BDP Kadın Meclisi, Denetimli serbestlik yasasından ilk yararlanacakların kadına yönelik şiddet suçlarından tutuklu olanlar olduğunu savunurken, “İktidar, kadına yönelik şiddeti suç olmaktan çıkartıp, failleri serbest bırakmak için yeni yasalar ve düzenlemelerle şiddet uygulayan erkekleri ödüllendirip adeta kadınları cezalandırmaktadır” açıklamasında bulundu. BDP Kadın Meclisi tarafından yapılan yazılı açıklamada, bugün Türkiye’de kadın cinayetlerine bir yenisinin eklenmediği bir tek günün bile olmadığına dikkat çekilirken, “Bu ülkede ortalama günde beş kadın öldürülüyor” denildi.
“Kadın katliamlarının yanında, kadına yönelik fiziksel ve cinsel şiddetin de her gün katlanarak dünya ortalamasının çok üzerinde bir boyuta ulaştığına” dikkat çekilen açıklamada, “Başlı başına bir cinse yönelik nefret suçu olan kadına yönelik şiddet, Türkiye’de neredeyse bir suç olarak görülmez” ifadeleri yer aldı.
Kadına yönelik şiddet davalarının, hukuksal boyutta, insan hakları ihlali olarak değil, aile içi anlaşmazlık olarak ele alınıp aile mahkemelerinde yargılanmasının zaten kadın lehine bir kararın verilmesini baştan engellediğine işaret edilen açıklamada, şöyle devam edildi: “Katliam boyutlarına ulaşmış kadın cinayetleri aile içi şiddet olarak geçiştirilip, kadınları katledenler, bedensel ve ruhsal yapılarına zarar verenler basit suçlar kapsamında ele alınıp, ya hiç yargılanmadan ya da çok düşük cezalarla kurtulabilmektedir. Bu da bu ülkedeki kadın katliamlarını açıklayıcı niteliktedir. Çünkü eril zihniyet ve eril kurumlar birleşerek kadına yönelik eril şiddeti meşrulaştırmaktadır. Kadına yönelik eril şiddetin bu kadar meşrulaştırıldığı ve bu kadar korkunç boyutlara ulaştığı başka bir ülke neredeyse yoktur.”
Bu meşrulaştırmanın en belirgin örneğinin; yakında uygulamaya konulacak olan 6411 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 4. maddesinde düzenlenen “infazı erteleme” ile ilgili hükmü olduğu belirtilen açıklamada, “AKP Hükümeti'nin, 12 Eylül’ü aratmayacak şekilde, hiçbir hukuki dayanağı olmadan cezaevlerini siyasi tutsaklarla doldurması ve cezaevlerinin kapasitelerinin çok üstünde tutuklunun olması sistemi krize sokmuştur. Fakat hükümet rehin aldığı siyasi tutsakları bırakmak yerine, adi suçlar olarak nitelendirilen suçlardan tutuklu olanları ‘Denetimli Serbestlik’ adı altında serbest bırakarak bu krizi çözme yoluna gitmiştir” denildi.
Denetimli serbestlik yasasından ilk yararlanacak olanların, kadına yönelik şiddet suçlarından tutuklu olanların olduğu savunulan açıklamada, “Çünkü bu yasadan cezası az kalanlar yararlanabilecektir. Kadına yönelik şiddetin cezası az olduğu için, öncelikle ve çoğunluk olarak bunlar yararlanacaktır” denildi. Denetimli serbestlik yasasının, hukukun kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmasının son halkası olduğu kaydedilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bu yasayla eril şiddetin meşrulaştırılmasının yanında bu şiddeti ödüllendirilmektedir. Bu yasanın yürürlüğe girmesiyle kadına yönelik şiddetin yanında kadın cinayetlerinin de artacağını görmek hiç de zor değildir. AKP Hükümeti'nin iktidarında kadına yönelik şiddetin yüzde bin 400 artması ve katillerin, tecavüzcülerin serbest bırakılması iktidarın bu konudaki tutumunu göstermektedir. Cezaevinde on binlerce Kürt siyasetçinin, gazetecinin, öğrencinin ve avukatın keyfi bir şekilde tutulmasını dert etmeyen iktidar, kadına yönelik şiddeti suç olmaktan çıkartıp, failleri serbest bırakmak için yeni yasalar ve düzenlemelerle şiddet uygulayan erkekleri ödüllendirip adeta kadınları cezalandırmaktadır. Günde beş kadının öldürülmesi ve bir o kadarının fiziki ve cinsel şiddete maruz kalması herhalde topluma ve iktidara bir şey ifade etmiyor ve ya az geliyor olacak ki yeni cinayetlerin ve şiddettin önü açacak yasaları düzenlemekten kaçınmıyor. Biz denetimli serbestlik yasasına karşı değiliz. Fakat bu yasayla kadına şiddet uygulayanların serbest bırakılmasına karşıyız. Çünkü bu yasayla kadına
Açıklamada, BDP Kadın Meclisi olarak yapılan düzenlemeye ilişkin kadınların haklı kaygılarının paylaşıldığı ifade edilirken, “Yasalarla eril şiddeti meşrulaştırmak ve ödüllendirmek yerine, kadını şiddetten etkin bir şekilde koruyan düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bunun yanında kadına yönelik şiddet yasalarca tanınmalı, eril şiddeti hukuksal temelde yasaklayan tedbirler geliştirilmelidir” denildi.SHA
“Kadın katliamlarının yanında, kadına yönelik fiziksel ve cinsel şiddetin de her gün katlanarak dünya ortalamasının çok üzerinde bir boyuta ulaştığına” dikkat çekilen açıklamada, “Başlı başına bir cinse yönelik nefret suçu olan kadına yönelik şiddet, Türkiye’de neredeyse bir suç olarak görülmez” ifadeleri yer aldı.
Kadına yönelik şiddet davalarının, hukuksal boyutta, insan hakları ihlali olarak değil, aile içi anlaşmazlık olarak ele alınıp aile mahkemelerinde yargılanmasının zaten kadın lehine bir kararın verilmesini baştan engellediğine işaret edilen açıklamada, şöyle devam edildi: “Katliam boyutlarına ulaşmış kadın cinayetleri aile içi şiddet olarak geçiştirilip, kadınları katledenler, bedensel ve ruhsal yapılarına zarar verenler basit suçlar kapsamında ele alınıp, ya hiç yargılanmadan ya da çok düşük cezalarla kurtulabilmektedir. Bu da bu ülkedeki kadın katliamlarını açıklayıcı niteliktedir. Çünkü eril zihniyet ve eril kurumlar birleşerek kadına yönelik eril şiddeti meşrulaştırmaktadır. Kadına yönelik eril şiddetin bu kadar meşrulaştırıldığı ve bu kadar korkunç boyutlara ulaştığı başka bir ülke neredeyse yoktur.”
Bu meşrulaştırmanın en belirgin örneğinin; yakında uygulamaya konulacak olan 6411 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 4. maddesinde düzenlenen “infazı erteleme” ile ilgili hükmü olduğu belirtilen açıklamada, “AKP Hükümeti'nin, 12 Eylül’ü aratmayacak şekilde, hiçbir hukuki dayanağı olmadan cezaevlerini siyasi tutsaklarla doldurması ve cezaevlerinin kapasitelerinin çok üstünde tutuklunun olması sistemi krize sokmuştur. Fakat hükümet rehin aldığı siyasi tutsakları bırakmak yerine, adi suçlar olarak nitelendirilen suçlardan tutuklu olanları ‘Denetimli Serbestlik’ adı altında serbest bırakarak bu krizi çözme yoluna gitmiştir” denildi.
Denetimli serbestlik yasasından ilk yararlanacak olanların, kadına yönelik şiddet suçlarından tutuklu olanların olduğu savunulan açıklamada, “Çünkü bu yasadan cezası az kalanlar yararlanabilecektir. Kadına yönelik şiddetin cezası az olduğu için, öncelikle ve çoğunluk olarak bunlar yararlanacaktır” denildi. Denetimli serbestlik yasasının, hukukun kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmasının son halkası olduğu kaydedilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bu yasayla eril şiddetin meşrulaştırılmasının yanında bu şiddeti ödüllendirilmektedir. Bu yasanın yürürlüğe girmesiyle kadına yönelik şiddetin yanında kadın cinayetlerinin de artacağını görmek hiç de zor değildir. AKP Hükümeti'nin iktidarında kadına yönelik şiddetin yüzde bin 400 artması ve katillerin, tecavüzcülerin serbest bırakılması iktidarın bu konudaki tutumunu göstermektedir. Cezaevinde on binlerce Kürt siyasetçinin, gazetecinin, öğrencinin ve avukatın keyfi bir şekilde tutulmasını dert etmeyen iktidar, kadına yönelik şiddeti suç olmaktan çıkartıp, failleri serbest bırakmak için yeni yasalar ve düzenlemelerle şiddet uygulayan erkekleri ödüllendirip adeta kadınları cezalandırmaktadır. Günde beş kadının öldürülmesi ve bir o kadarının fiziki ve cinsel şiddete maruz kalması herhalde topluma ve iktidara bir şey ifade etmiyor ve ya az geliyor olacak ki yeni cinayetlerin ve şiddettin önü açacak yasaları düzenlemekten kaçınmıyor. Biz denetimli serbestlik yasasına karşı değiliz. Fakat bu yasayla kadına şiddet uygulayanların serbest bırakılmasına karşıyız. Çünkü bu yasayla kadına
Açıklamada, BDP Kadın Meclisi olarak yapılan düzenlemeye ilişkin kadınların haklı kaygılarının paylaşıldığı ifade edilirken, “Yasalarla eril şiddeti meşrulaştırmak ve ödüllendirmek yerine, kadını şiddetten etkin bir şekilde koruyan düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bunun yanında kadına yönelik şiddet yasalarca tanınmalı, eril şiddeti hukuksal temelde yasaklayan tedbirler geliştirilmelidir” denildi.SHA
RSS