Çoğu insan yediği ürünü seçme şansına sahip değil

Sağlıklı bir üretim yöntemi olan organik tarımın AB ülkelerindeki tarımsal alanın yüzde 8'inde, ülkemizde ise tüm tarımsal alanının sadece yüzde 2'sinde uygulandığını açıklayan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Karaca Bozgeyik, "Organik tarım hem insan hem de toplum sağlığı için son derece önemli bir üretim yöntemi. Ancak ben insanların aşevinden aldıkları yemeklerle geçinmek zorunda kaldıkları bir kentte ve ülkede, organik tarım yöntemiyle üretilen ürünleri tercih edin demeye utanıyorum" dedi.

Tarım sektörü desteklenmiyor

"İnsanların açlıkla, yoksullukla, mücadele ettiği bir dönemde organik tarımdan söz edilmesi canımı acıtıyor" diyen Bozgeyik, "Sağlıklı ve aynı zamanda çevreye duyarlı ürünler yetişmesi talebi organik tarıma ilgiyi artırdı. Dünyada 23 milyon hektarda organik tarım yapılıyor. Avrupa ülkelerinde organik tarım tüm tarım alanının yüzde 8'ini oluşturuyor. Bizde ise tarımsal alanın yüzde 2'si organik tarım alanı olarak kullanılıyor. Ülkemizde organik tarımın yaygınlaşamamasının birden çok nedeni var. Her şeyden önemlisi ülkemizde tarım sektörü desteklenmiyor" diye konuştu.

Tarladan sofraya kadar denetim şart

Tarımın belli standartlarda ve kayıt altında yapılması gerektiğini, ancak kayıt konusunda hiçbir çalışma olmadığını, standartlar konusunda ise 2005'te AB uyum yasaları kapsamında bir takım kriterler belirlendiğini belirten Bozgeyik, "Tarladan sofraya kadarki süreçte tarımsal üretimin denetim altına alınması lazım. Özellikle sanayinin gelişmesiyle birlikte tarımda zararlı sayısı arttı. AB sürecine girilmesiyle birlikte ülkemizde gıda denetimleri konusunda bir hayli gelişme sağlandı. Ancak bunlar sadece AB istediği için değil, böyle olması gerektiği için, halkımız layık olduğu için alınmalıydı. Eğer yapılan iyileştir- meler yasal zorunluluktan değil, gerçekten öyle olması gerektiği için alınsa daha başarılı olur. Artık kayıt altında olmayan ürün ihraç edilemeyecek" dedi.

Sorun insanları aşevine muhtaç eden sistemde

Ülkemizde yaşanan değişimin tarım sektörünü de etkileyeceğini, ancak bu etkinin olumlu yönde değişiminin sağlanması gerektiğini açıklayan Bozgeyik, "Türkiye'de üretilen ürünlerin dünya piyasalarında daha fazla yer bulması için tarım sektörünün desteklenmesi gerekir. Organik tarım yöntemiyle üretilen ürünlerin dünya pazarlarında daha iyi yer bulması için teknik ve mali konularda üretici yalnız bırakılmamalı. Tarım sektörünün desteklenmemesi toplumun büyük bölümünün sancısı. Çünkü tarım sektörü en fazla istihdam alanı yaratan sektörlerden biridir." dedi.

Kadın erkek ayrımı yapmadan tüm aileye iş olanağı sağlayan bir sektör. Fakat içinde bulunduğumuz süreçte tarım sektöründe kendi çapında üretim yapanların tamamen yok olacağına inanıyorum" şeklinde açıklama yaptı.

Pamuk ithalatının önüne geçilebilir

Ciddi bir denetim ve teşvikli organik tarımın et, süt, sebze ve meyvelerde olmak üzere pek çok alanda ülkeye ciddi anlamda kazanç getireceğini, ancak bu konunun görmezden gelindiğini dile getiren Bozgeyik, "Ülkemiz bu yıl ciddi an- lamda pamuk ithal etti. Organik tarımdan yararlanılarak ilimizde pamuk üretimi gerçekleştirilebilir. Üstelik bunun kar marjı da yüksektir. Fakat bu konuda devlet desteği şart" dedi.

Çoğu insanın beslendiği ürünü seçme hakkı yok

Organik tarım yöntemiyle üretilen sebze ve meyvelerin daha sağlıklı olduğunu, fakat bir Türkiye insanı olarak insanların içinde bulunduğu kötü ekonomik koşullan bildiği için bunu tavsiye ederken utandığını kaydeden Bozgeyik, "İnsanların aç kaldığı bir dönemde organik tarımdan söz etmekten rahatsız oluyorum. Halkın yüzde 70'i yoksullukla mücadele ederken siz organik ürün seçin derseniz komik duruma düşersiniz. Öncelikli sorun insanları aşevlerinde doyurmaya götüren sistem. Organik ürün değilse, bunu almayın diyemem. Çünkü çoğu insanın beslendiği ürünü seçme hakkı yok. Bu anlamda insanların açlıkla, yoksullukla mücadele ettiği bir dönemde organik tarımdan söz edilmesi canımı acıtıyor" diye konuştu.