BU MEVSİM DE YARDIMLAŞMAYLA GEÇİYOR

Efendim, önceki gün biz Mine komşumuza 30 kilo kadar domates konservesi yaptık. Gezici bir bakkalımız var, sebze ve meyveleri ondan alıyoruz. Mine Hanım ona domates ısmarlamış, ben de alışveriş yaparken fark ettim. Kendisine kalsa, tek başına gece yarılarına kadar konserve yapacaktı. Müsade etmedik tabii, duruma el koyduk, konserve yapımını iki saatte filan bitirdik.

Onlara dedim ki, “Kitaplarımı yazarken Antepli yaşlı kadınlarla ve Antep asıllı Ermenilerle görüşmüştüm. Onlara, “Kış hazırlıkları yaparken, örneğin bulguru yerine koyarken ne yapardınız?” demiştim. Onlar da, “Kış sezonunda yazdan hazırladığımız yiyecekleri neşe içerisinde yememiz gerçekleşsin diye sanki düğündeymiş gibi zılgıt çalardık” dediler. Zılgıt Antep’te düğünlerde ve pek neşeli zamanlarda dudaklar bir tür enstrüman olarak kullanılarak çıkarılan sestir.

Ne güzel adet değil mi? Ben de önceki gün domates konservesi yaparken Mine Hanım’a zılgıt çaldırdım. Pozitif dileklerim onu pek mutlu etti.

Yukardaki paragraf benim Facebook paylaşımımdı. Altına pek güzel yorumlar yazmışlardı. Çoğu arkadaşımın bu zılgıt çalma işinden haberi yoktu. Pek sevdiler ve bundan sonra kış kilerlerine bir şey koyacakları zaman zılgıt çalacaklarını yazdılar.

Kuzenim Fatoş Zorkirişçi paylaşımıma uzun yorum yapacağı zaman telefon eder. Bu sefer de öyle yaptı, sözlü olarak yazdığım paylaşıma ilaveler yaptı.

Şimdi hazır alınıyor. Eskiden dolmalık patlıcan ve biber oyulurdu. Ev kalabalıksa, yüzlerce patlıcan, biber, hatta kabak oyulmalıydı. Kuzenim dedi ki, “Ben hatırlarım, evimize kış hazırlığı için bu tür yoğun emek gerektiren sebze gelince, komşuların hiçbiri davet beklemez, kendi oyacakları, bıçakları ile gelirlerdi. Kış hazırlığı yapılan evin etrafında iki katlı bir ev varsa ve o evde yaşayan gelip yardım edemiyorsa, avludakilere seslenir: “Ben yanınıza gelemiyorum, bana 50 tane patlıcan gönderin oyup, size getireyim” derdi.

Ben de hatırlıyorum bazı gelenekleri. Örneğin, evin annesi veya kayınvalidesi yaşlı ise, o daha çok yemek yapmakla görevlendirirdi kendini. Zira, yardım edenlere mutlaka evin bütçesine göre bir ikram yapılırdı. Soğutulmuş su bile ikramdı örneğin. Herkesin evinde dolu su şişesi veya sürahisi alacak kadar büyük buzdolabı yoktu ki…

Gaziantep’te kışlık yiyeceklerin saklandığı yere hazna dendiğini yazayım buraya. Hazna, hazineden türeme bir kelimeymiş, Ömer Asım Bey öyle yazmış kitabına. Yiyecek o kadar değerli ki, hazine odasında saklanıyor, varın hesap edin.

Bu bilgiyi yeni öğrendim. Konserve yaparken kavanozu ters çeviriyoruz ya, bu yanlışmış. Nitekim bir fotoğraf paylaştım, bakın kavanozun kapağı ters çevrilerek ne olmuş? Kapaktaki conta görevi gören plastik madde kalitesiz bir üründen yapıldığından sıcak konserveye karışabiliyormuş. Konserve yapmak üzere doldurduğunuz sıcak kavanozun kapağını doğru biçimde sıkaca kapayıp bırakın. Kavanoza koyduğunuz sıcak konservenin buharı, kapağa çarparak yoğuşacak ve kavanozun içinde ki basıncı düşürerek, kapağın hafif çökmesini sağlayacaktır.

Komşularım

Taze Antep fıstığı

Belen pazarından alınmış taze ceviz ve kurutulmuş Hassa siyah üzümü