Halkların birbirine yönelik tutumları sertleşiyor

24 askerin şehit olmasının ardından, yapılan operasyonlarda 49 PKK’lı öldürülmüş. Yani birkaç gün içinde 73 tane genç insan kaybedildi.

Bu genç nüfusun ölümün hızına, ne yazık ki Başbakan Erdoğan’ın üç çocuk formülü bile kafi gelmeyecek!

Ayrıca 10 Ekim’de yapılan hava saldırısında örgütün üç üst düzey yöneticisi de öldürülmüş.

Sosyal paylaşım ağları; günlerden beri milliyetçi, ulusalcı ve okumayan kesimin tahriklerine sahne oluyor.

Ortalık Türk bayrağı, Atatürk resmi ve benzer bilimum malzemeyle dolu.

Medyanın önemli bir kesimi halen tahrik pozisyonunda.

 Ve… Bu tahrikler halkların birbirine yönelik tutumlarının giderek sertleşmesine neden oluyor.

                                                                                               ***

Ancak bu gidişle, ortada bu kadar sorumsuz siyasetçi ve kara cahil tahrikçi olduğu sürece ortam her geçen gün daha da sertleşecek.

                                                                                               ***

Ne demek halkların birbirine yönelik tutumunun sertleşmesi?

İç savaşa doğru sürükleniyoruz demek!

Şimdi bilgisayarlarının başına oturup, olmayan bilgi ve kültürleri ile kendi kendilerini tatmin etmek için, akıllara zarar mesaj ve görüntüyü, “bilgi kirliliği”nden öte gitmeyen görüşleri sosyal paylaşım ağlarında etrafa saçanlar, kendilerinin şimdi olduğu gibi bundan sonra da bu savaşın yalnızca seyircisi olacaklarını zannediyorlarsa çok yanılıyorlar.

                                                                                               ***

Bakın! The Time dergisi, son gelişmelerin PKK ile yaşanan soruna "siyasi bir çözüm bulunması olasılığına ciddi zarar verdiğini" savunurken, “İki taraf sertleşirken barış olasılığı azalıyor” yorumunu yapıyor.

Time analizinde, “Türkiye’nin, 90’lı yıllardaki taktikleri arasında cinayetler, zorunlu köy boşaltmaları, işkence vesairenin yer aldığı ‘kirli bir savaş’ta PKK’yı yok etmeye çalışarak geçirdiğine” yer verdikten sonra, bu dönemin Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla sona erdiğini, “Ancak hem Türkler, hem de Kürtler için yara izleri hiçbir zaman silinmedi. Türkiye’nin batısındaki kentlere göç eden binlerce Kürt, orantısız yoksulluk ve marjinalleşme yaşıyor” diye yorum yaptı.

                                                                                               ***



“Yaşadığı aksiliklere rağmen PKK hiçbir zaman dağılmadı. Ve Kürtlerin, daha büyük kültürel haklar ve özerklik talepleri arttı. Yenilenmiş bir isyan ve isyan karşıtı dinamiği, aralarındaki gerilimleri artan Kürt ile Türkleri daha fazla kutuplaştıracak” 
denilen analizde, hükümetin Kürtler’e yönelik açılımının adeta durduğu, son iki yılda PKK’yı destekleme suçlamasıyla 3 bin kadar Kürdün tutuklandığı, PKK’nın de son dönemde saldırılarını artırdığı belirtildi.

                                                                                             ***

Yakın zamanlarda Güneydoğu Anadolu’ya gelen gazeteciler izlenimlerini yazdılar. Sokaktaki 13-14 yaşındaki çocuklara “Büyüyünce ne olmak istiyorsun” diye sorulduğunda “Gerilla” diye yanıt veriyor.   

Bakın dün bir grup, asker ölümlerini protesto için yaptıkları eylemi, şehit erin evinde noktalamak istiyor. Bu sırada bir evden zafer işareti yapıldığı söylenerek o eve saldırıya kalkışılıyor. Ardından da aynı grup BDP il binasını taşlıyor. 

Olay belli ki bir provokasyon.

Ve amacına ulaşıyor.

Dünkü eyleme katılanlara baktım. Çoğunluğu 14-18 yaş arasındaki bilinçsiz, heyecanlı, galeyana gelmeye hazır genç insanlar çoğunluktaydı.

                                                                                             ***

Her iki tarafta da gençler birbirine karşı böyle bilendiği sürece, bu topraklarda barışa ve huzura ulaşmak kolayca mümkün olabilir mi?