Kutusu yumulu mu?

Geçen hafta bir gün İskenderun sahilde oturuyordum. İki kez gökkuşağı göründü. Yaşım itibariyle ben ona Alâim-i Sema diyorum! İslam Ansiklopedisi kelimeyi gayet güzel izah etmiş: Güneş ışınlarının atmosferdeki su zerrelerini geçerken kırılması sonucu meydana gelen çok renkli yay takımı.

Dışarda zaman zaman sağanak, Arsuz’da ise yağmurun yanısıra zaman zaman dolu yağıyor.

Şerefnisa Bayram, Kolej’de benim dersime girmiş olmalı. Bize, kutusu yumulu mu? tekerlemesini öğretmişti. Yumruğumuzu sıkarak kemiklerin dizinine birer renk ismi verirdik: K,t,s,y,m,l,m harflerini hatırlayarak, renklerin isimlerini düşünmek için… Böylece meydana gelen renk skalasını doğru söylerdik. Yâni: kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor renklerini sırasını şaşırmadan sayardık.

Şerefnisa Hanım, çok hoş birisiydi, hem de sınıf arkadaşım Necdet’in annesiydi. Kavaklık’tan da komşumuzdu… Sanırım, rapor alan bir öğretmenin yerine gelmişti.

Bak şimdi! Başka şey yazacaktım, aklıma Kavaklık’ta geçen çocukluğumundan kısa bir iki anı geldi…

Ne güzel yerdi o Kavaklık semti…. En fazla iki katlı bahçeli evler, medeni insanlar… Çok saygılıydılar birbirlerine. Balkonlarında bile pijama ile oturmazlardı biliyor musunuz?

Bisiklete binmek için şahane sakin sokaklar ve hatta caddeler… Orada yorulmazsanız saatlerce pedal çevirebilirdiniz.

Komşuların birbirlerine yiyecek ikramı… Ayol, kaç çeşit üzüm gelirdi hediye. Hem de sepetle… İlk başta kabarcık üzüm yetişir. -Gaziantep’teki Tekel Fabrikası rakı yapardı kabarcık üzümden, rakının üzeri kabarcık kabarcık olurdu- Sırası ile diğer üzümler piyasaya çıkardı. Tatlı sucuk, dökülgenden yapılırdı galiba. En son da Hönüsü üzüm gelirdi. O çok dayanıklıydı. Uzun süre kalırdı. Yediğimizi yer, annem artanının suyunu çıkarır bastık çalardı. Şimdi ki nişastanın tadı çok kötü… Annemin kullandığı evde yapılmış nişastaydı ve çok lezzetliydi. Az daha eve yine sepetle gelen, zerdali, kiraz, Yahudi kızı şeftali (nektarinin orijinali), çeşitli tür erikler, kiraz, vişne gibi meyveleri unutuyordum yazmaya. Daha vardı ama hatırlayamadım. Ahh Fıstık zamanı fıstık da hediye gelirdi.

Komşular acaip lezzetli yemekler de gönderirlerdi. Annemin sırf dağıtmak için yemek yaptığını da hatırladım. O yemeklerin bir kısmını yardımcı kadın, bir kısmını da ben dağıtırdım. Komşular çocuklara ne kadar iyi davranırlardı. Ben hiç, “Hadi bakiym başka kapıya, çok gürültü yaptınız” diye azarlandığımı hatırlamıyorum.

Bütün oyunlar kaldırımın kenarına oturarak oynanırdı. Sessiz sinema, kelime oyunu, saklambaç, başka da vardı, bir an hatırlayamadım. Bir de ben ip atlamasını ve yakan top oynamasını çok severdim. Sek sek oynamak için yere çizilen çizgiler -hiç araba geçmediği için- silinmezdi. Tekrar oynamak için aynı çizginin üzerinden tazelersiniz.

Hatırladıkça yazayım.