IŞİD’in Kobani kentinden çıkarılmasının, YPG, Peşmerge, Özgür Suriye Ordusu ile ABD’nin liderliğindeki koalisyon güçlerinin “görülmemiş işbirliği” sayesinde mümkün olduğu belirtilirken Kobani’ye hava akımlarının, sınıra çok yakın olan İncirlik Üssü’nün, Türkiye’nin “izin vermemesi nedeniyle" kullanılmaması ise ABD’nin yurt dışındaki askeri üs stratejisi açısından önemli bir gelişme olarak görülüyor.
Washington Post gazetesince yayınlanan bir makalede Kobani’ye yakınlığı nedeniyle İncirlik Hava Üssü’nün IŞİD’e karşı operasyonlar için “mantıklı tercih” olsa da kullanılamadığı vurgulanırken “İslam Devleti, sınırının diğer tarafındaki toprakları işgal etmiş olsa da Türkiye, hiçbir zaman İncirlik’in kullanılmasına izin vermedi ve hiçbir zaman koalisyona katılmadı” deniliyor.
“Sosyal Huzursuzluk ve 1945’ten Bu Yana Türkiye ve Almanya’daki Amerikan Askeri Üsleri” kitabının yazarı Amy Austin Holmes imzasını taşıyan makalede, diğer ülkelere göre Türkiye’de parlamentonun ABD’ki üsler üzerinde daha çok kontrolünün bulunduğu belirtiliyor.
Türk Parlamentosunun 2003 yılında tezkereyi reddettiği, bunun da dönemindeki George W. Bush Yönetiminin Irak işgali stratejisine “büyük bir darbe” olarak görüldüğü anımsatılıyor ve reddin vatandaşların savaş karşıtlığına bağlanırken İncirlik’in IŞİD’e karşı kullanılmasının ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından reddedildiği, Erdoğan’ın Kürt gruplarını güçlendirmek istemediği yorumu yapılıyor.
Makalede Türkiye’nin İslam Devleti karşıtı koalisyonda “yer alma isteksizliği” nedeniyle ABD’nin Türkiye yerine çeşitli Kürt milisleriyle işbirliğine girdiği vurgulanırken bu gelişmenin ABD üs sisteminin geleceği açısından “öngörülmez” etkilerinin olabileceği düşünülüyor.
“Kobani’nin şimdilik ‘Kürtler, Araplar, Müslümanlar ve Hrıstiyanlardan oluşan demokratik ve laik bir toplum’ istediklerini öne süren grupların kontrol altında olması iyi bir haber” denildikten sonra bu ABD ile Kürtler arasındaki işbirliğinin ABD’nin üs stratejisi için etkileri doğurup doğurmayacağının ise “belirsiz” olduğu ifade ediliyor. ABD üs politikası tarihinin iki yönde öğretici olabileceğini söyleyen yazar, makalesinin son paragrafında şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Kobani ile Suriye ve Irak’daki diğer kentlerin kurtuluşu ABD’nin liderliğindeki hava baskınlarına bağlı olsa da İslami Devlet militanlarının köklerinin kazılması, ABD’nin otomatik olarak orada kalmaya davet edileceği demek değil. Nitekim Erdoğan’ın isteksizliğinin açıkça gösterdiği gibi dünya çapındaki bir askeri üs ağına sahip olmak her zaman bu üsleri kullanma kabiliyetini sağlamıyor.”ANKA
Washington Post gazetesince yayınlanan bir makalede Kobani’ye yakınlığı nedeniyle İncirlik Hava Üssü’nün IŞİD’e karşı operasyonlar için “mantıklı tercih” olsa da kullanılamadığı vurgulanırken “İslam Devleti, sınırının diğer tarafındaki toprakları işgal etmiş olsa da Türkiye, hiçbir zaman İncirlik’in kullanılmasına izin vermedi ve hiçbir zaman koalisyona katılmadı” deniliyor.
“Sosyal Huzursuzluk ve 1945’ten Bu Yana Türkiye ve Almanya’daki Amerikan Askeri Üsleri” kitabının yazarı Amy Austin Holmes imzasını taşıyan makalede, diğer ülkelere göre Türkiye’de parlamentonun ABD’ki üsler üzerinde daha çok kontrolünün bulunduğu belirtiliyor.
Türk Parlamentosunun 2003 yılında tezkereyi reddettiği, bunun da dönemindeki George W. Bush Yönetiminin Irak işgali stratejisine “büyük bir darbe” olarak görüldüğü anımsatılıyor ve reddin vatandaşların savaş karşıtlığına bağlanırken İncirlik’in IŞİD’e karşı kullanılmasının ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından reddedildiği, Erdoğan’ın Kürt gruplarını güçlendirmek istemediği yorumu yapılıyor.
Makalede Türkiye’nin İslam Devleti karşıtı koalisyonda “yer alma isteksizliği” nedeniyle ABD’nin Türkiye yerine çeşitli Kürt milisleriyle işbirliğine girdiği vurgulanırken bu gelişmenin ABD üs sisteminin geleceği açısından “öngörülmez” etkilerinin olabileceği düşünülüyor.
“Kobani’nin şimdilik ‘Kürtler, Araplar, Müslümanlar ve Hrıstiyanlardan oluşan demokratik ve laik bir toplum’ istediklerini öne süren grupların kontrol altında olması iyi bir haber” denildikten sonra bu ABD ile Kürtler arasındaki işbirliğinin ABD’nin üs stratejisi için etkileri doğurup doğurmayacağının ise “belirsiz” olduğu ifade ediliyor. ABD üs politikası tarihinin iki yönde öğretici olabileceğini söyleyen yazar, makalesinin son paragrafında şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Kobani ile Suriye ve Irak’daki diğer kentlerin kurtuluşu ABD’nin liderliğindeki hava baskınlarına bağlı olsa da İslami Devlet militanlarının köklerinin kazılması, ABD’nin otomatik olarak orada kalmaya davet edileceği demek değil. Nitekim Erdoğan’ın isteksizliğinin açıkça gösterdiği gibi dünya çapındaki bir askeri üs ağına sahip olmak her zaman bu üsleri kullanma kabiliyetini sağlamıyor.”ANKA
RSS