarsa bu ileride sorunlara neden olur. Ama biz o insanlarla birlikte, onların kültürlerini, onları komşumuz ve bu kentin yeni hemşerileri olarak kabul edersek birlikte yaşamamız daha kolaylaşır. Bu festival, biraz da bunun için yapıldı” dedi.
1979’da Gaziantep’te 19
sinema salonu vardı
Uluslararası Zeugma Film Festivali’nin organizasyonunun Kırkayak Kültür Merkezi tarafından yapıldığını ifade eden Tarlan, “Ama daha önceki yıllarda bu festivali Kültür Bakanlığıyla, Büyükşehir Belediyesiyle, İl Kültür Müdürlüğü, Üniversite ve kentteki kültür sanat alanında çalışan sivil toplum örgütleriyle birlikte yaptık. Gaziantep, sinema açısından geleneği olan bir kenttir. 1979’da Gaziantep’te 19 sinema salonu vardı. Amacımız, Gaziantep’te eskiden olduğu gibi sinemayı, sevilen bir sanat haline getirmektir” ifadesini kullandı.
Bu yılki başlığımız, “Komşuluk,
Hemşerilik ve birlikte yaşam”
Festivalin her yıl bir konsept ve belli başlıklarla yapıldığına dikkat çeken Tarlan, “Bu yılki başlığımız, “Komşuluk, Hemşerilik ve birlikte yaşam” başlığıdır. Kentimizde yaklaşık 400 bin civarında Suriyeli hemşerimiz var. Şimdi bu insanlar, bu kentte yaşıyorlar ve bunlar komşularımız. Yeni geleni bir zenginlik olarak görüyoruz. Yeni gelen sadece kendiyle değil, binlerce yıllık kültür birikimiyle geliyor. Yemek Sinemacısı, dansçısı veya ressamı geliyor” diye konuştu.
Herkesin birlikte yaşamayı
öğrenmesi gerek
Amaçlarının insanlarla birlikte yaşamayı öğrenmek olduğunun altını çizen Tarlan, herkesin birlikte yaşamayı öğrenmesi gerektiğini söyledi. “Onlar da bizimle birlikte yaşamayı öğrenmeli. Çünkü bir kültürel farklılık var. Şimdi o farklılıkları alıp, herkes kendi sokağında ve kendi ile yaşarsa bu ileride sorunlara neden olur. Ama biz o insanlarla birlikte, onların kültürlerini, onları komşumuz ve bu kentin yeni hemşerileri olarak kabul edersek birlikte yaşamamız daha kolaylaşır. Bu festival, biraz da bunun için yapıldı. Hemşerilik dediğimiz şey, aslında hukuki bir zemini de olan bir şeydir. Belediye yasamızda da “Bir kentte yaşayan herkes, o belediyenin sunduğu hizmetlerden faydalanır” deniliyor. Bu Suriyeli Gaziantepli, Şanlıurfalı ve herkes için öyledir. Bu kentin sınırları içinde yaşıyor ve vergimizi ödüyor, bu kente katkı sağlıyorsak, o zaman, bu kentin sağladığı her şeyden de faydalanmamız lazım. Suriyeliler de artık bu kentte yaşıyorlar ve bu kente katkı sağlıyorlar. Fabrikalarda çalışıyorlar, restoranları var, Türkiyeliler ‘in kurdukları işyerlerinde çalışıyorlar. Bu kente bir katkıları ve değerleri var” şeklinde konuştu.
Film sayesinde iki toplum,
aynı duyguyu paylaşacaklar
Festivalde yer alacak olan filmler konusuna da değinen Kırkayak Kültür’ün Genel Koordinatörü Kemal Vural Tarlan, konuşmasına şöyle devam etti: “En çok fazla Ortadoğu filmlerini bilmiyoruz. Ortadoğu’dan filmler de seçtik festivalimizde var ve Türkçe altyazılı veriyoruz. Türkiye’deki son bir yılda çekilmiş, çeşitli festivallerde ödül almış, en iyi filmlerin bir kısmını da Arapça altyazılı hale getirdik. Bu şekilde iki toplum, birlikte film izleyip, aynı duyguyu paylaşacaklar. Bunun dışında, Avrupa’dan filmler var. Uluslararası Zeugma Film Festivali denildiğinde iyi olarak anılır. Uluslararası ödül almış, iyi film gösteren bir festival olarak bilinir.”
Ön yargıları aşmanın yolu
kültür ve sanattan geçiyor
Çok büyük bir kurum olmadıklarını ve maddi olanaksızlıktan festivalin açılışını yapamadıklarını vurgulayan Tarlan, “Salon bulamadığımız için kısa film ve belgesel gösterimlerini yapamadık. Festivalin çok cüzi bir bilet ücreti var. Bu festivalin konseptini hazırlarken, önyargıları gördüğümüz için yaptık. Eğer, iki toplum birbirini tanımaz, birbirine dokunmaz, aynı kültür etkinliklerine gitmezse, o zaman ön yargılar gittikçe büyür. Bu önyargıların büyük bir kısmını biliyoruz. İki toplumun birbirine karşı olan önyargıları aşmalarının yolu, kültür sanat gibi aktivitelerle, iki toplumun birlikte gidip ortaklaşa izleyebilecekleri, bir araya gelebilecekleri etkinlikleri çoğaltmaktan geçiyor. Dünyada kurumumuz göç konusunda çalışıyor. Dünyada diğer ülkelerdeki deneyimlere bakıyoruz. Mesela Fransa’ya gelen Afrikalılar Fransa’ya nasıl uyum sağlamışlar? Yaklaşık 55-56 yıl önce, Türkiye’den Almanya’ya giden göçmen işçilerimiz nasıl oraya uyum sağlamışlar? Lübnan’daki Filistinliler, oraya nasıl uyum sağlamışlar?” diye açıklamalarda bulundu.
“Ön yargıları bu
şekilde aşabiliriz”
Göçmen toplumlar ile yerli toplumların birbirlerine temas ettikleri yerler olduğunu kaydeden Tarlan, “ Mesela mutfak. Dünyanın hangi ülkesine, hangi şehrine giderseniz gidin, karnınızı doyurabilirsiniz. İki toplum yemek üzerinden birbirine temas ediyor. Ondan sonra kültür-sanat ya da sinema, fotoğraf, heykel gibi kültür sanat alanları da iki toplumun birbirine temas ettiği yerlerdendir. Bu temas eden yerleri, genişletirsek, toplumlar birbirine daha çok yakınlaşır ve birbirlerinin kültürlerini öğrenir. O zaman birbirlerinin kültürlerine daha fazla saygı duyarlar. Bu şekilde ön yargıları da aşabiliriz. Mesela, 2012-2013 yıllarında bizim atölyelerde, Suriyeli işçiler ile Türkiyeli işçiler arasında çatışma vardı. Ucuz işçilik yapıp, benim işimi elimden alıyor diye birbirlerini istemiyorlardı. Ama yaptığımız çalışmalarda, iki işçi birlikte üretiyor. Aynı tezgâhta, birbirlerini tanıdıkça, aslında birbirlerinden nefret etmiyorlar. Birlikte ekmelerini kazanıp, geçimlerini sağlıyorlar. Bu yanlış düşünceleri aşmanın yolu, iki toplumun birbirine temas etmesinden geçer” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Festival 5
gün sürecek
Festivalin 5 gün süreceğini sözlerine ekleyen Tarlan, festivalin Pazar gününe kadar devam edeceğini ifade etti. “Fil gösterimleri Forum sinemada iki salonunda olacak. Üniversiteden, kentin farklı yerlerinden, çok büyük bir ilgi var. Farklı kesimden insanlar gelecekler. Bir arada, aynı yerde oturup film izleyecekler. Oturup aynı filmden aynı duyguyu paylaşacaklar. Bizim festivalimizin amacı biraz da budur. Bazen Suriyeli bir kadın, Türkiyeli komşunu da alıp etkinliğe getiriyor. Yani Türkiye’deki insanların, Suriyeli komşusunu da alıp, beraber film izleyebileceği bir festival hazırladık” ifadelerini kullandı.
İki toplumu bir araya
getirecek etkinlikler yapılmıyor
İki toplumu bir araya getirecek etkinliklerin yapılmamasından dert yanan Tarlan, “Türkiyeli de yoksul, Suriyeli de yoksul. Mesela bir yardım yapıldığın o yardım sadece Suriyeliye yapılırsa, o zaman Türkiyeli diyecek ki, ya ben de yoksulum. Sürekli yardım Suriyeliye gidiyor. Ama, bir mahallede yaşayan Türkiyeli ve Suriyeli yardıma muhtaç olan aileleri tespit eder ve o yardımı iki aileye de götürürseniz o zaman sıkıntı olmaz. Bu tür faaliyetleri, bu durumları göz önüne alıp yapmak lazımdır” diyerek konuşmasını tamamladı. Hüseyin Karataş
Bu yıl 6. düzenlenen Uluslararası Zeugma Film Festivali başladı. Festivalle ilgili Sabah’a konuşan Kırkayak Kültür’ün Genel Koordinatörü Kemal Vural Tarlan, “Bizim festivalimiz her yıl bir konseptle ve belli başlıklarla yapılıyor. Bu yılki başlığımız, “Komşuluk, Hemşerilik ve birlikte yaşam” başlığıdır. Biz, insanlarla birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz. Onlar da bizimle birlikte yaşamayı öğrenmeli. Çünkü bir kültürel farklılık var. Şimdi o farklılıkları alıp, herkes kendi sokağında ve kendi ile yaşarsa bu ileride sorunlara neden olur. Ama biz o insanlarla birlikte, onların kültürlerini, onları komşumuz ve bu kentin yeni hemşerileri olarak kabul edersek birlikte yaşamamız daha kolaylaşır. Bu festival, biraz da bunun için yapıldı” dedi.
1979’da Gaziantep’te 19
sinema salonu vardı
Uluslararası Zeugma Film Festivali’nin organizasyonunun Kırkayak Kültür Merkezi tarafından yapıldığını ifade eden Tarlan, “Ama daha önceki yıllarda bu festivali Kültür Bakanlığıyla, Büyükşehir Belediyesiyle, İl Kültür Müdürlüğü, Üniversite ve kentteki kültür sanat alanında çalışan sivil toplum örgütleriyle birlikte yaptık. Gaziantep, sinema açısından geleneği olan bir kenttir. 1979’da Gaziantep’te 19 sinema salonu vardı. Amacımız, Gaziantep’te eskiden olduğu gibi sinemayı, sevilen bir sanat haline getirmektir” ifadesini kullandı.
Bu yılki başlığımız, “Komşuluk,
Hemşerilik ve birlikte yaşam”
Festivalin her yıl bir konsept ve belli başlıklarla yapıldığına dikkat çeken Tarlan, “Bu yılki başlığımız, “Komşuluk, Hemşerilik ve birlikte yaşam” başlığıdır. Kentimizde yaklaşık 400 bin civarında Suriyeli hemşerimiz var. Şimdi bu insanlar, bu kentte yaşıyorlar ve bunlar komşularımız. Yeni geleni bir zenginlik olarak görüyoruz. Yeni gelen sadece kendiyle değil, binlerce yıllık kültür birikimiyle geliyor. Yemek Sinemacısı, dansçısı veya ressamı geliyor” diye konuştu.
Herkesin birlikte yaşamayı
öğrenmesi gerek
Amaçlarının insanlarla birlikte yaşamayı öğrenmek olduğunun altını çizen Tarlan, herkesin birlikte yaşamayı öğrenmesi gerektiğini söyledi. “Onlar da bizimle birlikte yaşamayı öğrenmeli. Çünkü bir kültürel farklılık var. Şimdi o farklılıkları alıp, herkes kendi sokağında ve kendi ile yaşarsa bu ileride sorunlara neden olur. Ama biz o insanlarla birlikte, onların kültürlerini, onları komşumuz ve bu kentin yeni hemşerileri olarak kabul edersek birlikte yaşamamız daha kolaylaşır. Bu festival, biraz da bunun için yapıldı. Hemşerilik dediğimiz şey, aslında hukuki bir zemini de olan bir şeydir. Belediye yasamızda da “Bir kentte yaşayan herkes, o belediyenin sunduğu hizmetlerden faydalanır” deniliyor. Bu Suriyeli Gaziantepli, Şanlıurfalı ve herkes için öyledir. Bu kentin sınırları içinde yaşıyor ve vergimizi ödüyor, bu kente katkı sağlıyorsak, o zaman, bu kentin sağladığı her şeyden de faydalanmamız lazım. Suriyeliler de artık bu kentte yaşıyorlar ve bu kente katkı sağlıyorlar. Fabrikalarda çalışıyorlar, restoranları var, Türkiyeliler ‘in kurdukları işyerlerinde çalışıyorlar. Bu kente bir katkıları ve değerleri var” şeklinde konuştu.
Film sayesinde iki toplum,
aynı duyguyu paylaşacaklar
Festivalde yer alacak olan filmler konusuna da değinen Kırkayak Kültür’ün Genel Koordinatörü Kemal Vural Tarlan, konuşmasına şöyle devam etti: “En çok fazla Ortadoğu filmlerini bilmiyoruz. Ortadoğu’dan filmler de seçtik festivalimizde var ve Türkçe altyazılı veriyoruz. Türkiye’deki son bir yılda çekilmiş, çeşitli festivallerde ödül almış, en iyi filmlerin bir kısmını da Arapça altyazılı hale getirdik. Bu şekilde iki toplum, birlikte film izleyip, aynı duyguyu paylaşacaklar. Bunun dışında, Avrupa’dan filmler var. Uluslararası Zeugma Film Festivali denildiğinde iyi olarak anılır. Uluslararası ödül almış, iyi film gösteren bir festival olarak bilinir.”
Ön yargıları aşmanın yolu
kültür ve sanattan geçiyor
Çok büyük bir kurum olmadıklarını ve maddi olanaksızlıktan festivalin açılışını yapamadıklarını vurgulayan Tarlan, “Salon bulamadığımız için kısa film ve belgesel gösterimlerini yapamadık. Festivalin çok cüzi bir bilet ücreti var. Bu festivalin konseptini hazırlarken, önyargıları gördüğümüz için yaptık. Eğer, iki toplum birbirini tanımaz, birbirine dokunmaz, aynı kültür etkinliklerine gitmezse, o zaman ön yargılar gittikçe büyür. Bu önyargıların büyük bir kısmını biliyoruz. İki toplumun birbirine karşı olan önyargıları aşmalarının yolu, kültür sanat gibi aktivitelerle, iki toplumun birlikte gidip ortaklaşa izleyebilecekleri, bir araya gelebilecekleri etkinlikleri çoğaltmaktan geçiyor. Dünyada kurumumuz göç konusunda çalışıyor. Dünyada diğer ülkelerdeki deneyimlere bakıyoruz. Mesela Fransa’ya gelen Afrikalılar Fransa’ya nasıl uyum sağlamışlar? Yaklaşık 55-56 yıl önce, Türkiye’den Almanya’ya giden göçmen işçilerimiz nasıl oraya uyum sağlamışlar? Lübnan’daki Filistinliler, oraya nasıl uyum sağlamışlar?” diye açıklamalarda bulundu.
“Ön yargıları bu
şekilde aşabiliriz”
Göçmen toplumlar ile yerli toplumların birbirlerine temas ettikleri yerler olduğunu kaydeden Tarlan, “ Mesela mutfak. Dünyanın hangi ülkesine, hangi şehrine giderseniz gidin, karnınızı doyurabilirsiniz. İki toplum yemek üzerinden birbirine temas ediyor. Ondan sonra kültür-sanat ya da sinema, fotoğraf, heykel gibi kültür sanat alanları da iki toplumun birbirine temas ettiği yerlerdendir. Bu temas eden yerleri, genişletirsek, toplumlar birbirine daha çok yakınlaşır ve birbirlerinin kültürlerini öğrenir. O zaman birbirlerinin kültürlerine daha fazla saygı duyarlar. Bu şekilde ön yargıları da aşabiliriz. Mesela, 2012-2013 yıllarında bizim atölyelerde, Suriyeli işçiler ile Türkiyeli işçiler arasında çatışma vardı. Ucuz işçilik yapıp, benim işimi elimden alıyor diye birbirlerini istemiyorlardı. Ama yaptığımız çalışmalarda, iki işçi birlikte üretiyor. Aynı tezgâhta, birbirlerini tanıdıkça, aslında birbirlerinden nefret etmiyorlar. Birlikte ekmelerini kazanıp, geçimlerini sağlıyorlar. Bu yanlış düşünceleri aşmanın yolu, iki toplumun birbirine temas etmesinden geçer” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Festival 5
gün sürecek
Festivalin 5 gün süreceğini sözlerine ekleyen Tarlan, festivalin Pazar gününe kadar devam edeceğini ifade etti. “Fil gösterimleri Forum sinemada iki salonunda olacak. Üniversiteden, kentin farklı yerlerinden, çok büyük bir ilgi var. Farklı kesimden insanlar gelecekler. Bir arada, aynı yerde oturup film izleyecekler. Oturup aynı filmden aynı duyguyu paylaşacaklar. Bizim festivalimizin amacı biraz da budur. Bazen Suriyeli bir kadın, Türkiyeli komşunu da alıp etkinliğe getiriyor. Yani Türkiye’deki insanların, Suriyeli komşusunu da alıp, beraber film izleyebileceği bir festival hazırladık” ifadelerini kullandı.
İki toplumu bir araya
getirecek etkinlikler yapılmıyor
İki toplumu bir araya getirecek etkinliklerin yapılmamasından dert yanan Tarlan, “Türkiyeli de yoksul, Suriyeli de yoksul. Mesela bir yardım yapıldığın o yardım sadece Suriyeliye yapılırsa, o zaman Türkiyeli diyecek ki, ya ben de yoksulum. Sürekli yardım Suriyeliye gidiyor. Ama, bir mahallede yaşayan Türkiyeli ve Suriyeli yardıma muhtaç olan aileleri tespit eder ve o yardımı iki aileye de götürürseniz o zaman sıkıntı olmaz. Bu tür faaliyetleri, bu durumları göz önüne alıp yapmak lazımdır” diyerek konuşmasını tamamladı. Hüseyin Karataş