“İnsan Türk Olur Da, Nasıl Kemal Paşa’dan Yana Olmaz!”
Mustafa Kemal Atatürk, bilgi kaynaklarına göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu lideri ve ilk cumhurbaşkanı. Ancak Mustafa Kemal olmak, O’nu anlamak ve anlatmak için çok daha fazlasını bilmek gerekli. Bilmeden anlayamazsınız; Mustafa Kemal bu ülkenin en temel birleştirici gücüdür. Yazının başlığı, Yaban romanından. Maruz kalacaklarımıza dair önlemimizi de alalım: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m. 66 hükmü uyarınca, “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”
Atatürk’ün Milli Mücadele’yi başlattığı Samsun’da, kendisini tasvir eden heykeline saldırıldı. Olay olduğu sırada, şükürler olsun ki, Samsun hala Türkiye sınırları içerisinde idi. Bu olay üzerine, Samsun halkı orada nöbet tutmaya başladı. Halkı buna kimse zorlamadı. Atatürk’ün maneviyatını korumaya o sırada, orada bulunan hiç kimse mecbur değildi. Ancak bunu kendilerine görev bildiler. Bir sebebi var… Kaldı ki, dünyanın birçok ülkesinde Mustafa Kemal Atatürk’ü tasvir eden heykeller bulunmakta. Buna benzer olaylar, Atatürk’ün kendi kurduğu ülke dışında başka bir yerde yaşanmamıştır.
***
“Kurucu lider” kavramını açıklamakta büyük fayda görüyorum. Kurucu liderlerin ortaya çıkışı için, bulundukları devleti oluşturan üç unsur saldırı altında olmalıdır: Ülke, millet ve egemenlik. Ülke işgal edilmektedir, millet perişandır ve egemenliği elinde tutması gereken güçler artık bunu yapamamaktadır. Hal böyle olunca iki seçenek bulunur, ya işgali kabullenip işgalci devletin sınırlarına katılırsınız ya da işgalci devletle savaşmak için her şeyi ortaya koyarsınız. Kısaca; ya istiklal ya ölüm! İşte kurucu lider, artık egemenliği sağlama sorumluluğunu yerine getiremeyen kurumun yerine, egemenliği sağlayabilen bir kurum getirendir.
Kurucu lider, görüldüğü üzere, işgalci güçlere karşı her şeyiyle savaşıp fonksiyonunu yitirmiş olan eski devletin yerine yeni devleti kuran kişidir. Dünya devletleri arasında, kendi kurucu liderine böylesi bir hareketi reva görecek başka biri var mıdır, bilinmez. Peki neden yapılıyor bu işler; Mustafa Kemal’in liderliğinde kazanılmış özgürlüğü elinde tutanlar, nesiller sonra neden bu nefreti ve kini büyütüyorlar?
Mustafa Kemal, İslam’ın karşısında durmamıştır. Öyle ki, Mustafa Kemal Türk toplumunun sinesinde bulunan değerlerin hiçbirinin karşısında durmamış aksine bu değerler için yaşamıştır. Her semavi dinde, inanç ancak Tanrı ile insan arasında kabul edilmektedir. Hiçbir din, insanların zorlama ile inançlı görünmesini emretmemiştir. Atatürk ve Türk kimliği, İslam’ın karşısında konumlandırılmaya çalışılmaktadır. Bu şekilde, eğitimi bulunmayan ve ancak ailesi Müslüman olduğu için şans eseri Müslüman doğmuş kimseler, Atatürk’e karşı doldurulmuştur. Söylendiği üzere Mustafa Kemal Müslüman olmasa da, İslam’ı birçok defalar doğrudan korumuştur. İşgalci devletlerin galip gelmesi ihtimalinde, zaten İslam’ın her unsuru ortadan kaldırılacaktır. Ancak birtakım hainler, “Keşke Yunan galip gelseydi” diyecek kadar ayyuka çıkmışlardır. Bu sözler, Türk milletinin onurunu ve şerefini ayaklar altına almaya çalışanlara aittir. Özellikle kendilerini İslam’a siper ettiğini söyleyip, İslam’ı kendilerine siper edenlere Kur’an ile seslenmek gerekir: “Sizin dininiz size, benim dinim de bana.”
***
Yeni dünyada monarşinin hüküm sürmesi mümkün değildir. Kaldı ki, hala kağıt üzerinde monarşi ile yönetildiği görülen Birleşik Krallık gibi ülkelerde, kraliyet aileleri artık sembolik birer olgudur ve demokrasi hakimdir. Söz gelimi, bu kişilerin artık devletlerini yalnızca kendi iradeleri ile yönettiklerini söylemek mümkün değildir. Bu düşüncelerle, Atatürk daha ilk zamanlarda dahi aklına Cumhuriyet rejimini koymuştur. Cumhuriyetin neden bu kadar tartışma konusu olduğu, başka bir yazıya konu olacak kadar kapsamlıdır. I. Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı Devleti fonksiyonunu kendiliğinden yitirmiştir. Sevr Antlaşması’nın imzalanmış olması, bunun gün kadar açık bir göstergesidir.
Osmanlı Devleti, dünya tarihinin gördüğü en büyük İslam devletlerinden birisidir. Dönemin şartlarında, inanç temelli davranmak olağandır. Ancak şunu çok iyi bilmek ve söylemek gereklidir; Osmanlı Devleti’ni, Mustafa Kemal Atatürk ve Ankara Hükumeti yıkmamıştır. Fonksiyonunu yitirmiş olan Osmanlı Devleti’nin yerine yeni bir devlet kuran Mustafa Kemal “hain” değildir, artık egemenliği sağlayamayan Selçuklu Devleti’nin yerine yeni bir devlet kuran Osman Bey’in de “hain” olmadığı gibi…