Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almak iyidir

Başta da Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’lilerin.

Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almanın, toplumların geleceği, barışı, huzuru için çok büyük faydası vardır.

Önemli olan; insanlığınızı, vicdanınızı, merhametinizi, tüm insanların eşit olduğu, kimsenin ırkının, dilinin, dininin bir aşağılama, öteleme aracı olamayacağı gerçeğini ayaklar altına almamaktır.

                                                                ***

Ülkenin uzak ve yakın tarihine kara bir leke olarak kazınmış ne kadar felaket ve kanlı saldırı varsa, çoğunun kökeninde hastalıklı “milliyetçilik” ruhu hakimdir.

Bu kez geriye doğru sayalım, Hrant Dink suikasti, Rahip Santoro cinayeti, Malatya katliamı, Güneydoğu’daki faili meçhuller, Diyarbakır cezaevi, 6-7 Eylül, Dersim katliamı, 1915 Ermeni soykırımı…

Bugün bile bu ülkede yaşayan bir kesim, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin hangi dil, din ve milletten olursa olsun kendisini “Türk” olarak kabul etmek mecburiyetinde olduğunu düşünüyor.

İnsanlar, Ermeni de olsa, Yahudi de olsa, Kürt de olsa, “Ben Türk’üm” diyecek, tüm insan hakları ayaklar altına alınarak, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diyecek öyle mi?!

Bu çağda böyle çarpık ve hastalıklı bir düşünce olabilir mi diyoruz.

Oluyor işte.

                                                               ***

CHP’li Birgül Ayman Güler,  İzmir’de yeni anayasadaki vatandaşlık tanımı tartışmaları için, “Bundan sonra biz Türk vatandaşı olamayacakmışız, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı diye birşeyden söz ediyorlar. Yani Türk ulusu kalmıyor, Türk adını anayasadan siliyorlar” diye kışkıştıcılık yapıyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’a “Tüm etnik milliyetçilikleri ayaklarımızın altına aldık lafını git de Rize’de söyle bakalım” diye kışkırtıcılık yaptı.

Yani Başbakan gidip Rize’de bunu söylerse,  orada da bir provokasyon düzenlenip, BDP’lilere olduğu gibi Başbakan’a saldırı olursa, Kılıçdaroğlu, “Ohh bak gördün mü” diyecek.

Geçenlerde bir CHP’li, CHP’yi ağır eleştirdiğimden yakındı..

“Çünkü, bu partinin sosyal demokratlık ve solculukla bir ilgisi yok, partinizin son derece “faşistçe” söylemleri var” dedim.

CHP’li dostumuz, faşistliği şiddetle reddetti, ama milliyetçi olduklarını söyledi.

                                                               ***

Tabi, kendilerini MHP türü milliyetçilikten, ayrı bir kategoride değerlendiriyorlar.

Bunlar kendilerine “Biz Atatürk milliyetçisiyiz” deyince, zannediyorlar ki, o farklı bir milliyetçilik.

Halbuki, “milliyetçilik”, “milliyetçiliktir.”

O zaman şunu bilmeniz gerekir ki milliyetçiliğin iyi huylu, çağdaş olanı veya kötü huylu, bağnaz ve öldüreni diye bir ayırım söz konusu değil.

Zamanla, “ayırımcılık”, “ırkçılık”, “kafatasçılık” şekline bürünüp felaketlere, insanlık suçlarına yol açabilir.

Nitekim, dünya ve Türkiye tarihi ne yazık ki bu ilkel, çağ ve insanlık dışı zihniyetin yarattığı felaket  örnekleriyle doludur.

                                                               ***

AKP, ilk iktidar yıllarında, sürekli Avrupa Birliği konusuna sarılırken, “AKP’nin AB aşkı, Avrupa Birliği’ni samimiyetle istediğinden değil, orduyu siyasetten tasfiye için sürece böyle sarılıyor” diye eleştirenlere hep şunu söylüyordum.

“Türkiye’yi askeri vesayetten kurtarsın, ordunun elini siyasetten çeksin. Demokrasinin sekteye uğratılmasının yolunu kessin de ne yapıyorsa, nasıl yapıyorsa yapsın.”

Bugün de “Başbakan Erdoğan, kendine başkanlık yolunu açmak için, Kürt sorununu alet ediyor” diyenler var.

Onların da bu görüşüne katılmakla birlikte, bu ülkede ilk kez “Tüm etnik milliyetçilikleri ayaklar altına aldık” demesini çok ciddi bir  değişim ve ilerleme olarak algılayıp, “AKP Kürt sorununu çözsün, ülkenin gencecik insanlarının heba olması son bulsun da, nasıl çözüyorsa çözsün” diyorum.

                                                               ***

Zira, milliyetçiliğin ayaklar altına alınmasından hiç kimseye ve hiçbir ülkeye zarar gelmez. Yeter ki insanlar “milliyetçilik” kılıfı altında insanlığı ayaklar altına almasın!