İşe yaramaz ol
Hayata her açıdan bakabilirsiniz. Aslında gece ve gündüz birbirinin zıddı değil birbirini tamamlayan iki farklı kutuptur. İşte bazen gece gibi bazen de gündüz gibi olmak lazım.
Ünlü Çinli düşünür Lao Tzu işe yaramaz olan her şeye derin bir ilgi duyarmış. Lao Tzu’ya göre işe yaramaz olmak korunmaktır. İşe yarar olmak tehlikelidir. Eğer işe yarar birisi olursan seni kullanırlar, seni sömürürler.
Bir gün Lao Tzu bir şehirden geçmektedir. Orada yolun kenarında duran bir kambur görürler. Lao Tzu bu tezini ispatlamak için öğrencilerine “Gidin şu kambur adama ne hissettiğini sorun. Bu ülkede savaş olduğunu duydum. Kral eli silah tutan bütün sağlıklı gençleri askere alıyormuş” der.
Öğrenciler merakla kambura gidip durumunu sorarlar. Kambur “Çok mutluyum” der. “Kamburum yüzünden askere alınmadım. Bütün arkadaşlarım askere gitti. Çoğu ölecek. Ama ben bu kambur sayesinde buradayım. Kamburum olduğu için beni zorlamadılar. Ben işe yaramazın tekiyim”.
Öğrenciler geri dönüp durumu Lao Tzu’ya anlatmışlar. Lao Tzu, “Her zaman bunu hatırlayın. İşe yaramaz olun. Yoksa savaşta telef olursunuz” der.
Yine başka bir gün Lao Tzu, öğrencileri ile birlikte bir ormandan geçmektedir. Oduncular keskin baltaları ile ağaç kesmektedirler. Ama hemen yanı başlarında bin tane öküz arabasının gölgesine, altına sığacak kadar büyük olan bir ağaçla ilgilenmemektedirler. Lao Tzu öğrencilerine, “Gidip odunculara şu büyük ağacı neden kesmediklerini sorun” der. Öğrenciler gidip sorunca oduncular şöyle cevap verirler: “O ağaç hiç işe yaramaz. Dalları düz değil, eşya yapılmaz. Bu ağaç yakıldığı zaman çok pis kokar ve çok duman çıkarır, onun için odun olarak kullanılmaz. Yaprakları çok acı olduğu için hayvanlar yemez. Bu ağaç işe yaramaz olduğu için kesmedik”. Lao Tzu gülerek, “İşte bu ağaç gibi olun, işe yaramaz olun. O zaman kimse sizi kesemez. Bu ağaç sırf işe yaramaz olduğu için bu kadar büyüdü. Eğer işe yarasaydı şimdiye kadar bunu çoktan keserlerdi” der.
Sen de hayata iki türlü bakabilirsin.
Hayata faydacı gözle bakabilirsin. Eğer hayata faydacı gözle bakarsan hayat bir alet olur, bir araç olur.
Ya da hayata bir keyif olarak bakabilirsin. Hiçbir amaç, hedef gütmezsin. Hayatı olduğu gibi, hissettiğin gibi yaşarsın. Kendini var oluşa bırakırsın.
Ya da işe yarar olmak için çaba gösterirsin. O zaman sertleşirsin. Bir şey olmaya çalışmak akıntıya karşı yüzmeye benzer. Zorlanırsın, sertleşirsin, katılaşırsın, kalıplaşırsın. İşe yaramaz olmak da kendini akıntıya bırakmaya benzer.
Kendini akıntıya bırakırsan su seni nereye götürürse oraya gidersin. Aslında bu var oluşa teslim olma, kendini hayatın akışına bırakma derviş yaklaşımıdır. Dervişin hiç acelesi yoktur. O sert değil, aksine çok yumuşaktır. Sen her olayla savaşırken o teslim olmuştur. O kendini hayatın akışına bırakmıştır. Onun bireysel bir hedefi amacı yoktur. O sadece bütünün içinde bir parçadır. O okyanusta bir damla olduğunun farkındadır.