Özgürlük sorumluluktur

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Büyük sufi üstadı Cüneyt bir gün öğrencileri ile sohbet ediyordu. Bu sırada şehrin zengin adamlarından birisi yanlarına geldi ve “Kader, kısmet ve özgürlük konusunda ne düşünüyorsun. İnsan her istediğini yapmakta özgür müdür? Yoksa bir kukla ustasının elindeki kukla gibi basit bir oyuncak mıdır?” diye sordu.

Üstad Cüneyt bu soru karşısında adama “Ayağını hava kaldır” diye yüksek sesle bağırdı. Adam şimdiye kadar kimseden böyle bir emir almamıştı. Çünkü zengin ve sayılır bir adam idi. Bu emir karşısında şok yaşayan adam sağ bacağını kaldırdı. “Bu yeterli değil, şimdi diğer bacağını da kaldır” dedi Üstad.

Zengin adam şok yaşamıştı, şaşırmıştı, aynı zamanda da kızmıştı. “Benden saçma şeyler istiyorsun” dedi. “Ben sana soru sormak için geldim. Sen soruma cevap vermeden benden farklı şeyler istedin. Önce bir bacağımı kaldırdım. Şimdi ikinci bacağımı da kaldırmamı istiyorsun. İki bacağımı birden nasıl kaldırabilirim ki?”

Üstad Cüneyt adama “O zaman oturabilirsin. Sorunun cevabını aldın mı?” dedi.
Zengin adam “Sorumun cevabı henüz verilmedi. Bana askeri talim yaptırdın” dedi. Üstad Cüneyt “Aslında sorunun cevabını verdim” dedi.

“Sana ayaklarından birisini kaldırmanı söylediğim de, sağı ya da solu kaldırma özgürlüğüne sahiptin. Bacağını kaldırmanı senden başka kimse belirlemiyordu. Sağ ayağı kaldırmak senin tercihindi. Fakat bir kez sağı seçtiğin için solu da seçemezdin. Tutsaklığının gerçekliğini belirleyen özgürlüğündür. Şimdi sol bacağın bağımlıdır

İnsan hiçbir zaman tam özgür olamaz. İnsan yarı özgür, yarı bağımlıdır. Ama özgürlük önce gelir. İki ordu savaşmaya hazırlanırken bu ordulardan birisine katılma özgürlüğün vardır. Eğer senin ordun yenilirse esir, tutsak olma durumunu sen tercih ettin. Senin ordun savaşı kazanırsa o zamanda galip olma durumun vardır.

Anneni, babanı, ırkını, kardeşini seçme şansın yoktu. Ne zaman ve nerede doğacağına sen karar vermedin. Bazı şeyler senin tercihine bırakılmamış. Doğduktan sonra da bir çok şeyi sen tercih edebiliyorsun. Dinini, mesleğini, şehrini, mahalleni seçebiliyorsun.

Sen kısmen özgürsün ama özgür olmak aslında çok zordur. Özgürlük sorumluluk getirir. Özgürce belli eylemi tercih edersin, fakat o zaman sonuçlar senin sorumluluğun olacaktır. Yani sonucuna katlanman gerekecek.

Bir çok insan bu sorumluluğu almamak için özgürlüğünden feragat eder. Annesinin, babasının, patronunun, komutanının emrinde yaşar. Durum böyle olunca esaret, kölelik ve sorumsuzluk ortaya çıkar. Kölenin bir sorumluluğu yoktur. Verilen emri yerine getiren askerin bir sorumluluğu olamaz. Bazı insanlar bu sorumluluktan kaçmak için bahaneler üretirler. Allah’ı suçlar, kadere sarar, anne-babayı suçlar.

Adam öldürmüş hapse girmiş ve kendine “Kader mahkumu” diyor. Aslında kaderin filan mahkumu değilsin. Kendi özgürlüğünün bedelini ödüyorsun.

İnsan bahane üretmeyi sever. Çünkü sorumluluğu kabullenmek egoyu yaralar. Ego yaralı bir şekilde yaşayamaz. Varoluşta sonsuz özgürlüğe sahip olan kim var? Elindeki özgürlüğün kıymetini bil.

Özgürlük sorumluluktur