Tanrı ülkemizi zalimlerden korusun!
Tam da Başbakan Erdoğan’ın, “En yakın zamanda Şam'a gidecek Emevi Camisi’nde namaz kılacağız” diye savaş tamtamlarını çaldığı saatlerden hemen sonra Afyonkarahisar’daki şüpheli patlama meydana gelince, aklımıza ister istemez farklı şeyler geldi.
Arkadaşım, “Acaba, akşamın ilerleyen o saatlerinde, o cephanelikten Suriyeli muhaliflere silah sevkiyatı mı yapılıyordu?” dedi.
Doğru ya, saat 17.00’den sonra girilmesi yasak olan o depolarda saat 21.00 gibi akşamın ilerleyen saatlerinde o kadar askerin ne işi vardı?
25 asker daha canından oldu.
Geçen hafta 10 şehit daha vardı.
Ondan önceki hafta da 10.
Ülkesindeki savaş yetmiyormuş gibi, komşu ülkeye saldırma mesajları veren bir Başbakan.
Ne diyeyim, Tanrı ülkemizi bu zalimden korusun!
***
Son zamanlarda ölümler artarak devam ediyor.
Ben ölenlere o taraftandı, bu taraftandı diye bakmıyorum.
Eminim, yüreği kan ağlayan analar-babalar da öyle bakmıyor.
Ölenlerin tümü bu ülkenin genç nüfusu, hayatlarının en verimli çağında bir savaşa kurban gidiyorlar.
Ve başımızdaki iktidar, AKP ve onun başındaki Tayyip Erdoğan, ülkede akan bu kanı durdurmak, kardeşi kardeşe kırdırmamak için kılını bile kıpırdatmıyor.
***
Başbakan, dağdakileri meydana çekecek politikalar üretip uygulayacağına, parlamento çatısı altındaki milletvekillerine dağın yolunu tavsiye ediyor.
O insanları meclis çatısı altına taşıyan halkın iradesine de saygısızlık ediyor.
***
Önceki akşam Başbakan Erdoğan’ın konuşmasını izlerken tüylerimiz ürperdi.
Erdoğan, “En yakın zamanda Şam'a gidecek Emevi Camisi’nde namaz kılacağız” diyor.
Vallahi, fakir-fukaranın evlatları üzerinden plan-program yapıp, memleketi savaşa sürüklemeye bir hakkın yok.
Eğer Suriye’yi işgal etmeye bu kadar hevesliysen, Bilal’le Burak’ı da al git.
Hangi camide istersen namazını da orada kıl.
Esad’ı diktatör olmakla, halkına eza etmekle suçlayıp duracağına, önce halkının akan kanını durdur da biz de senin Esed’den farklı olduğunu görelim.
***
Gaziantep’teki 10 şehit ne çabuk unutuldu değil mi?
Ardından 10 şehit de Beytüşşebap’tan gelmişti.
Şimdi 25 şehit.
Yarın kaç olacağı belli değil.
Ama bu Başbakan Erdoğan’ın umurunda bile değil.
Savaşan, dağ bayır çatışan, mayın tuzaklarına düşen, çatışmalardan çok kaza kurşunlarıyla ölen fakir-fukaranın çocuğu, kendi çocuğu mu ki bu derdin bir hal çaresine baksın?
Hepsi unutulup gidiyor, ateş düştüğü yeri yakıyor.
Yarın 25 asker de unutulup gidecek.
Öbür gün kimbilir kimlerin ocağına ateş düşecek.
***
Türkiye’de durumun ne kadar vahim olduğunu, ülkenin hem içinde, hem yanıbaşındaki komşusunda devam eden savaş nedeniyle iki ateş arasında kaldığını, memleketin ekonomisinin “saman” ithal eder hale gelecek kadar kötüye gittiğini, iktidarın başının her geçen gün daha da otokratikleştiğini, kendisinden başka herkesi yok saydığını, akan kardeş kanını durdurma yönünde kılını kıpırdatmadığı gibi, bir de ülkeyi yanıbaşındaki komşusuyla savaşa sokmak gibi son derece tehlikeli politikalara soyunduğunu görmüyor musunuz tanrı aşkına!
***
İşte medeni dünyada; halkının çektiği eziyetlere duyarsız kalan, halkının üzerine uçaktan bomba yağdıran, halkın çocuklarının neden, niçin, hangi uğurda, kimler tarafından öldürüldüğü konusunda halkına hesap vermeyen, memleketi herşeyi ile tek başına yönetme sevdasına kapılan, yargıya direktif vererek hukuku hiçe sayan, şikayet eden vatandaşı, “Ananı da al git” diye zavırlayan siyasetçilere “d.…..r” diyorlar.
***
Ne diyelim tanrı ülkemizi o gibi zalimlerden korusun.