BDP Kadın Meclisleri, eşitlik, özgürlük ve barış hareketlerinin temel dinamiğini kadın özgürlük mücadelesi ve kadın örgütlülüğünün oluşturduğunu belirterek, “Kadın özgürlükçü bakış açısı, mücadele alanlarının ve devrimlerin niteliğini temsil eder. Dolayısıyla kadını özgürleştiremeyen devrim, devrim değildir” ifadelerini kullandı.
BDP Kadın Meclisleri’nden yapılan açıklamada, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün, dünyanın her yerinde, kadınların yüzyıllarca kendilerine dayatılan eşitsiz ve ezici yaşam koşullarına, ayrımcılığa, sömürüye baskı, şiddet ve tahakküme başkaldırdığı, kadın rengine boyanan alanlarda özgürlük taleplerini dile getirdiği gün olduğu kaydedildi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün, kadın örgütlülük düzeyinin ve kadın sorunlarında ortaklaşmak kadar sorunların çözümünde de ortaklaşmanın açığa çıktığı, eşitlik ve özgürlük taleplerinin en güçlü şekilde dille getirildiği, toplumsal cinsiyetçilikle güçlü hesaplaşma, özgür kadın kimliğini yaşama ve yaşatma temelinde kadın mücadelesinin yükseltilmesi anlamına geldiği vurgulanan açıklamada, şöyle denildi:“Eşitlik, özgürlük ve barış hareketlerinin temel dinamiğini kadın özgürlük mücadelesi ve kadın örgütlülüğü oluşturmaktadır. Kadın özgürlüğünü hedeflemeyen hiçbir toplumsal hareket ne özgürlükçü olabilir ne de başarılı olma şansı vardır. Kadın özgürlükçü bakış açısı, mücadele alanlarının ve devrimlerin niteliğini temsil eder. Dolayısıyla kadını özgürleştiremeyen devrim, devrim değildir. 21. yüzyıl kadın özgürlük mücadelesinin güçlü bir şekilde örgütlendiği, kadınların kendilerine dayatılan kölelik koşullarını en güçlü şekilde reddettikleri yüzyıl olmuştur. Fakat aynı zamanda, kadınlara, kadın haklarına ve kadın değerlerine en fazla saldırının olduğu, kapitalist sistemin en pervasız aşaması olan neoliberal politikalarla kadın bedeninin ve kadın emeğinin temel sömürü kaynağı haline geldiği yüzyıl olmuştur. Yoksulluğun her geçen gün arttığı, yoksulluğun kadınlaştığı ve açlık sınırının altında yaşayanların yüzde 70’ini kadınların oluşturduğu, sadece yaşadığımız ülkede günde 5 kadının öldürüldüğü, kadınlara yönelik her türlü cinsel ve fiziksel şiddetin toplumsal bir kültür halini alıp, cezasız kaldığı, kadınlara yönelik şiddetin bizzat devlet tarafından meşrulaştırıldığı ve yaygınlaştırıldığı, namus adı altında kadınların katledildiği, intihara zorlandığı, küçücük kız çocuklarının gelin adı altında istismar edildiği bir dünyayı biz kadınların kabul etmeyeceği gibi, hiç kimsenin kabul etmemesi gerekir. Öz yönetimle ve özgür kimlikle, özgür kadınla demokratik ulusu inşa yolunda mücadeleyi yükselterek özgür yaşamı kazanma kararlılığıyla kadın direnişinin ifadesi olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.”SHA
BDP Kadın Meclisleri’nden yapılan açıklamada, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün, dünyanın her yerinde, kadınların yüzyıllarca kendilerine dayatılan eşitsiz ve ezici yaşam koşullarına, ayrımcılığa, sömürüye baskı, şiddet ve tahakküme başkaldırdığı, kadın rengine boyanan alanlarda özgürlük taleplerini dile getirdiği gün olduğu kaydedildi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün, kadın örgütlülük düzeyinin ve kadın sorunlarında ortaklaşmak kadar sorunların çözümünde de ortaklaşmanın açığa çıktığı, eşitlik ve özgürlük taleplerinin en güçlü şekilde dille getirildiği, toplumsal cinsiyetçilikle güçlü hesaplaşma, özgür kadın kimliğini yaşama ve yaşatma temelinde kadın mücadelesinin yükseltilmesi anlamına geldiği vurgulanan açıklamada, şöyle denildi:“Eşitlik, özgürlük ve barış hareketlerinin temel dinamiğini kadın özgürlük mücadelesi ve kadın örgütlülüğü oluşturmaktadır. Kadın özgürlüğünü hedeflemeyen hiçbir toplumsal hareket ne özgürlükçü olabilir ne de başarılı olma şansı vardır. Kadın özgürlükçü bakış açısı, mücadele alanlarının ve devrimlerin niteliğini temsil eder. Dolayısıyla kadını özgürleştiremeyen devrim, devrim değildir. 21. yüzyıl kadın özgürlük mücadelesinin güçlü bir şekilde örgütlendiği, kadınların kendilerine dayatılan kölelik koşullarını en güçlü şekilde reddettikleri yüzyıl olmuştur. Fakat aynı zamanda, kadınlara, kadın haklarına ve kadın değerlerine en fazla saldırının olduğu, kapitalist sistemin en pervasız aşaması olan neoliberal politikalarla kadın bedeninin ve kadın emeğinin temel sömürü kaynağı haline geldiği yüzyıl olmuştur. Yoksulluğun her geçen gün arttığı, yoksulluğun kadınlaştığı ve açlık sınırının altında yaşayanların yüzde 70’ini kadınların oluşturduğu, sadece yaşadığımız ülkede günde 5 kadının öldürüldüğü, kadınlara yönelik her türlü cinsel ve fiziksel şiddetin toplumsal bir kültür halini alıp, cezasız kaldığı, kadınlara yönelik şiddetin bizzat devlet tarafından meşrulaştırıldığı ve yaygınlaştırıldığı, namus adı altında kadınların katledildiği, intihara zorlandığı, küçücük kız çocuklarının gelin adı altında istismar edildiği bir dünyayı biz kadınların kabul etmeyeceği gibi, hiç kimsenin kabul etmemesi gerekir. Öz yönetimle ve özgür kimlikle, özgür kadınla demokratik ulusu inşa yolunda mücadeleyi yükselterek özgür yaşamı kazanma kararlılığıyla kadın direnişinin ifadesi olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.”SHA