Devletin zirvesinin 40 yıllık musalla taşı kardeşliği

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Siz, musalla taşı etrafında birlik görüntüsü veren bir devlet erkanını mı tercih edersiniz, yoksa demokratik zeminde ülkenin en önemli sorununu çözmek için güçlü bir iradeyle çözüm için bir araya gelebilme yeteneği olan devlet erkanını mı?

İktidarıyla, muhalefetiyle, kurumlarıyla devlet devletliğini, çözüm üreterek, çare bularak, vatandaşının canını, malını, huzurunu koruyarak göstermekle yükümlüdür.

Musalla taşı,  çaresizlik ve sonun ifadesidir.

Musalla taşı başında verilen görüntü, sizinle aynı karede görünmek isteyenler için bir araç olmaktan başka kimseye bir faydası yoktur.

Yutturduğunuzu zannederseniz, yanılırsınız…

                                                              ***

Gaziantep’te terör saldırısında hayatını kaybedenler için iktidarıyla-muhalefetiyle tüm devlet erkanının arz-ı endam ettiği törenden sonra, DSP Genel Başkanı Masum Türker, “Devlet, musalla taşının etrafında değil, masada toplanır” diye güzel bir laf etti.

Musalla taşı, sözün bittiği, çözümün çaresizliğe dönüştüğü yerdir.

Son 40 yılda devletin zirvesinin musalla taşı başında yaptığı mesainin bu ülkeye bir faydası olsa, bugün halen günde onlarca insan teröre kurban gidiyor olmazdı.

                                                               ***

İktidarın ve muhalefetin birbirine düşman gibi tavır ve asık suratlarla musalla taşı başına toplanması, gidenleri geri mi getirecek?

Veya bundan sonra olabileceklere engel mi olacak?

Ya da onlar, “Artık bu musalla taşı başında toplandığımız, fakir-fukaranın canının yandığı yeter, gelin artık bu sorunu çözelim” mi diyecek?

İşte bu yüzden, musalla taşının başına toplanan göstermelik kalabalığın benim gözümde zerre kadar kıymeti yoktur.

                                                               ***

Musalla taşı mevzusunda aklımda kalan tek şey Başbakan Erdoğan’ın oğlu oldu.

Yahu bakıyorum, ön sıradaki takımlı, kravatlı, ceketli erkanın içinde, üstünde beyaz gömlek, saçı sakalı birbirine karışmış biri duruyor.

Vallahi tanıyamadım. Bu herhalde cemaatin önde gelenlerinden biri olmalı diye düşündüm.

Bu adamın, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların hemen burnunun dibinde saf tutmasına nasıl izin vermişler diye şaşırdım, kaldım.

Biraz sonra kameralar yakın çekime girip, saf tutanlar arasında Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal’in de olduğunu söylemez mi?

                                                               ***

BDP milletvekillerinin, PKK’lı militanlarla kucaklaştığını gösteren fotoğrafları gördüğüm anda, “Eyvah” dedim kendi kendime. Rövanşı, kim, nasıl alacak, bu görüntü kimlerin canına malolacak diye geçirdim aklımdan.

Gaziantep’teki saldırı haberini duyduğumda da nedense aklıma hemen o görüntü geldi.

PKK’nın saldırıyı henüz üstlenmemiş olması, saldırının hemen ardından faillerin belirlenmesi ve patlamayı gerçekleştirdiği söylenen şahıs dışında diğerlerinin hemencecik yakalanmış olması da bana biraz standartlarımızı zorlamışız gibi geldi.

                                                               ***

Mesela, dün yine “Patlamayı gerçekleştirdiği iddiasıyla aranan şahsın hiç bu bölgeye gelmediğini ve saldırının örgütün üzerine yıkılmaya çalışıldığını” söyledi PKK.

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da,“PKK iki defa açıklama yaptı. Olayı kınadı ve kendileriyle alakası olmadığını söyledi. Bunun aksini ispatlamak, olayın asıl failini ortaya çıkarmak hükümetin görevidir. Hiçbir kamu yetkilisi net olarak Gaziantep katliamını kimin yaptığını ifade edemedi. Halen olayla ilgili ciddi soru işaretleri olduğunu yetkililerde söylüyor. Dış bağlantısı, istihbarat örgütlerinin rolü, bütün bunlar ortaya çıkarılmalıdır” dedi.

İnşallah söylenenler, yapılanlar doğrudur da, biz yanılıyoruzdur.

                                                               ***

Elbette, saldırıyla ilgili dikkat edilmesi gereken diğer bir unsur Suriye.

AKP iktidarı, Suriye konusunda aylardan beri tehlikeli sularda yüzüyor..

Kendi ülkesinin gerçeklerini gözardı edip, hiç üzerine vazife olmadığı halde Suriye’de demokrasi havarisi kesiliyor. Suriye’nin yönetimini ve rejimini değiştirmeye soyunuyor.

Dolayısıyla, Suriye’nin ve Esad’ın tüm bu olanlar karşısında eli armut toplamadığına ve de ortada sınır güvenliği diye birşey kalmadığına göre buradan gelebilecek tehlikeleri de göz ardı etmemek gerekiyor.

                                                               ***

Yani devletin artık bu musalla taşı bekçiliğini bırakıp, ülkenin ve insanlarının geleceği için çözüm ve çare araması gerekiyor.

Hem de hemen şimdi…

 

 

 

 

 

 

  

 

 

 

 

Devletin zirvesinin 40 yıllık musalla taşı kardeşliği