HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Gücümüz yettiğince, nefesimiz yettiğince Genel Kurul'da İç Güvenlik Paketi'nin çıkmaması için bütün gücümüzü kullanacağız. Bütün muhalefet milletvekilleriyle de ortak hareket edeceğiz" dedi.
HDP grup toplantısında, Mersin'in Tarsus ilçesinde hunharca katledilen 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için saygı duruşunda bulunuldu. Kadına yönelik şiddeti protesto etmek amacıyla yakasına siyah kurdele takan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Belki de Türkiye'nin son zamanlarda gördüğü en vahşi cinayeti konuşması, anlatması zor bir konu. Özgecan cinayetinde dillerin lal olduğu, vicdanların karardığı, hepimizin insanlığından, erkek cinsiyetine sahip olmaktan utandığı bir durumu yaşıyoruz. Bu meselede 20 yaşında genç bir kadının bu şekilde vahşice katledilmesi, bir kez daha kaybettiğimiz insanlığımızla yüzleşme fırsatı doğurdu. Belki de Özgecan'ın biz erkeklere en büyük mirası eğer doğru faydalanabilirsek, bu erkeklik anlayışıyla yüzleşmek olacak" ifadelerini kullandı.
Yaşanan olayın tek başına bir inanca, dine, mezhebe, ideolojiye ya da partiye suç yükleyerek içinden çıkılabilecek bir durum olmadığını belirten Demirtaş, şöyle devam etti:
"Bunu bir partinin, hükümetin eksik yaklaşımıyla açıklayamazsınız. AKP hükümetinin bu konudaki karnesi önceki hükümetlerden farklı değil, daha geri durumdadır. Binlerce yıllık bu zihniyet, kadını yok sayan, katleden bu anlayış 12 yıllık AKP iktidarı döneminde var olmadı, ondan önce de vardı ya da tek bir dine ya da mezhebe yükleyemezsiniz. Bu zihniyet dünyanın kendini bu şekilde erkek olarak tanımlayan yaratıklarının yaşadığı her yerde yaşanan bir sorundur. Erkeğin veya erkeklik anlayışının nasıl şekillendiğiyle ve günümüze kadar her şeyin sahibi, her şeyin kendi etrafından döndüğünü düşünen, geri kalan bütün canlıları, kadınlar dahil doğayı, hayvanları bile kendisi için yaratılmış varlıklar olarak gören bu erkek anlayışı yeni ortaya çıkmış bir durum değil. Bu vesileyle 20 yaşındaki bir gencin bu şekilde katledilmesiyle yüzleşeceksek cesur olmalıyız. Erkek olmanın belki de en büyük cesareti tam da bu noktada ortaya çıkar. En cesur erkek, bu erkeklik anlayışıyla yüzleşebilen erkeklik anlayışıdır. Geri kalan erkekler kusura bakmasınlar ya da baksınlar, dünyanın en korkak yaratıklarıdır. Bunun adı erkeklik falan değildir. Bu bir kadın sorunu değil erkek sorunudur. Kadının katleden, döven, söven, tecavüz, taciz eden, sömüren, köleleştiren kadının kendisi değil erkektir. Eğer bu sorunla yüzleşmeyeceksek barış gibi konuları hiç ağza almayalım."
Geleceği değiştirmenin tek yolunun bugün cesur adımlar atabilmekten geçtiğini anlatan Demirtaş, "Çocuklarımız, torunlarımız bu lanetli düşünceden kurtulsun istiyorsak, binlerce yıldır başımıza bela edilmiş bu egemenlik yeniden otorite üretme sisteminden kurtulsun istiyorsak, bunun adımlarını bugünden atmak zorundayız. HDP bu cesareti göstermiştir. HDP'li kadınlar bunun bedelini ödeyerek, bu özgürlük yürüyüşünde çok büyük mesafe kat etmişlerdir. Eğer Özgecan'ın mirasına ve onun şahsında katledilen kadınların mirasına sahip çıkılacaksa böyle hesaplaşılabilir. Yoksa minibüse bir çağrı butonu koymakla, kimse 'bu beladan kurtulduk' demesin, hiçbir erkek asla 'vicdanın tatmin oldu, bu meselenin üstünü örttük' demesin. Her gün, her yerde karşımıza çıkacak. Bununla biz yüzleşmediğimiz müddetçe kadınlar her yerde bu aynayı yüzümüze tutacaklar. İyi ki de tutuyorlar. Kadınlar bu konuda iyi yapıyorlar. Mücadelelerini sürdürsünler çünkü bu konuda başarısız olurlarsa hep birlikte batacağız. Onlar bizim özgürlük yolumuzu açıyorlar, onları kutluyoruz. Kadınların özgürlük mücadelesinde hep birlikte yanında olduğumuzu belirtiyoruz" açıklamasında bulundu.
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek İç Güvenlik Paketi'ni eleştiren Demirtaş, "Bir gösteride yüzünüzü kapattınız ya da üniformaya benzer bir şey giydiniz, bundan dolayı sizi hemen alıp tutuklayabilirler ve ağır ceza verebilirler. Bu yasaya göre artık bu suç olacak. Ya da tanınmayacak şekilde yüzünüz kapalıdır, devletin zulüm yasalarından kaçmak için bir yürüyüşte yüzünüzü atkıyla kapattınız diyelim, elinizde ne taş var ne molotof. Polis sizi öldürebilir. O Gaziantep'te 'sık ulan sık' diye polis var ya, 'vur ulan vur' diyecek artık. Çünkü yetkisi olacak bu yasayla. Bu yasa bunları getiriyor. Ve Başbakan utanmadan sıkılmadan günlerdir yalan konuşuyor. Efendim 'bonzai, molotof serbest olsun' diye muhalefet bu yasaya karşıymış. Milletvekili arkadaşlarımız da burada, birazdan Genel Kurul çalışmaları başlayacak. Gücümüz yettiğince, nefesimiz yettiğince Genel Kurul'da yasanın çıkmaması için bütün gücümüzü kullanacağız. Bütün muhalefete milletvekilleriyle de ortak hareket edeceğiz. Hazırlarsa hep birlikte aylarca bu yasayı orada Meclis'i kilitleyerek çıkartmayacağız, izin vermeyeceğiz. Biz bunu yapmaya hazırız eğer diğer muhalefet milletvekilleri de bu noktadaysa İç Tüzük'ten kaynaklanan bütün haklarımızı sonuna kadar kullanacağız, muhalefet edeceğiz ve asla bu yasanın çıkmasına asla izin vermeyeceğiz. Madem Başbakan bu kadar ısrarlı bu konuda illa 'bu yasa çıkacak' diyor biz de 'çıkmayacak' diyoruz. Bu yasaya izin vermeyeceğiz. Dışarıda da bütün sivil toplum örgütleri, partimizin bütün teşkilatları, bütün partililerimiz bu yasadan zarar görecek Türkiye'nin yüzde 90'lık bir nüfusudur. Herkes sokakta sesini yükseltmelidir, bu yasaya karşı. Çünkü bu yasaya çıktıktan sonra geri dönüş yok. Büyük bir kaos toplumda inanılmaz bir gerilim başlayacak, her yerde infazlar başlayacak" ifadelerini kullandı.İHA
HDP grup toplantısında, Mersin'in Tarsus ilçesinde hunharca katledilen 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için saygı duruşunda bulunuldu. Kadına yönelik şiddeti protesto etmek amacıyla yakasına siyah kurdele takan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Belki de Türkiye'nin son zamanlarda gördüğü en vahşi cinayeti konuşması, anlatması zor bir konu. Özgecan cinayetinde dillerin lal olduğu, vicdanların karardığı, hepimizin insanlığından, erkek cinsiyetine sahip olmaktan utandığı bir durumu yaşıyoruz. Bu meselede 20 yaşında genç bir kadının bu şekilde vahşice katledilmesi, bir kez daha kaybettiğimiz insanlığımızla yüzleşme fırsatı doğurdu. Belki de Özgecan'ın biz erkeklere en büyük mirası eğer doğru faydalanabilirsek, bu erkeklik anlayışıyla yüzleşmek olacak" ifadelerini kullandı.
Yaşanan olayın tek başına bir inanca, dine, mezhebe, ideolojiye ya da partiye suç yükleyerek içinden çıkılabilecek bir durum olmadığını belirten Demirtaş, şöyle devam etti:
"Bunu bir partinin, hükümetin eksik yaklaşımıyla açıklayamazsınız. AKP hükümetinin bu konudaki karnesi önceki hükümetlerden farklı değil, daha geri durumdadır. Binlerce yıllık bu zihniyet, kadını yok sayan, katleden bu anlayış 12 yıllık AKP iktidarı döneminde var olmadı, ondan önce de vardı ya da tek bir dine ya da mezhebe yükleyemezsiniz. Bu zihniyet dünyanın kendini bu şekilde erkek olarak tanımlayan yaratıklarının yaşadığı her yerde yaşanan bir sorundur. Erkeğin veya erkeklik anlayışının nasıl şekillendiğiyle ve günümüze kadar her şeyin sahibi, her şeyin kendi etrafından döndüğünü düşünen, geri kalan bütün canlıları, kadınlar dahil doğayı, hayvanları bile kendisi için yaratılmış varlıklar olarak gören bu erkek anlayışı yeni ortaya çıkmış bir durum değil. Bu vesileyle 20 yaşındaki bir gencin bu şekilde katledilmesiyle yüzleşeceksek cesur olmalıyız. Erkek olmanın belki de en büyük cesareti tam da bu noktada ortaya çıkar. En cesur erkek, bu erkeklik anlayışıyla yüzleşebilen erkeklik anlayışıdır. Geri kalan erkekler kusura bakmasınlar ya da baksınlar, dünyanın en korkak yaratıklarıdır. Bunun adı erkeklik falan değildir. Bu bir kadın sorunu değil erkek sorunudur. Kadının katleden, döven, söven, tecavüz, taciz eden, sömüren, köleleştiren kadının kendisi değil erkektir. Eğer bu sorunla yüzleşmeyeceksek barış gibi konuları hiç ağza almayalım."
Geleceği değiştirmenin tek yolunun bugün cesur adımlar atabilmekten geçtiğini anlatan Demirtaş, "Çocuklarımız, torunlarımız bu lanetli düşünceden kurtulsun istiyorsak, binlerce yıldır başımıza bela edilmiş bu egemenlik yeniden otorite üretme sisteminden kurtulsun istiyorsak, bunun adımlarını bugünden atmak zorundayız. HDP bu cesareti göstermiştir. HDP'li kadınlar bunun bedelini ödeyerek, bu özgürlük yürüyüşünde çok büyük mesafe kat etmişlerdir. Eğer Özgecan'ın mirasına ve onun şahsında katledilen kadınların mirasına sahip çıkılacaksa böyle hesaplaşılabilir. Yoksa minibüse bir çağrı butonu koymakla, kimse 'bu beladan kurtulduk' demesin, hiçbir erkek asla 'vicdanın tatmin oldu, bu meselenin üstünü örttük' demesin. Her gün, her yerde karşımıza çıkacak. Bununla biz yüzleşmediğimiz müddetçe kadınlar her yerde bu aynayı yüzümüze tutacaklar. İyi ki de tutuyorlar. Kadınlar bu konuda iyi yapıyorlar. Mücadelelerini sürdürsünler çünkü bu konuda başarısız olurlarsa hep birlikte batacağız. Onlar bizim özgürlük yolumuzu açıyorlar, onları kutluyoruz. Kadınların özgürlük mücadelesinde hep birlikte yanında olduğumuzu belirtiyoruz" açıklamasında bulundu.
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek İç Güvenlik Paketi'ni eleştiren Demirtaş, "Bir gösteride yüzünüzü kapattınız ya da üniformaya benzer bir şey giydiniz, bundan dolayı sizi hemen alıp tutuklayabilirler ve ağır ceza verebilirler. Bu yasaya göre artık bu suç olacak. Ya da tanınmayacak şekilde yüzünüz kapalıdır, devletin zulüm yasalarından kaçmak için bir yürüyüşte yüzünüzü atkıyla kapattınız diyelim, elinizde ne taş var ne molotof. Polis sizi öldürebilir. O Gaziantep'te 'sık ulan sık' diye polis var ya, 'vur ulan vur' diyecek artık. Çünkü yetkisi olacak bu yasayla. Bu yasa bunları getiriyor. Ve Başbakan utanmadan sıkılmadan günlerdir yalan konuşuyor. Efendim 'bonzai, molotof serbest olsun' diye muhalefet bu yasaya karşıymış. Milletvekili arkadaşlarımız da burada, birazdan Genel Kurul çalışmaları başlayacak. Gücümüz yettiğince, nefesimiz yettiğince Genel Kurul'da yasanın çıkmaması için bütün gücümüzü kullanacağız. Bütün muhalefete milletvekilleriyle de ortak hareket edeceğiz. Hazırlarsa hep birlikte aylarca bu yasayı orada Meclis'i kilitleyerek çıkartmayacağız, izin vermeyeceğiz. Biz bunu yapmaya hazırız eğer diğer muhalefet milletvekilleri de bu noktadaysa İç Tüzük'ten kaynaklanan bütün haklarımızı sonuna kadar kullanacağız, muhalefet edeceğiz ve asla bu yasanın çıkmasına asla izin vermeyeceğiz. Madem Başbakan bu kadar ısrarlı bu konuda illa 'bu yasa çıkacak' diyor biz de 'çıkmayacak' diyoruz. Bu yasaya izin vermeyeceğiz. Dışarıda da bütün sivil toplum örgütleri, partimizin bütün teşkilatları, bütün partililerimiz bu yasadan zarar görecek Türkiye'nin yüzde 90'lık bir nüfusudur. Herkes sokakta sesini yükseltmelidir, bu yasaya karşı. Çünkü bu yasaya çıktıktan sonra geri dönüş yok. Büyük bir kaos toplumda inanılmaz bir gerilim başlayacak, her yerde infazlar başlayacak" ifadelerini kullandı.İHA
RSS