M den Z ye davranış kokteyli
Liste uzun oluyor ama varsın olsun; insanların iç dünyasının ne de zengin bir şekilde dışarı taştığını, taşındığını görmek beni mutlu ediyor.
Kokteylin son karışımını yapıyorum.
Maço... Bir araba kendini geçerse bunu kendine yapılmış bir aşırı hakaret olarak algılayan, bunu savaş nedeni sayan, başkasının önünü kesen, karşısındakini dövmek için aşağıya inen, konvoyu emniyet şeridinde park edip piknik yapmayı, kurban kesmeyi, koyu muhabbete girmeyi marifet addeden kim?
Ölçmeden-biçmeden... Acele ve sabırsızlıkla her şeye hükmeden, hemen sonuca varan, defterden silip, kökünden kesip atan, kendini her şeyden çok seven kim?
Öldürmecesine ısrarcı... Israra bayılan, ısrar ederek karşındakini bayıltan, ayılması için de limon kolonyası ikram eden, “Ayılana limon, bayılana gazoz,” gibi şarkı sözlerini dayanılmaz bulan kim?
Ölümüne bağlı... Futbol takımlarına olan duygusal bağımlığı çoluk çocuğuna olan bağlardan daha güçlü olan ve bunların çoğunun damarında akan kanın tuttuğu takımın renginde olan kim?
Önce ben! Estetik zevki olmayan, evini kendi gördüğü manzara kadarı boyayan, yıkım emrini yerine getirmek üzere gelen yetkililer ve onları yakından izleyen kameralar huzurunda kaçak yaptığı derme çatmanın damına çıkıp polisi, zabıtayı, jandarma ve kepçe operatörünü çocuğunu aşağı atmakla tehdit eden kim?
Özür yoksunu... Her tarafa bolca tüküren ancak tükürdüğünü yalamayı sevmeyen kim?
Plaketçi... Her fırsatta bir tören düzenleyip önüne gelene plaket verip, boy boy resim çektirip, daha sonra adam çapanoğlu çıkınca “Bizim, o işlerinden haberimiz yoktu! Biz onu hamiyet sever işadamı sanıyorduk! ” diyen kim?
Resmi kılık... Her türlü üniformaya gıpta eden, başkası üstünde görünce korkan, köşe bucak uzak duran, kendi sırtına giyince kendini dev aynasında gören, aslan kesilen, kasılan kim?
Sallamacı... Birisi iyi yaptığı şeyleri anlatınca kısık sesle yanındakine "Amma da atıyor ha! Palavracının tekidir!" diyen fısıldayan kim?
Seyirci... Dükkân önüne sandalye atıp gelen geçeni seyretmeyi, sanki birbiriyle konuşuyormuş gibi geçene laf atmayı müşteri ilişkileri, sokakta zorla adam çevirip dükkâna lokantaya sokmayı aktif pazarlama sanan kim? Okumayı hiç sevmeyen, kavga, inşaat çukuru, kaza, cinsi latif, TV seyretmeye bayılan kim?
Son dakikacı... Eller, "Bir dakika yöneticisi," gibi davranmayı öğrenirken ve de yaparken "Son dakika kurtarıcılığı!" yaparak günü kurtarmayı iş sanan kim?
Suç hepimizin... Çıkma, taşma, kat çıkma, çekme katı tam kata iblağ etme, yükseltme, ikinci bodrum, hiza şaşırtma, kot kaydırma, filiz bırakma ve bir sürü “Merdiven altında icat edilen,” tekniklerle binaları büyüten sonra deprem olunca müteahhitlerin hatalarını ortaya çıkaranlara, “Yo! Haksızlık etmeyelim hepimiz suçluyuz,” diyerek belediyecinin, bürokratın, siyasinin, müteahhidin ekmeğine yağ sürüp onları “Ak sütten çıkma kaşık” gibi temize çıkaran kim?
Sürekli umutlu... Kırk yıldır hata üstüne hata yapan, hatasını hata ile düzeltmeye çalışan beceriksiz idarecilerin yeni bin yılda sanki bir günde değişeceklerini, aziz memleketi mezbelelikten kurtarıp güllük gülistanlık yapacaklarını düşünerek “Yapmadıklarının yapmayacaklarının; yapmak istemediklerinin yapmak istemeyeceklerinin ve yapmayı asla düşünmediklerinin ve de asla yapmayı düşünmeyeceklerinin teminatı olan fosil” kadrolara ümit bağlayanlar kim?
Şirin mi şirin! Mezbelelik bir kasabanın güzelliklerini anlatmak için her zaman adının başına şirin sıfatını eklemeyi unutmayan kim?
Takıntılı... Kahve köşelerinde pis havayı solurken hemen futbol - siyaset muhabbetine giren, birbirinin damarına basan, yetişkin tarafını hiç kullanmayan kim?
Tutkulu... Siyasal partileri futbol takımı amigosu gibi tutan kim?
Uçtan uca dolaşan... “Sırnaşıklık – yılışıklık ile aşırı ciddiyet – somurtkanlık” arasında gidip gelen, bol gezi yapan, dolaşan kim? Örneğin rüşvet alırken “Kurtarmaz, abla!” lafını kullanan ama yanındaki rüşvetçi yılışınca da “Karı gibi kıkırdama!” lafını sarf eden kim?
Üffcü... Teknolojiye gizli hayranlık ve teknoloji üretenlere kıskançlık duyan ancak nasıl iyiye kullanılacağını öğrenmeden önce kötüye kullanan kim?
Vakıf kur çöz... Vatandaşın tuvalet deliğini ortalayamama sorununa çözümü belediye memişhanelerinin işletmesini özelleştirerek, Yüznumara Vakfı kurarak kesin çözüm getiren kim?
Vatan hepimizin diyen... Kendine kepçe ile aktarırken vatanı, vatandaşı hiç hatırlamayan, kepçe elinden alınıp yerine kaşık verilince vatan, vatandaş söylemi ardına sığınarak kendine yontmaya devam eden kim?
Yalnız gitmemeli... Çay kahve sohbeti ve nezaket ziyareti dâhil hiç bir işe torpil bulmadan kalkışmayan kim?
Yerici... Başkalarının başarılarını çekemeyip, onları yerli yersiz fırsat buldukça yeren, araştırmayı gereksiz ve zaman israf edici bulan kim?
Bunları yazarken daha akla havsalaya sığmaz yüzlercesi daha aklıma geliyor ama kendimi frenliyorum. Şimdi esas soruyu soruyorum – “Kimdir, tanrı aşkına bunlar? Bu davranışları, sözleri, bedenleri ile utanmazca sergileyenleri tanıyan var mı?”
Tanımak ne kelime, etrafa bakıyorum bunlardan milyonlarcası var.
Amacım bir kısım kişileri işaret etmek sonra onları suçlamak değil, davranışa yol açan nedenleri belirleyip, salgın çıkmasını önlemek için egale edip, köküne darı ekmek.