Felsefe Diyor Ki: İyi Şeyler Kendiliğinden Olmadı!
Hepimizin gizliden felsefe, sanat ve edebiyat hayranlığı vardır. Ancak bunlar bize değil de başka-ayrıcalıklı sınıflara aitmiş gibi alakasız görünürüz. Tıpkı çok muhtaç olduğumuz ve insanda rahatlatıcı etkiye sahip coşku, sevinç, kahkaha, aşk, neşe ve özgürlük gibi özlerden saklandığımız gibi mesafe koyarız bu özel alanlara.
Felsefe, sanat ve edebiyatın kişi veya zümreler adına ayrıcalıklı olduğu inancına kapılır veya benzer yanılgıları yükleniriz. Hayattan ürktüğümüz gibi felsefe, sanat, sosyoloji, psikoloji denince çekingen ruh hallerini bürünürüz. Bu alanlardan kaçışarak keşif, deneyim ve cesaretimize aslında sınırlar çizeriz.
Oysa felsefe, kültür, sanat ve edebiyat hayata ilişkin bağlarımızı güçlendirir ve hayata akan yollarımıza kolaylık katar. Felsefeyle ilgili olanların üslup, tarz, ufuk ve hümanist bakışlarına imrendiğimizde inkâr edilemez. Kendimizi felsefe ile buluştururken yeni ufukların heyecanını sarınırız. Ve sanat, susamış hücrelerimizin filizlenişine ve yeniden canlanışına çareleri keşfetmez mi?
Felsefe, bağımlılık ve gerçeklik dışı tutkulara tavır almaya yönlendirir; bilim, akıl ve adalete dair içimizdeki hür seslerin yankısını yansıtır. “Duygu, his, düş ve de beklentilerimizin; varoluşsal ve ‘gerçekleşme değerlerimize’ uygun etikle biçimlenmesine yön verir.” Felsefe, karşımıza çıkan engelleri öylece kabullenmez; yaratıcılık, dönüştürücü ve üstesinden gelebilme birikimimizi zenginleştirir. Hayat varken felsefe hep oldu, biz fark etmesek de! Felsefe zekice, rahatlatıcı, iyileştirici ve bilgece etkisiyle iyileştirmenin can damarıydı.
Bizden önce yaşayan ve bizim dışımızdakilerin görüşleri, yaşayışları ve hikâyelerine dair bilgilenmemize felsefe köprülük yapar. Hepimizin yüksek felsefe bilme veya herkesin filozof olma ihtimali elbette yok. Merak, derinlik, anlam ve hayretlik yaratan sırlara ulaşma güdümüz uyanmışsa, felsefi etki bizi olup bitenlere yönlendirmiştir bile…
Sokrates kendini yargılayanlara, “soluk aldığım ve aklım başımda olduğu sürece felsefeyle uğraşmaktan, size öğütler vermekten ve tanıdığım herkese doğruyu anlatmaktan asla vazgeçmeyeceğim,” diyerek belki de felsefik öğreticiliğin günümüze kadar taşınmasına vesile oldu; böylece felsefe bilgece cesareti ve sabırlı ışığıyla bizi hakikat yolculuğuna uğurladı.
Sokrates’e göre bilgi doğru düşünceden üstündür: “Çünkü bilgi sahibi olmak sadece bir şeyin niçin doğru olduğunu bilmek değildir, aynı zamanda öteki seçeneklerin neden yanlış olduğunu bilmek demektir.” Jack London ise, bir güzellik yaratmak istediğimizde, güzellik hakkında hiçbir şey bilmeden bunu nasıl yapacaksın diye sorgular.
London: Oysa şimdi biliyorum, daha doğrusu öğrenmeye başlıyorum. Şu çimler, artık onların neden çim olduğunu, güneşin, yağmurun ve toprağın gizli kimyalarıyla onları bu hale nasıl getirdiğini bildiğim için daha güzel geliyor.”
“Yarının da, geleceğin de aşağı yukarı bu günden çok farklı olmayacağı karamsarlığı ile korkunç felaket senaryolarının boğuk havasına sıkışmış durumdayız: İşte felsefe bu havasızlıkta bize nefes olur; dünyayı herkesin eşit yararlanacağı tek yurt haline getirmek için düşüncelerimizi ikna eder.
Biz biliyoruz ki, hiç iyi şeyler kendiliğinden olmadı, doğru şeyler yoktan var olmadı, hiçbir çaba olmadan hiçbir özgürlük gökten kimsenin kucağına düşmedi. İçinde debelendiğimiz kötümser, karamsar ve umarsız gürültü patırtı, içten içe bizi ümitsizliğe mahkûm etse de; unutmayalım ki, kıştan mağdur olduğumuz için ısınma sistemlerini ürettik, karanlığa öfkelendiğimiz için aydınlanmayı icat ettik.
Yeryüzü çok aşırı sıkıştırılmış, doğallığımızda var olan insani bilince şuursuzca basınç uygulanıyor, “başkaları” kolayca incitiliyor, içimizin zarif değerleri sökülüp metalaştırılıyor. Dar boğaza sıkıştırılmış umutlar, sırılsıklam edilmiş sabahlar ve kuşkuya boğdurulmuş dünyada bazı şeyler hemencecik iyileşmez.
“Aklını kullanan insan, gelişen, bilen ve öğrenen insan kendini tüketmektense neyin kaçınılmaz olduğunu kavrayıp onun peşinden gidendir,” der Seneca!
Felsefe, edebiyat, bilim ve sanatın melodileri ile yaşam harika şeylere dönüşüyor. Çok eskiden de, geçmişte de hayatın hakikatini kimse durduramadı; temiz vicdanı kimse yok edemedi; yaşamın müziğini kimse kesemedi:
Ağaç fırtınalara hep direnerek dik durabildi!
İşte böyle diyor felsefe!
Yararlanılan Kaynaklar:
- Bilim ve Sanat (Nietzsche)
- İnsan Olmak Üzerine (E.Fromm)
- Felsefenin Tesellis (Alalin De Botton)
- Sofi’nin Dünyası (Jostein Gaarder )
- Martin Eden (Jack Eden)