Öğretmen Sınava Kurban Edilemez!
“Öğretmen ihmal edildiğinde o ülke intihar ediyor demektir.” (Albert Einstein)
Eğitim, uzun süreli bir yatırımdır; bazen aylar, on yıllar veya çeyrek asır sonra sonuçlarını alırsın. Eğitim de bugün gerçekleştirilen ve hayata geçirilen uygulamaların aynı anda veya kısa sürede sonuç vermesini beklemek hayal kırıklığını beslemektir.
Tek müfredat, tek düze program ve her yerde aynı planlamanın yapıldığı eğitim sisteminde, öğrencilerden top yekun aynı sonucu almayı ummak ne büyük yanılgı. Bu anlayış bireysel farklılıkları yok saymak demektir. Eğitimciler, öğrenci eğitime(kurumsal) ilk adımını attığında akranlarıyla faklı düzeyde olduklarını görürler ve her öğrencinin gelişim sürecinin başkalıklar içerdiğini de bilirler. Onun için öğretmen her öğrenciye özgü gelişim koşulları sunmak için didinir ve planlamalar yaparlar.
Tüm öğrencilerin aynılaşmasını beklemek büyük gaflet değil mi? Sınıf, okul, ilçe veya ilde öğrencilerin eğitim durumlarını karşılaştırma bu açıdan gerçekçi ve objektif olamaz. Her öğrencinin hazır oluşluk aşaması farklıdır ve her çocuğun gelişim süreçleri de kendi içinde görülmelidir.
Öğrencilerin okul süreçlerindeki kazanım ve dönüşüm seviyelerini sınav, testmatik veya tek düze sorularla belirlenmeye kalkışmak eğitim formasyonuna denk düşmeyen bir pratiktir. Öğrenci çok yönlü dönüşür; insani, sosyal, kültürel, davranışsal ve sorunlara çözüm gücü olabilme gibi… Tüm bu gelişimler ancak gözlemle ve aynı ortamlarda bulunanlarca görülebilir.
Eğitim; denemeler, değerler, pratikler ve karşılaşmaları buluşturarak yaşamsal uyumluluğunu var edebilir. Ancak ne yazık ki veli, çevre, kurumlar ve eğitim planlamacıları eğitimi sınav çarpıklığına endeksleyerek “bir ileri üç geri” durumuna maruz kalmaktadır.
Öğrenci, öğretmen, veli ve çevresel etkenler eğitimdeki esas bileşenlerdir. Tüm etkenler kişide pozitif veya negatif katkılara vesile olabilmekte. Bu açıdan bakıldığında, aynı paralelde okula başlayamayan öğrencilere en uygun eğitim öğretmence gerçekleştirilmek zorundadır. Ve öğretmen her öğrenciye farklı zaman, farklı emek, farklı iletişim ve farklı özveriyi sunmak zorundadır. Aydınlanmadan tutalım da evrensel ve hümanist tüm yaşamsal değerlerle çocukları buluşturmak da öğretmenin sorumluluğundadır. Öğrenciyi hayata hazırlamaktır öğretmenin esas sorumluluğu, sınava değil!
Tüm bunların yanında öğrenciye güvenli, temiz, yaşanılır bir ortamı da hazırlamak öğretmene düşer. Öğrencilerin beslenme, sağlıklı yaşam, sosyal ve psikolojik problemlerine anında katkı sunmayı görev edinen de öğretmendir. Korku, kaygı, tedirginlik ve tehlikenin oluşabileceği tüm durumlara karşı öğrencinin kendine yetebilmesi yine öğretmenin değer, birikim ve katkıları ile gerçekleşir. Öğrenci yaralandığında, elbisesi yırtıldığında, ısınması gerektiğinde, kazaya uğradığında ve haksızlığa maruz kaldığında ilk destek gücü öğretmenden gelir.
Eğitimcilik yapan veya ailesinde ve de çevresinde eğitimci bulunan her birey bilir ki: Öğretmenin öğrenciyle birlikte gerçekleştirdiği hayatsal, kişisel, toplumsal ve duyusal değerler asla bir sınavla, diploma veya kariyerle ölçülemez. Öğrenciyi ham madde, öğretmeni ise bir makinist ve okulu bir fabrika gibi seri üretim yapan işletme gibi düşlemek ne büyük yoksunluk…
Okul yaşamsal alandır; okul insanlığın, doğanın, geleceğin ve barışçıl dünyanın gerçekleştiği doğal ortam olmak zorundadır. Eşitlikçi, özgürlükçü, adaletli, dayanışmacı, kültür ve sanatla ilgili doğal hayati değerlerinin yeşerdiği ovadır okul. Okulda, en zarifinden hayatlar yaşanır; dostluk üretilir, haksızlıklar yok edilir, mutluluklar ve sevinçler uçuşur; ve bunlar sadece yaşanır, gözlenebilir ve hissedilebilir.
İnsanın, doğanın, yaşadığı yerin ve dünyanın sorunlarına çözüm gücü olabilecek bireyler yetiştirmek için; yaşamın gerçek anlamlına uzanabilmek için; emeğini paylaşan, sınıfı süpüren, okulu boyayan, sobayı yakan ve “acıya bal eyleyen” öğretmenlerin sınavla seviyeleri belirlenecekmiş!
Öğretmen, ayrımcılık istemiyor, basamak da istemiyor, kariyerde istemiyor!
Öğretmenler eşitlik, liyakat, adalet, güvenceli iş, güvenli gelecek, özgür ve demokratik bir çalışma ortamı istiyor. Öğretmenler; barışçıl, erdemli, paylaşımcı, bilim ve akıl ile yol alabilen çocuklar yetiştirmek istiyor.
Öğretmen insanca çalışabilecek ve insanca yaşayabileceği haklarını istiyor.
Öğretmenler sınav istemiyor!