Kim ne kadar Türk acaba?

Bugün, gazetemizin değerli kalemlerinden Metin Atamer’in Antep ile ilgili güzel bir yazısı var.

Atamer, Antep’in tarihini araştırmış.

Liste Akadlar , Mitanlar, Hititler , Asurlular, Urartular, Babilonlar, Persler, Makedonyalılar dan başlayıp,  Romalılar, Bizanslılar, Ermeniler, Sasaniler, Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar diye devam ediyor.

Dolayısıyla, Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı ve AK Parti MKYK üyesi Prof.Dr. Yasin Aktay’ın "Türk dediğin bir sentezdir zaten. Türk diye bir ırk yok" sözlerini yabana atmamak lazım.

Aktay, kendisine tepki gösteren öğrencilere, “Türkiye'de o kadar insanın, 3-4, 5 - 6 nesil öncesine baktığınız zaman, şimdi kendini zannettiğinden çok farklı çıkıyor insanlar" yanıtını veriyor haklı olarak.

Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı ve AK Parti MKYK üyesi Prof.Dr. Yasin Aktay’ın Bayburt Üniversitesi’ndeki konferansta söylediklerini okurken, aklıma  Çanakkale Savaşı'na katılan ve madalya kazanan Ermeni asıllı Osmanlı kaptanı Sarkis Torosyan’ın Çanakkale’den Filistin Cephesi’ne kitabındaki bir anekdot geldi. (Şevket Süreyya Aydemir,  Kafkas Cephesi'nde askerlere "Biz Türk değil miyiz?" dediğinde askerler hep bir ağızdan "Estağfurullah!” diye yanıt verirler.)

                                                               ***

Prof. Dr. Yasin Aktay konuşmasında, “Bu ülkede sadece Türkler üzerinden giderseniz bunun masrafı ve maliyeti çok fazladır. Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirirsin. Türkiye'de yaşayan diğer insanları bu şekilde memnun edemezsiniz. Diğer insanları kendine karşı kışkırtmış olursun. Onun için vatandaşlık bağına dayalı yeni bir millet tanımı yapmak çok önemli. Millet mi diyorsun? Al sana millet! Sonuçta milletin ne olduğu, siyasilerin kararı ile içeriği doldurulan bir şeydir. Milletin içeriği, muhtevası, tanımı o siyasiler tarafından yapılmış sonuçta. Sana demişler ki, ‘Sen Türksün’. Ne demek Türklük? İşte Orta Asya'dan gelmişsin. Bir bakıyorsun, kaçımızın dedesi Orta Asya'dan gelmiş? Bir sor bakayım gerçekten. Var mı böyle bir şey? O milletin yavaş yavaş zaten etnografyası da işlenmeye başlanıyor. Gerçekten de böyle bir şey. Türk nedir mesela? İsmet Özel'in çok ilginç, çok güzel tahlilleri vardır. Türk dediğin bir sentezdir zaten. Türk diye bir ırk yok” diyor.

                                                               ***

Aktay bunları söyleyince, bazı öğrenciler, “Türk ırkı vardır” diye tepki gösterip, salonu terketmişler.

Keşke, bir araştırma yapma imkanı olsa da şu Türklük ve milliyetçilik konusunda mangalda kül bırakmayanların, yüzde kaçının gerçekten saf kan Türk olduğunu bir görebilsek ne kadar güzel olurdu kimbilir.

Bir kere Osmanlı’daki tüm sultanların Avrupalı olduğunu artık bebeler bile öğrendi.

İkincisi, o Orta Asya’dan gelenler geldiklerinde bu topraklar üzerinde yüzlerce, binlerce yıldan beri yaşayan milletler, kavimler var.

Zaten Osmanlı, işgal ettiği topraklarda hükümranlığını sürdürebilmek için, imparatorluk sınırları içerisindeki nüfusu sürekli halaç pamuğu gibi savurup durmuş.

Durum böyle olunca genetik o kadar karışmış ki çık işin içinden çıkabilirsen.

                                                               ***

1915’te Ermeni Tehciri sırasında, devlet politikası olarak 1 milyon civarında insan yollarda can veriyor ama, bir çoğu kızını, çocuğunu giderken başına bir kötülük gelmesin diye konusunun komşunun yanına bırakıyor.

Yüzlerce insan canından bir parçayı, bir daha görmemek  uğruna bırakıp gidiyor.

O kadınlar, kızlar halen burada yaşıyor. Tamamı, evlenmiş, çoluk-çocuk, hatta torun sahibi olmuş. Bir kısmı kim olduğunun farkında, bir kısmı sessiz kalmayı tercih etmiş.

Hrant Dink Vakfı tarafından geçtiğimiz günlerde düzenlenen “Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler” konulu konferansta, bu konuda çok çarpıcı örnekler ve açıklamalar yer aldı.

Yıllardan beri kimliğini gizleyen insanların anılarının toplandığı, Mehmet Ferda Balancar’ın derlediği “Sessizliğin Sesi” kitabındaki yürek burkan anlatımları da okumak lazım.

                                                               ***

Sonra her ne kadar Başbakan Erdoğan, bu topraklar üzerindeki farklılıkları laz-çerkez-abazaya indirgese de Ermeni, Yahudi, Süryani ve  Kürtler bu toprağın en büyük kültürel zenginliğini ve renklerini oluşturuyor. 

Bu yüzden, Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı ve AK Parti MKYK üyesi Prof.Dr. Yasin Aktay’ın, sözlerini iyi değerlendirmek ve anlamak lazım.