Çok fazla konuşmak
Bir avcı ormanda dolaşıyormuş. Bir ara çok yorulmuş. Açlık ve susuzluk iliklerine kadar işlemiş. Dinlenmek için bir ağacın gölgesine oturmuş. Sağ tarafına dönünce orada bir insan kafatası görmüş.
Adam can sıkıntısından patlamak üzereymiş.
Doğaçlama olarak kafatasına “Merhaba” demiş. O da ne, kafatasından cevap gelmiş. “Merhaba”.
Avcı “Sen konuşuyor musun?” demiş şaşkınlıkla.
Kafatası “Evet” demiş.
Avcı şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışarak, “Seni buraya, bu duruma ne getirdi?” diye merakla sormuş.
Kafatası derin bir iç çekerek, “Konuşmak, çok konuşmak” demiş.
Avcı korku ile oradan uzaklaşmış. Gördüklerine inanamıyormuş. Koşa koşa ülkenin kralının huzuruna varmış. Çünkü bütün bu gördükleri, yaşadıkları mucizevi bir şeymiş. Başından geçenleri krala anlatmaya başlamış. “Haşmetli kralım, ormanda dolaşıyordum. Yoruldum ve bir ağacın gölgesine oturdum.
Orada bir kafatası vardı. Ona ‘merhaba’ dedim. Kafatası da bana ‘merhaba’ dedi. Konuşan bir kafatası gördüm ve hemen gelip size haber verdim” demiş. Bunun üzerine Kral “Şaka yapıyorsun” demiş. Adam “Hayır, gerçekten doğru söylüyorum” demiş.
Kral bütün maiyetini de yanına almış ve adama “Hadi, beni o kafatasının olduğu yere götür” demiş. Avcı öne düşmüş, kral ve adamlarını kafatasının olduğu yere getirmiş. Kafatası orada duruyormuş. Avcı “Merhaba” demiş, ama kafatasından hiç ses gelmemiş.
Avcı yeniden yüksek sesle “Merhaba” demiş, ama yine ses yok.
“Sana ne oldu? Neden benimle konuşmuyorsun” demiş, ama yine ses yok.
Bu durum karşısında kral çok kızmış. “Bunu zaten anlamıştım. Ya manyak, delinin tekisin ya da kafanda başka planlar var. Kesin şu adamın kafasını” demiş.
Cellat hemen avcının kafasını uçurmuş. Avcının uçan kafası eski kafatasının yanına yuvarlanmış.
Kral ve adamları çekip gidince kafatası avcının kafasına “Merhaba” demiş. Avcının kafası “Seni aptal, neden biraz önce konuşmadın?” demiş.
Kafatası “Seni buraya ne getirdi” diye sormuş.
Avcının kafası “Konuşmak, çok fazla konuşmak” diye cevaplamış.
Günlük hayatta başımıza bir çok şey, çok konuşmaktan geliyor. Herkes her konuda konuşuyor. Hayat boş ve insanlar bu boşluğu konuşarak doldurmaya çalışıyorlar. Bir insanla aynı ortamda konuşmadan kaç saat durabilirsiniz?
Birkaç kişi bir mekanda iseniz ve diğerleri ile konuşmazsanız hemen daralmaya, gerilmeye, sıkılmaya başlarsınız.
Koca koca adamlar televizyonda sadece konuşuyorlar. Yani hayatlarındaki boşluğu dolduruyorlar. Hayatını dolduran, dolu dolu yaşayan insan konuşmaya ihtiyaç duymaz. Yine günümüzde insanlar bu boşluğu sanal alem ile doldurmaya çalışıyorlar. Yalnız kalmak, sessiz olmak insanların en büyük kabusudur.
Sosyal medyada birbirlerine küfürler savuran insanlar, bunu gerçekten kızgın oldukları için yapmıyor, hayatlarındaki boşlukları doldurmak için yapıyorlar.
Tanımadığınız, yakından bilmediğiniz, sizin şahsınıza hiçbir kötülüğü dokunmamış insanlara karşı neden öfke, kin, nefret duyasınız?
Dinlemenin, susmanın fazileti binlerce yıldan beri anlatılır, ama yine de insanlar çok konuşmaktan kendilerini alamazlar.
Ne kadar çok konuşursanız o kadar çok başınız belaya girer.