Hangi sol parti?
Geçtiğimiz pazar günü Habertürk’ün pazar ekinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Sevim Kılıçdaroğlu ile yapılmış bir röportaj vardı.
Ne diyor diye merak edip okudum tabi.
"Gerçi Kemal elinden geleni yaptı. Çok çalıştı. Ama şu da bir gerçek: Türkiye'de sağ muhafazakâr-milliyetçi damar her zaman hâkim oldu. Sol taş çatlasa yüzde 35'ten fazla oy alamaz" diye çok iddialı, ancak anlamsız bir tespitte bulunuyor Sevim Hanım.
Veya söylendiği gibi siyasetten fazla bir şey anlamıyor.
Zira anlamış olsa, CHP’nin sol bir parti olmadığını, Türkiye’de solun bir partisinin bulunmadığını, kocasının elinden geleni yapıp, çok çalışarak parlamentoya soktuğu 135 milletvekilinin Türkiye’de sol parti olmamasının yüzü suyu hürmetine orada olduğunu bilir ve böyle aslı astarı olmayan bir iddiada bulunmazdı.
Türkiye’de şu anda güçlü bir sol oluşum ne yazık ki henüz yok. Sadece altyapısı oluşturulmaya çalışılıyor, eğer AKP dışarda adam bırakırsa.
Dolayısıyla, ortada olmayan bir partinin yüzde 35’ten fazla oy alamayacağını iddia etmek pek anlamlı bir tespit değil.
***
Röportajın girişinde Sevim Hanım’ın siyasetten pek hazzetmediğine, hatta eşinin siyasete girmemesi için direndiğine, bu yüzden de eşinin yanında pek görünmediğine vurgu yapılıyor.
Bir dönem CHP’liler, Olcay Hanım’ın da Deniz Baykal’ın yanında görünmemesini çok büyük bir övünç kaynağı gibi sunar, bu durumu partiyi kadınlara kapatmalarına güzel bir bahane olarak kullanırlardı.
Yaşanan o acı tecrübeye rağmen, şimdi de Sevim Kılıçdaroğlu’nun eşinin yanında gözükmemesi sanki olumlu bir tavırmış gibi sunulmaya devam ediliyor.
Oysa dünyada tüm liderler eşleriyle dolaşıyor.
Obama, Michelle ile, Sarkozy nereye gitse karnı burnundaki Carla ile gitti, gidiyor.
Buna Başbakan Erdoğan da dahil. Karısının yetişemediği yere kızını götürüyor.
Bizim CHP’liler erkek erkeğe yaşamaya alışkın olduklarından, Sevim Hanım’ın ortalarda gözükmemesinden de memnun görünüyorlar.
***
Sevim Kılıçdaroğlu’nun röportajı, ilginç çelişkileri de ortaya koyuyor.
Zazaca bildiğini, 4 yaşına kadar Türkçe konuşamadığını belirten Sevim Hanım, Tunceli'den Ankara'ya taşındıklarında yaşadığı zorluğu, "Yabancıydık. 'Kürt'sünüz' derlerdi. Biz Alevi'yiz biliyorsunuz. Bu da eklenirdi. Okulda alay ederlerdi ağabeyimle. O da isyankâr bir çocuktu. Kavga ederdi. Kendi kendime sorardım "Hangisi olmak daha kötü? Kürt mü, Alevi mi" diye. Köklerimin farkında olarak yetiştim" diye anlatıyor.
"Dersim'in çok acı bir tarihi var. Kemal Bey'in babası, 1938'den sonra sürgün edilmiş." sözleri üzerine de "Öyle. Büyüklerimiz hep anlatırdı. Halası aileden 40 kişiyle birlikte götürülmüş. Derin izler bırakıyor tabii. Öfkeleniyorsunuz" diyor ve gözleri dolarak, “Dersim bizde derin izler bıraktı” diye de ekliyor.
Dersim Katliamı’nda iktidarda hangi parti var?
CHP.
Kemal Kılıçdaroğlu hangi partinin genel başkanı?
Babasını sürgün edip, ailesinden 40 kişiyi öldüren dönemin iktidar partisi CHP’nin.
Doğrusu, ironik ve hazmedilmesi zor bir durum!
***
Neyse yanlış tespitler, gariplikler bir yana, Sevim Hanım CHP’yi iyi çözmüş.
“Siyaset kolay değil, CHP'de ise daha zor. Gerçek dostlarınız kim asla bilemiyorsunuz. Dışarıdaki muhalefetin bir o kadarıyla içeride karşılaştık. Her kafadan bir ses çıkıyor" diye dert yanıyor.
"Herkes yüzde 30 bekliyordu en az. Niye olmadı? Öyle oturduğun yerde oy gelmez. Doğu'yu, Anadolu'yu gezmek, tanımak gerekiyor. Ve doğru adaylar belirlemek. BDP'nin kadın milletvekillerine bakıyorum. Canavar gibiler. Neyi savunduklarını çok iyi biliyorlar" diyor.
Doğru söylüyor.
RSS