CHP’nin ekonomi raporuna göre konut fiyatlarındaki balon şişmeye devam ediyor. Mayıs ayında konut fiyatlarındaki artış enflasyonu 3’e katladı. Özellikle İstanbul’daki konut fazlasına rağmen ev fiyatları uçtu. İstanbul’da konut balonun sönmesiyle tetiklenecek bir emlak krizi tüm Türkiye’ye yayılabilir.
CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı’nın 102. Ekonomik Görünüm Raporunda, Temmuz ayı enflasyon verileri ile Mayıs ayı Konut Fiyatları verileri değerlendirildi.
Temmuz’da enflasyonun piyasa beklentilerini üçe katlayarak yüzde 0,45 olarak gerçekleştiğine dikkat çekilen raporda, enflasyonun ilk 7 ayda yüzde 6,2 ile 2008’den bu yana en kötü performansını sergilediği kaydedildi. Memur-Sen’in Hükümetle yaptığı toplu sözleşme gereği memurların bu yıl enflasyon farkı almayacağının hatırlatıldığı raporda, “Memurların 2014’ün tamamında enflasyon farkı olmadan ortalama net 123 TL seyyanen aldığı zam (yüzde 6,1’lik zamma denk geliyor) ilk yedi ayda tamamen eridi” denildi.
Merkez Bankasının Mayıs’tan itibaren enflasyonda belirgin bir iyileşme beklediğinin fakat bu beklentinin boşa çıktığının belirtildiği raporda, Hükümetin yıllık yüzde 5 enflasyon hedefinin de yılın ilk yarısında çöktüğü hatırlatıldı. Son 11 yılın Ağustos-Aralık enflasyon ortalamasının yüzde 4,5 olduğunun belirtildiği raporda, “Yılın geri kalanında geçmiş dönem ortalaması kadar bir enflasyon, 2014 enflasyonunun çift hanelere çıkması anlamına geliyor. 2014’ü çift haneli enflasyonla kapatmak için son beş ayda yüzde 3,6’lık fiyat artışı yeterli. Geçen 11 yılda sadece 2008, 2010 ve 2013 yıllarında Ağustos-Aralık enflasyonunun yüzde 3,6’dan düşük kaldığı dikkate alındığında 2014’de çift haneli enflasyon ihtimali hiç de düşük değil” değerlendirmesinde bulunuldu. Raporda, Hükümetin seçim sonrasına ertelediği doğalgaz ve elektrik zamlarını önümüzdeki yıla bırakarak 2014 enflasyonunun çift haneye taşınmasını engellemek isteyebileceği fakat bu durumun enerji KİT’lerinin mali dengelerine ve gelecek yılın enflasyonuna ipotek konması anlamına geleceği ifade edildi.
Temmuz ayında neredeyse tüm mal ve hizmetlere yaygın bir fiyat artışı görüldüğünün, beklentileri aşan enflasyonun sadece kuraklığa ve gıda fiyatlarındaki artışa bağlanamayacağının vurgulandığı raporda, çekirdek enflasyon göstergelerinden gelen işaretlerin de “iç açıcı olmadığı” belirtildi. CHP’nin raporunda beklentileri aşan enflasyonun tek bir günde gösterge kağıdın faizini yüzde 8,7’lerden yüzde 9’ların üzerine attığı kaydedildi.
Bu tablo karşısında, hükümetin Merkez Bankası’ndan faiz indirimi beklediği yönünde açıklamalara devam ettiğinin ifade edildiği raporda, “Siyasi baskı ve belirsizliklerin risk primini arttırdığı bir dönemde bankanın faizleri indirmesi güçleşiyor. Hükümetin TCMB üzerinde artan faiz baskısı, bankanın manevra alanını daraltıyor. Merkez Bankası Ağustos ayında 50 baz puanlık bir faiz indirimine hevesli olduğunu ima etse de, şimdi bu da sıkıntıya girdi. TCMB Ağustos ayında faiz indirim kararını ertelerse veya daha sınırlı bir artış yaparsa kuşkusuz bunun asıl sorumlusu siyasi risk ve belirsizliği artıran Hükümetin kendisi olacaktır” denildi.
Rapora göre konut fiyatlarındaki artışlar da kaygıları artırmaya devam ediyor. Mayıs ayı konut fiyat endeksi konut fiyatlarında şişmenin sürdüğünü gösteriyor. Mayıs’ta yüzde 0,4’lük tüketici enflasyonu karşısında Türkiye genelinde konut fiyatları yüzde 1,3 arttı. Bu tablo Mayıs ayında konut fiyatlarındaki artışın, fiyatlar genel düzeyindeki artışı 3’e katladığı anlamına geliyor. Sektör temsilcilerinin açıklamalarına göre özellikle İstanbul’da ciddi bir konut arz fazlası olmasına rağmen konut fiyatları reel olarak şişmeye devam ediyor. Veriler İstanbul’da konut fiyatlarında bir düzeltme ihtimalinin kuvvetli olduğunu gösteriyor. İstanbul’da konut balonun sönmesiyle tetiklenecek bir emlak krizi ise tüm Türkiye’ye yayılabilir. Hükümetin kredi faizlerinin düşürülmesine yönelik baskısı büyük ölçüde bundan kaynaklanıyor. AKP Hükümeti 2015 seçimleri öncesinde konut balonun sönmemesi için balona biraz daha hava pompalamaya uğraşıyor. TCMB’ye yapılan faizleri düşür baskısının ardında büyük ölçüde bu gerekçe var.
Buna karşın Hükümetin balon oyununun önünde ciddi engeller var: “Bozulan dış konjonktür” ve “ABD Merkez Bankası.” Ekim ayında ABD Merkez Bankası’nın(FED) parasal genişlemeyi sonlandırmasıyla beraber, küresel likidite koşullarının daha az elverişli olduğu bir dönem başlayacak. 2015’in ilk yarısında ABD’de başlaması beklenen faiz artırım süreci Türkiye’ye benzer piyasalarda yeni bir “FED Travmasına”neden olabilir. Bu kritik dönemde AKP içinde başlayan iktidar mücadelesi Türkiye’nin önündeki çok kıymetli bir zaman diliminin heba edilmesine neden oluyor. Raporda, özellikle 2007’den sonra ekonominin rekabet gücünü tahkim eden, kalıcı ve sürdürülebilir yüksek büyüme hızlarını garanti edecek yapısal reformları yapmayan AKP Hükümeti’nin ve hükümetin başının şimdi de bağımsız kurumlar üzerinde vesayet tartışması açarak kurallı ekonominin tabutuna çivi çakmaya hazırlandığı, bunun Türkiye’ye vaat edeceği tek şeyin ise kaos ve karmaşa olduğu belirtildi. Borç yükü son 12 yılda olağanüstü artmış ailelerin ve firmaların isteyeceği en son şeyin ülkede kaos ve karmaşa olduğuna dikkat çekilen raporda, “Ekonominin bu kaos ve karmaşayı kaldıracak esnekliği bulunmamaktadır. Bu çerçevede 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleri milletimiz için önemli bir fırsattır. Milletimiz bunu görmeli; bu kaos ve karmaşaya oylarıyla 'dur' demelidir” denildi.ANKA
CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı’nın 102. Ekonomik Görünüm Raporunda, Temmuz ayı enflasyon verileri ile Mayıs ayı Konut Fiyatları verileri değerlendirildi.
Temmuz’da enflasyonun piyasa beklentilerini üçe katlayarak yüzde 0,45 olarak gerçekleştiğine dikkat çekilen raporda, enflasyonun ilk 7 ayda yüzde 6,2 ile 2008’den bu yana en kötü performansını sergilediği kaydedildi. Memur-Sen’in Hükümetle yaptığı toplu sözleşme gereği memurların bu yıl enflasyon farkı almayacağının hatırlatıldığı raporda, “Memurların 2014’ün tamamında enflasyon farkı olmadan ortalama net 123 TL seyyanen aldığı zam (yüzde 6,1’lik zamma denk geliyor) ilk yedi ayda tamamen eridi” denildi.
Merkez Bankasının Mayıs’tan itibaren enflasyonda belirgin bir iyileşme beklediğinin fakat bu beklentinin boşa çıktığının belirtildiği raporda, Hükümetin yıllık yüzde 5 enflasyon hedefinin de yılın ilk yarısında çöktüğü hatırlatıldı. Son 11 yılın Ağustos-Aralık enflasyon ortalamasının yüzde 4,5 olduğunun belirtildiği raporda, “Yılın geri kalanında geçmiş dönem ortalaması kadar bir enflasyon, 2014 enflasyonunun çift hanelere çıkması anlamına geliyor. 2014’ü çift haneli enflasyonla kapatmak için son beş ayda yüzde 3,6’lık fiyat artışı yeterli. Geçen 11 yılda sadece 2008, 2010 ve 2013 yıllarında Ağustos-Aralık enflasyonunun yüzde 3,6’dan düşük kaldığı dikkate alındığında 2014’de çift haneli enflasyon ihtimali hiç de düşük değil” değerlendirmesinde bulunuldu. Raporda, Hükümetin seçim sonrasına ertelediği doğalgaz ve elektrik zamlarını önümüzdeki yıla bırakarak 2014 enflasyonunun çift haneye taşınmasını engellemek isteyebileceği fakat bu durumun enerji KİT’lerinin mali dengelerine ve gelecek yılın enflasyonuna ipotek konması anlamına geleceği ifade edildi.
Temmuz ayında neredeyse tüm mal ve hizmetlere yaygın bir fiyat artışı görüldüğünün, beklentileri aşan enflasyonun sadece kuraklığa ve gıda fiyatlarındaki artışa bağlanamayacağının vurgulandığı raporda, çekirdek enflasyon göstergelerinden gelen işaretlerin de “iç açıcı olmadığı” belirtildi. CHP’nin raporunda beklentileri aşan enflasyonun tek bir günde gösterge kağıdın faizini yüzde 8,7’lerden yüzde 9’ların üzerine attığı kaydedildi.
Bu tablo karşısında, hükümetin Merkez Bankası’ndan faiz indirimi beklediği yönünde açıklamalara devam ettiğinin ifade edildiği raporda, “Siyasi baskı ve belirsizliklerin risk primini arttırdığı bir dönemde bankanın faizleri indirmesi güçleşiyor. Hükümetin TCMB üzerinde artan faiz baskısı, bankanın manevra alanını daraltıyor. Merkez Bankası Ağustos ayında 50 baz puanlık bir faiz indirimine hevesli olduğunu ima etse de, şimdi bu da sıkıntıya girdi. TCMB Ağustos ayında faiz indirim kararını ertelerse veya daha sınırlı bir artış yaparsa kuşkusuz bunun asıl sorumlusu siyasi risk ve belirsizliği artıran Hükümetin kendisi olacaktır” denildi.
Rapora göre konut fiyatlarındaki artışlar da kaygıları artırmaya devam ediyor. Mayıs ayı konut fiyat endeksi konut fiyatlarında şişmenin sürdüğünü gösteriyor. Mayıs’ta yüzde 0,4’lük tüketici enflasyonu karşısında Türkiye genelinde konut fiyatları yüzde 1,3 arttı. Bu tablo Mayıs ayında konut fiyatlarındaki artışın, fiyatlar genel düzeyindeki artışı 3’e katladığı anlamına geliyor. Sektör temsilcilerinin açıklamalarına göre özellikle İstanbul’da ciddi bir konut arz fazlası olmasına rağmen konut fiyatları reel olarak şişmeye devam ediyor. Veriler İstanbul’da konut fiyatlarında bir düzeltme ihtimalinin kuvvetli olduğunu gösteriyor. İstanbul’da konut balonun sönmesiyle tetiklenecek bir emlak krizi ise tüm Türkiye’ye yayılabilir. Hükümetin kredi faizlerinin düşürülmesine yönelik baskısı büyük ölçüde bundan kaynaklanıyor. AKP Hükümeti 2015 seçimleri öncesinde konut balonun sönmemesi için balona biraz daha hava pompalamaya uğraşıyor. TCMB’ye yapılan faizleri düşür baskısının ardında büyük ölçüde bu gerekçe var.
Buna karşın Hükümetin balon oyununun önünde ciddi engeller var: “Bozulan dış konjonktür” ve “ABD Merkez Bankası.” Ekim ayında ABD Merkez Bankası’nın(FED) parasal genişlemeyi sonlandırmasıyla beraber, küresel likidite koşullarının daha az elverişli olduğu bir dönem başlayacak. 2015’in ilk yarısında ABD’de başlaması beklenen faiz artırım süreci Türkiye’ye benzer piyasalarda yeni bir “FED Travmasına”neden olabilir. Bu kritik dönemde AKP içinde başlayan iktidar mücadelesi Türkiye’nin önündeki çok kıymetli bir zaman diliminin heba edilmesine neden oluyor. Raporda, özellikle 2007’den sonra ekonominin rekabet gücünü tahkim eden, kalıcı ve sürdürülebilir yüksek büyüme hızlarını garanti edecek yapısal reformları yapmayan AKP Hükümeti’nin ve hükümetin başının şimdi de bağımsız kurumlar üzerinde vesayet tartışması açarak kurallı ekonominin tabutuna çivi çakmaya hazırlandığı, bunun Türkiye’ye vaat edeceği tek şeyin ise kaos ve karmaşa olduğu belirtildi. Borç yükü son 12 yılda olağanüstü artmış ailelerin ve firmaların isteyeceği en son şeyin ülkede kaos ve karmaşa olduğuna dikkat çekilen raporda, “Ekonominin bu kaos ve karmaşayı kaldıracak esnekliği bulunmamaktadır. Bu çerçevede 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleri milletimiz için önemli bir fırsattır. Milletimiz bunu görmeli; bu kaos ve karmaşaya oylarıyla 'dur' demelidir” denildi.ANKA