"Çocukların oyun alanları tasarlanırken çocukların görüşlerinin alındığı bir ortamda katılımcı oldukları kapsayıcı bir yöntemle yaklaşılmalı.
"Çocuk oyun alanlarının çocuğun oyun hakkı kapsamında iklim odaklı olarak genişletilmeli.
"Farklı gelişim özellikleri ve farklı ihtiyaç alanlarına cevap verebilecek nitelikte oyun alanları inşa edilmeli."
Öneriler İzmir Çocuk Çalışmaları Ağı Genel Koordinatörü Süleyman Gök'e ait.
Çocuğun sosyal ve bilişsel gelişimi açısından oyun önemli bir rol oynuyor. BM Çocuk Hakları Sözleşmesinde de yer alan oyun hakkını, Türkiye'de çocukların oyuna erişmedeki ihmalleri, kız çocukları, engelli ve mülteci çocukların oyuna erişimini Çocuk Gelişimci Ece Bekin, Diyarbakır'da faaliyet gösteren Rengarenk Umutlar Derneği'nden Necla Korkmaz ve Süleyman Gök anlattı.
Taraf Devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.
Taraf Devletler, çocuğun kültürel ve sanatsal yaşama tam olarak katılma hakkını saygı duyarak tanırlar ve özendirirler ve çocuklar için, boş zamanı değerlendirmeye, dinlenmeye, sanata ve kültüre ilişkin (etkinlikler) konusunda uygun ve eşit fırsatların sağlanmasını teşvik ederler.
Oyun neden önemli?
Ece Bekin oyunun, çocuğun yaşamında önemli işlevi olan bir olgu ve çocuğun önemli bir görevi olduğunu söylüyor:
"Oyun sırasında çocuklar; duygu-hareket ve biliş becerilerinin birçoğunu vurgulamakta ve denetlemekte, ayrıca kavramları, toplumsal farkındalık ve toplumsal davranışları geliştirmektedir. Oyun çocukları eğlendirirken aynı zamanda onların sosyal, psikolojik ve fiziksel gelişimine etki etmektedir. Grup içerisinde karşılıklı anlayış, hoşgörü, paylaşım ve birbirine saygı göstererek yaşama duygularının temellerinin atılmasını sağlamaktadır. Garry Landreth ifade ettiği gibi; Kuşlar uçar balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar."
Süleyman Gök, Türkiye'de birçok aktörün oyun hakkını söylem düzeyinde ele aldığını ancak mevzuat ve politika süreçlerinde ne yazık ki somut bir şekilde yerine getirilmediğini aktararak, "Bu da uygulanan politikaların kişilere bağlı olarak ilerlediğini herhangi bir kurumsal boyut içermediğini belirtmektedir" diyor.
Necla Korkmaz, yetişkinlerin dünyasında çocuk olmanın zor olduğunu hatırlatıyor:
"Her şeyden önce tüm yetişkinler sanki hiç çocuk olmamışlar gibi yaşamın tüm alanlarını yetişkinlerin öncelikleri ve ihtiyaçları doğrultusunda inşa ediyor. Dolayısıyla çocuk yaşamın öznesi olarak görülmüyor. Kentler ya da yeni yaşam alanları inşa edilirken de çocukların güvenli bir şekilde oyun oynayabilecekleri, eğlenebilecekleri alanlar hakkında fikirleri sorulmuyor."