Avukatlardan nefret etmek adil mi?

YAYINLAMA: 17 Aralık 2021 / 14.07 | GÜNCELLEME: 17 Aralık 2021 / 14.07

Toplumumuz avukatlardan haz etmiyor. Çoğunluk için bu durum nefret düzeyinde, geriye kalan kısım da “Ne dua ederim ne de beddua!” düzeyinde. Ezkaza bir avukatla yüz yüze gelen birey, “Bu avukatlar da çok yalancı arkadaş!” diye veryansın ediyor. Hatta o kadar ki, katilleri ve hırsızları savunan avukatların da başına en kötülerinin gelmesini dileyenler oluyor. Peki avukatlar, düşündüğünüz gibi saf kötü müdür?

***

Avukat olma sürecini bu noktada ele almak isterim. Hukuk fakültesini okuyup bitirmek, genç ömürlerden alan bir mesele. Bu meşakkatli yola çıkarken, yalnızca diplomayı almanın hiçbir anlam ifade etmeyeceği biliniyor. Böyle olduğu için, çalışmaların düzeyi katbekat artıyor. Sonunda mezun olunduğunda, bir gerçekle yüz yüze kalınıyor: Avukatlık stajı! Avukatlık stajında, toplumun düşündüğü gibi genç stajyere para akmıyor. Aksine, hiçbir para akışı olmuyor. Bu durumda, birçok staj avukatı “harçlık” anlamında gider karşılamakla yetiniyor. Bu durumun ahlaki olmaması bir yana, kanunda dahi stajyer avukatlara ne sigorta ne de herhangi bir gelir kaynağı öngörülmemiş.

Diplomasını aldıktan sonra 1 yılını da gelirsiz stajla geçiren avukat, nihayet ruhsatını alıyor. “İşte o gün geldi!” diye düşünebilirsiniz, ancak yine o gün gelmiyor denilebilir. Ülkemizde aktif 84 hukuk fakültesi var, buralardan her yıl yaklaşık 20 bin mezun çıkıyor. İnanılmaz bir artışla karşı karşıya kalan sektör, genç avukatlara şans tanımıyor. Genç avukat şanslıysa, ailesinin desteğiyle bir ofis kurabiliyor. Devletten maaş almayan serbest avukat, baro tarafından gelen görevlendirmelerle de mükemmel bir geçim sağlayamıyor. Geçim sağlamak şöyle dursun, ofis giderlerini dahi elde edemiyor.

Her sektörde olduğu gibi aşırı mezun verilmesi, işsizlik sonucunu burada da getiriyor. Genç avukat yolda yürürken yakınıyla karşılaşıyor, yakını kendisine durup dururken “Yalancısınız.” Yaftası yapıştırıyor. Hukukçu olmak, bir ideal sahibi olmak demektir. Her halde, günümüz şartlarında onca iş ve meşakkate yalnızca gelir sağlamak için dayanılmıyor.

***

Öncelikle belirtmek gerekir ki avukat, vekaleten aldığı herhangi bir dosyanın tarafı değildir. Avukatın görevi, yargılama sırasında hukuki bilgisi ile tarafların haklarını bildirmek ve mahkemeler nezdinde bu hakları savunmaktır. “Katili savunuyor!” cümlesi dillerde dolaşsa da, her insanın tüm sıfatlarından önce insan olduğunu unutmamak gerekiyor. Her bir somut olayda, olayı bir araya getiren onlarca unsur bulunmaktadır.

Katil, hırsız, dolandırıcı… Bu kişilerin adaletle yargılanması için hukuk sistemimiz bulunmakta. Bu sistemde avukat, mahkemeyi kandırmaya çalışan kişi değildir. Kaldı ki, yargılamadaki diğer unsurlar da hukukçu olduğundan, avukatın mahkemeyi kandırması söz konusu olamaz. Bir kişiye yargılanmadan önce, onlarca yafta yapıştırmak da ahlaki değildir. Avukat, hakim ve savcı; üç unsur bir arada bir tek şeye hizmet eder: maddi gerçeğe ulaşmak. Yargılamada elde edilen delile uygun hüküm verilir, kanunlarda karşılığı neyse infaz edilir. Hukuk sistemi bu işi yaparken, toplum nezdinde de ayrıca bir yargılama yapılması doğru değildir. Zira, yargı organlarını baskı altında bırakarak bir masum kişinin cezalandırılmasına sebep olmaktan daha kötü şey olamaz. Öyle ki hukuk, bir masumu cezalandırmaktansa, suçlunun cezasız kalmasını tercih eder.

***

Avukatlara saldırmak, size karşı bir haksızlık olsa da olmasa da, sizin tarafınızdan yapılmış bir haksızlıktır. Örneğin, size ait eşyaların haczi için gelen avukata saldırmanız, oldukça ilkel ve akıl almaz bir olaydır. O kadar ki, borcunuzu ödemediğiniz için size uygulanan hacizden elde edilen gelir avukata değil, alacaklınıza teslim edilir. Bu vesileyle, çağ dışı saldırılarda can veren avukatların aziz hatıralarının önünde saygıyla eğilelim…

***

Saygıdeğer bir hocamızın dediği gibi; “hiç suç işlemeyeceğinizi” söyleyip suç işlemeyebilirsiniz, ancak “hiç yargılanmayacağım” deme şansınız bulunmamakta. Bu nedenle, her bir avukatın sizin avukatınız olabileceğini unutmamanız gerekir. Hakkınız ihlal edildiğinde, “Benim hakkımı kim savunacak, adalet nerede!” diye veryansın ettiğinizde, adaletin saldırdığınız avukatlarla geleceğini bilmeniz gerekir. Unutmayın, bir gün herkesin avukata ihtiyacı olur…

Avukatlardan nefret etmek adil mi?