CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, Merkez Bankası’nın faiz artışı kararını “faiz lobisinin AKP’yi dize getirmesi” olarak değerlendirdi.
Ayaydın yaptığı yazılı açıklamada, Merkez Bankası’nın faiz artırımında geç kaldığını savunurken, “Merkez Bankası kompleks yapmayıp zamanında gerekli faiz artışı yapsaydı tahribatı bu denli olmazdı” dedi.
Ayaydın, “Gecikmiş ve dolayısıyla da ekonomiye maliyeti yükselmiş bu sert faiz artışı, sözde doların belini kıracak, onu 1,92’ye getirecek olan ama 2,40’lara gelen doları tutamayan Merkez Bankası Başkan Erdem Başçı’nın yanıldığının, ülkeye zaman ve refah kaybettirdiğinin ilanıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Ayaydın, dünya ekonomisindeki bol likidite döneminin yerini küresel düzeyde mali sıkılaşmaya bırakmış ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin aleyhine dönmüşken, kademeli faiz artışı yerine “hükümetten izin alamadığı için” faiz taassubu içinde hareket ederek, piyasa faizlerinin yüzde 9-10’larda seyrettiği bir ortamda politika faizini yüzde 4,50’de sabitleyen bir Merkez Bankası’nın ekonominin gerçekleriyle maalesef bugün yüzleştiğini ifade etti.
Merkez Bankası’nın bu gerçekleri anlaması için aylar geçmesi, ülkenin döviz borçlarının TL cinsinden yüzde 30 artması ve yaklaşık 10 milyar dolarlık bir rezerv erimesinin gerektiğini belirten Ayaydın, bu durumun Merkez Bankası’nın yetkinliğini ve güvenilirliğini gözler önüne serdiğini ileri sürdü.
Zamanında daha yumuşak bir faiz artışı ile yönetilebilecek Türkiye ekonomisinin, bu radikal karar ile dövizdeki yükselişi kontrol altına alacağını ancak bunun karşılığında büyümeden, üretimden, yatırımdan vazgeçeceğini kaydeden Ayaydın, şöyle devam etti: “Son dönemde döviz kurunda ve faizdeki bu sert artışların faturası elbette vatandaşlara çıkacak, yaşam eskisinden daha pahalı ve zor hale gelecektir. Yaşanan faiz artışları daha pahalı kredi kullanılması, yatırımların ve dolayısıyla üretimin azalması, büyümenin düşmesi, işsizliğin artması ve de devletin daha yüksek faizlerle borçlanması suretiyle vatandaşların ödedikleri vergilerin daha fazla faize gitmesi, muhtemel vergi artışları demektir. Elbette ki, tüm bunların baş sorumlusu da Merkez Bankası’nın bağımsızlığını rafa kaldırarak onu emrindeki sıradan bir kuruma dönüştüren AKP Hükümeti’dir. Bu karar ekonomiye AKP gözlüğüyle bakıldığında faiz lobisinin AKP’yi dize getirmesidir. Artık Türkiye AKP’nin yarattığı ve düşman ilan ettiği faiz lobisine yine bizzat AKP eliyle daha fazla faiz ödeyecektir. Yani AKP sözde düşmanını daha iyi besleyecektir.”SHA
Ayaydın, “Gecikmiş ve dolayısıyla da ekonomiye maliyeti yükselmiş bu sert faiz artışı, sözde doların belini kıracak, onu 1,92’ye getirecek olan ama 2,40’lara gelen doları tutamayan Merkez Bankası Başkan Erdem Başçı’nın yanıldığının, ülkeye zaman ve refah kaybettirdiğinin ilanıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Ayaydın, dünya ekonomisindeki bol likidite döneminin yerini küresel düzeyde mali sıkılaşmaya bırakmış ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin aleyhine dönmüşken, kademeli faiz artışı yerine “hükümetten izin alamadığı için” faiz taassubu içinde hareket ederek, piyasa faizlerinin yüzde 9-10’larda seyrettiği bir ortamda politika faizini yüzde 4,50’de sabitleyen bir Merkez Bankası’nın ekonominin gerçekleriyle maalesef bugün yüzleştiğini ifade etti.
Merkez Bankası’nın bu gerçekleri anlaması için aylar geçmesi, ülkenin döviz borçlarının TL cinsinden yüzde 30 artması ve yaklaşık 10 milyar dolarlık bir rezerv erimesinin gerektiğini belirten Ayaydın, bu durumun Merkez Bankası’nın yetkinliğini ve güvenilirliğini gözler önüne serdiğini ileri sürdü.
Zamanında daha yumuşak bir faiz artışı ile yönetilebilecek Türkiye ekonomisinin, bu radikal karar ile dövizdeki yükselişi kontrol altına alacağını ancak bunun karşılığında büyümeden, üretimden, yatırımdan vazgeçeceğini kaydeden Ayaydın, şöyle devam etti: “Son dönemde döviz kurunda ve faizdeki bu sert artışların faturası elbette vatandaşlara çıkacak, yaşam eskisinden daha pahalı ve zor hale gelecektir. Yaşanan faiz artışları daha pahalı kredi kullanılması, yatırımların ve dolayısıyla üretimin azalması, büyümenin düşmesi, işsizliğin artması ve de devletin daha yüksek faizlerle borçlanması suretiyle vatandaşların ödedikleri vergilerin daha fazla faize gitmesi, muhtemel vergi artışları demektir. Elbette ki, tüm bunların baş sorumlusu da Merkez Bankası’nın bağımsızlığını rafa kaldırarak onu emrindeki sıradan bir kuruma dönüştüren AKP Hükümeti’dir. Bu karar ekonomiye AKP gözlüğüyle bakıldığında faiz lobisinin AKP’yi dize getirmesidir. Artık Türkiye AKP’nin yarattığı ve düşman ilan ettiği faiz lobisine yine bizzat AKP eliyle daha fazla faiz ödeyecektir. Yani AKP sözde düşmanını daha iyi besleyecektir.”SHA
RSS