Ölüme gidecekler Afganistan’a adalet arayanlar Strasburg’a!
Geçtiğimiz günlerde, AİHM’de dosya yükünün artmasının Türkiye’deki hak ve hukuk ihlallerinden kaynaklandığı yolunda da bir haber vardı.
Nitekim mahkeme, uzun yargılama süresiyle ilgili 3 bin dosyayı Türkiye’nin gerekli yasal düzenlemeyi yapıp, etkili bir iç hukuk yolu oluşturmasını beklemek üzere bir yıl askıya alma kararına varmış.
Başbakan Erdoğan dün Afganistan’ı konuşurken, “Türkiye güçlü bir devlettir” diyor.
Demek ki, vatandaşını mahkeme kapılarında sürüm sürüm süründürmek bir tür güç gösterisi oluyor!
***
Geçen hafta Afganistan’da 12 asker öldü. Kendi topraklarımızda öldürdüğümüz, ölümüne neden olduğumuz gençler yetmiyormuş gibi, bir de sınır ötesinde ölüme gönderiliyor fakir fukaranın çocukları.
***
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Afganistan halkını kaderine terketmedik, etmeyeceğiz” diye bol keseden, el alemin çoluk çocuğunun canı üzerinden nutuk atıyor.
Başbakan Erdoğan da, Türkiye’nin NATO kapsamında Afganistan’da görev yaptığını söylerken, “Türkiye bir butik devlet değildir. Türkiye dünyaya açık bir devlettir ve güçlü bir devlettir. Güçlü bir devlet olmanın gereği de budur. Biz olması gereken neyse onu yaparız, atılması gereken adım neyse bu adımları atarız. Hiçbir zaman küçük düşünemeyiz. Büyük düşünmeye mecburuz. Tabi ki büyük devlet olmanın da zaman zaman bedelleri vardır” diyor.
***
Nedense bizim devletin böyük olmasını, biz vatandaş olarak her zaman ya canımızla ya malımızla ödemişiz, ödüyoruz.
Devletin böyüklüğü hiçbir zaman bize bolluk, bereket, daha çok demokrasi, daha çok özgürlük ve daha çok insan hakları olarak yansımıyor.
Böyük devlet, böyüklüğünü sürdürebilmek için, hep tepemizde tepinip duruyor.
Sana sevdanın yolları bana kurşunlar!
***
Cezaevlerinde 6 bine yakın siyasetçi, bilim adamı, yayıncı, 500’den fazla öğrenci, 100 civarında gazeteci sudan gerekçelerle tutuklu bulunuyor.
Çoğu aradan aylar geçtiği halde suçunu bile bilmiyor, bilinen, dile getirilen suçlar akla vicdana sığmıyor.
Böyük ve güçlü devlet, “Bunlar terörist” deyip çıkıyor işin içinden.
Geçenlerde Ahmet Şık da söylüyordu ya, “İçeride ölen kızının resmini taşıdığı için tutuklu bulunan anne bile var.”
Bu ne güç ve böyüklüktür böyle!
***
Aylardan, yıllardan beri söyleniyor, Türkiye’deki uzun yargılama süreleri mağdur ediyor diye.
İnsanlar mağduriyetlerine böyük devletten çare bulamayınca dayanıyor Strasburg’un kapısına. “Bizim devletimizin adaleti, insafı yok. Sizin adaletinize sığındık” diyor.
Türkiye’de bulamadığı adaleti Avrupa’dan dilenen böyük ve güçlü devletin o kadar çok vatandaşı var ki, AİHM de dosya yükünün altında ezilmeye başlıyor.
Bakıyor olacak gibi değil, uzun tutukluluk süreleriyle ilgili devam eden 330 dosyanın haricinde kalan 3 bin başvuruyu askıya alıyor ve uzun yargılama süresiyle gelen bir şikayeti, ''pilot dava'' ilan ederek, bu konudaki gerekçeli kararının, askıya alınan davalarla ilgili mağduriyetin giderilmesi için emsal oluşturması görüşünü benimsiyor.
***
Böylece, en büyük umudumuz haline gelen mahkeme büyük bir iş yükünden kurtuluyor.
AİHM, bir yılın sonunda Türkiye'nin söz konusu şikayetlerle ilgili etkili iç hukuk yolu oluşturup oluşturmadığına bakarak karar vereceğini açıklıyor.
Böyük ve güçlü devletin sesi soluğu çıkmıyor.
***
Ben, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerine canı yürekten katılıyorum, “Türkiye dünyaya açık bir devlettir ve güçlü bir devlettir.”
***
Ölüme gidecekler Afganistan’a, adalet arayanlar Strasburg’a!