AKP’nin kaç yüzü var?
Ortak çalışma kararı alan Eşitlik ve Demokrasi Partisi ve Yeşiller Partisi’nin Türkiye genelinde düzenlediği “Ekoloji ve Demokrasi” forumlarında gündemde olan birçok konu yanında, “AKP’nin kaç yüzü” olduğu da tartışılıyor.
Türkiye’de ilk kez bir partinin, “Kaç yüzü” olduğu tartışmaya açıldığına göre, iktidar partisinin hiçbir konuda tutarlı ve istikrarlı bir politika gütmediği ortaya çıkıyor.
Mesela biz vatandaşlar, AKP’nin “Kürt sorununu neye mal olursa olsun çözeceğiz” diyen yüzüne mi inanacağız, yoksa Nevruz’ı yasaklayan, Nevruz kutlamasına katılan Kürt milletvekilini polise yumruklatan yüzüne mi?
Başbakan ve diğer AKP’liler, her fırsatta söyledikleri gibi, kendilerini gerçekten halkın hizmetkarı gibi mi görüyorlar, yoksa Başbakan Erdoğan’ın hali ve tavırlarında bizi güden bir çoban görüntüsü mü ağır basıyor?
“Hesap vermeyiz, biz gerekeni yaparız, kim ne derse desin bildiğimizden geri kalmayacağız” gibi tavır ve sözler demokrasi ve halka saygı ile açıklanabilir mi?
***
Demokratik bir Anayasa yapma iddiasıyla ortaya çıkan yüzü mü, yoksa eylem ve gösterilere katıldıkları için eğitim hakkı ve özgürlüğü ellerinden alınarak cezaevlerine atılan gençlere bakan yüzü mü dikkate alacağız?
***
Seçim zaferlerinin ardından “Bu ülkede her inancın her türlü düşüncenin garantisi ve teminatı benim” diyen, Türkiye’nin demokratik ve laik olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan mı doğru söylüyor, “Dindar bir gençlik yetiştireceğiz” diyen Erdoğan’ı mı ciddiye almak lazım?
***
Siyasette, kadına kesinlikle eşit davranmadığı halde, kadınların desteğinden ve gücünden sonuna kadar yararlanarak onlara aktif siyasetin aktörlerinden biriymiş hissi veren yüzüne karşılık, AKP’nin 25 Bakanı arasında yalnızca bir kadın bakan bulunması ve kadınlara sürekli üç çocuk yapmasının telkin ve tavsiye edilmesi daha gerçek olan bir yüzün göstergesi midir?
***
Beşar Esad’a, “Halkının üzerine kurşun yağdıran diktatör” diye kafa tutan demokrat görüntülü yüz, aradan geçen üç aya rağmen Uludere’de çocuk yaştaki insanların üzerine bomba yağdırılmasının neden ve niçinlerini halkına açıklama lüzumu bile hissetmeyen yüz hakkında ne düşünmektedir?
***
Avrupa Birliği sürecini yalnızca askeri vesayeti sona erdirmek için bir araç olarak kullanıp, demokratik anlamda atılacak adımları savsaklayan, AB’yi medeniyetler ittifakı olmadığı için eleştiren AKP mi, “AB, Türkiye'nin modernleşme sürecinin bir parçasıdır, bir yansımasıdır. Biz Türk halkının demokrasi özlemlerini gerçekleştirmek için bu reformları yaptık. Uygulamaları da onun için gerçekleştiriyoruz” diyen Başbakan Erdoğan mı gerçek olan?
***
AKP’nin dış politikadaki “sorunsuz”, “sıfır sorunlu” komşuluk ilişkileri iddiası, nasıl oldu da bu kadar kısa zamanda bu kadar içinden çıkılmaz bir sorun yumağı haline geldi?
Üç yıl önce mayından temizlenecek tüm Güneydoğu sınırını 40 yıllığına İsrail’e vermek için, muhalefetle kıran kırana mücadele ederken, nasıl oldu da İsrail ile tüm köprüleri attık?
İki yıl önce Ermenistan’la kapıları açma aşamasına gelip, cumhurbaşkanlığı düzeyinde maç izleme ziyaretleri yapılırken, bugün ilişkiler nasıl böyle daha da geriye götürüldü?
Beşar Esad’la nasıl kısa zamanda can ciğer kuzu sarması olunup da, ortak bakanlar kurulu toplantısı bile yapılmışken, şimdi parmak sallar pozisyondayız?
***
Hangi konuya el atsanız, bir kaç farklı tavır ve yüzle karşılaşıp, gerçeğin hangisi olduğuna karar vermekte zorlanıyorsunuz.
Ama çok yüzlülük, bizim coğrafyanın, iklimin, alt yapı ve kültürün ortak bir özelliği galiba.
AKP de bu ülkenin ve coğrafyanın siyasi uzantısı olduğuna göre nasıl farklı olsun ki?