Samimiyetsizlik ve salya-sümük halleri!

AKP iktidarı ile Gülen cemaati arasında giderek sıkıntılı bir hal alan iktidar mücadelesi, Başbakan Erdoğan’ın, “Bu hasret bitsin” şeklindeki samimiyetsiz dön çağrısı ve Fetullah Gülen’in Pensilvanya’daki muhteşem çiftliğinde bağdaş kurup, başına beyaz takkesini geçirerek, “Rövanş peşinde koşan birileri idareyi zor duruma bırakacaksa dönmek istemem” diye salya sümüklü yanıtı ile hangi noktaya taşındı, önümüzdeki süreçte göreceğiz.

Buram buram samimiyetsizlik kokan bu muhabbet, bakalım iki taraf açısından ne sonuçlar doğuracak?

                                                               ***

Nitekim dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bazı dedikodular oldu 'Acaba gelmek istiyor da burada olumsuz yaklaşım mı var' diye. Bunu ortadan kaldırmak istedik" şeklindeki açıklaması ile bu yorumu doğruladı.

                                                               ***

Son yıllarda ekonomik olarak iyice güçlenen ve sermayenin önemli bir kesimini elinde tutan, ayrıca emniyet, yargı gibi kilit yerlerde enikonu odaklanan cemaat, artık siyasette daha etkin ve aktif olmak istiyor.

MİT Müsteşarının ifadeye çağırılması olayında yaşanan gerginlik, bunu açık şekilde gözler önüne serdi.

Bu nedenle, Başbakan Erdoğan’ın bazı kesimlerin tahrikinin önünü kesmek için yaptığı “dön” çağrısının yarattığı ılımlı hava ne kadar sürer bilinmez ama, iki taraf  arasındaki iktidar  çatışması daha sık ve etkin şekilde yaşanmaya edecektir.

                                                               ***

Sonra Fetullah Gülen neden Türkiye’ye dönsün ki?

Uzakta, mazlumu oynayarak iktidarının doruk noktasına ulaşmışken, her yıl yüzlerce insanı Pensilvanya yollarına döküp, el-etek öptürürken, Türkiye’ye dönüp, mum gibi sönüp gitmenin ne anlamı var?

Başbakan o çağrıyı yaparken, Gülen’in asla dönmeyeceğini bilmiyor mu?

O da başına beyaz takkesini geçirmiş, “Yönetim zarar görecekse dönmem” diye gözyaşı dökerken, aynı şekilde samimiyetsizlik örneğini sergilemiyor mu?

                                                               ***

Cemaat adı altında ortada dönen şeylere baktığınızda, tamamen menfaat birliğine dayalı bir düzen görüyorsunuz.

Müslüman bir ülkede, sadece müslüman olmak yetmiyor artık.

Sadece müslüman olunca sıradan, cemaat mensubu müslüman olursanız first-class müslüman oluyorsunuz.

Hele bir de cemaatin ekonomik çarkının dişlilerinden biri haline geldiniz mi değmeyin keyfine gitsin.

                                                               ***

Türkiye son yıllarda ne yazık ki, bu kesimin etkin şekilde at oynattığı, dini alabildiğince istismar ederek menfaatlendiği bir ülke haline geldi.

ABD’nin, ılımlı-teröre bulaşmamış islamı destekleme eğilimi, başı Pensilvanya’da olan iktidar içinde bir iktidar daha çıkardı karşımıza.