ANASAYFA arrow right 20 Yıl Önce

İşsizlik sürekli artıyor yoksulluk derinleşiyor

İşsizlik sürekli artıyor yoksulluk derinleşiyor
YAYINLAMA: 21 Mayıs 2024 / 14.45
GÜNCELLEME: 21 Mayıs 2024 / 14.45

Eğitimdeki eşitsizlik toplumsal alanda da yaygınlaşıyor

Anayasal bir hak olan eğitimde eşitsizliğin giderek arttığını, eğitimde eşitsizliğin artmasının yanı sıra toplumsal eşitsizliğinde yaygınlaştığını belirten Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreteri Elif Akgül, “Ülkemiz emekçileri ve halkı, ekonomik ve siyasal olarak kuşatılmıştır” dedi.

Yoksulluk dayanılmaz ölçülerde arttı

İşsizliğin giderek arttığına, işsizliğin artmasına paralel olarak yoksulluğun daha da derinleştiğine dikkat çeken Akgül, "Halkımız, giderek artan yoksulluk ve işsizliğin ağır sorunları karşısında yaşam mücadelesi vermektedir. Gelir dağılımı adaletsizliği, işsizlik ve yoksulluk dayanılmaz ölçülerde arttı" diye konuştu.

Eğitim açısından kayıp yıl olacak

Öğretmen, okul, derslik, araç-gereç açıkları ve eğitim emekçilerinin yoksulluğunun önümüzdeki yıl devam edeceğini ve eğitimi yine kayıp yılların beklediğini vurgulayan Akgül, "2005 Bütçesinin içeriğine baktığımızda bu yıl da, faiz ve borç ödemelerini garantiye alan, yatırımsızlık, işsizlik ve yoksullaşma bütçesi ile karşı karşıya olunduğu açıkça görülmektedir. 2004 Yılı bütçesinde eğitime ayrılan pay yüzde 8.29 iken, bu yıl sürekli olarak artan öğrenci sayısına rağmen ayrılması öngörülen rakam yüzde 9.7'dir. Eğitime bütçeden ayrılan pay yükselmiş gibi görünse de, bu rakamın içinde üniversiteler, Kredi ve Yurtlar Kurumu harcamalarının da bulunması, eğitim bütçesinde önemli bir artış olmadığını göstermektedir. Her yıl eğitim sürecinde 1 milyonun üzerinde öğrenci dahil olmakta ve eğitim sorunları her geçen gün artmaktadır. Eğitim bütçesinin önemli bir bölümünü personel giderleri oluşturmaktadır. Bu yılki bütçe rakamları göstermektedir ki eğitim ve bilim emekçileri açısından önümüzdeki yıl yine kayıp bir yıl olacaktır" şeklinde açıklama yaptı.

Hak ve özgürlüklerin önündeki engeller devam ediyor

AB sürecindeki ülkemizde demokratikleşme sorunlarının köklü bir çözüme kavuşturulmadığını, demokratikleşme hak ve özgürlüklerin güvencesi önündeki yasal ve fiilen engellerin devam ettiğini ifade eden Akgül şunları söyledi: "1996’da Türkiye’nin altına imza attığı Hizmet Ticaret Genel Anlaşması ile eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, haberleşme, ulaşım. yeraltı kaynakları, ormanlar, hatta tarihi alanların kullanımına kadar her alanda kamu hizmetlerinin yerini özel işletmelerin alması, bu hizmetlerin ticarileştirilerek özel sektör eliyle gördürülmesi taahhüt edilmiştir. Türkiye'deki en geniş ve en yaygın kamu hizmeti alanlarından biri olan eğitim işkolu, kamuya yönelik her türlü yapısal uygulamanın başlatıldığı temel alanlardan biridir. İstihdam biçimlerine ilişkin olarak yapılan temel çalışma, 1999'dan bu yana geçerli olan 'norm kadro' uygulamasıdır. Bu uygulamanın temelinde kamuda temel görevler dışında kalacak her çalışanı, esnek biçimde gereksinim olan yerde görevlendirebilme yapmaktadır. Kamunun yeniden yapılandırılmasının bir bileşeni olarak tanımlanan Kamu Personeli Rejimindeki hedeflenen temel değişim alanlarından ilki, kamu personelinin istihdam edilme biçimiyle ilgilidir dedi.

Öğretmenliğin tanımını değiştirdiler

"Bundan böyle devletin asli görevlerini yerine getirenler dışındaki personelin sözleşmesi sözleşmeli kadrolara aktarılması ve memur kadrolarının olabildiğince daraltılması planlanmaktadır” diyen Akgül, "29 Ocak 2003'te Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı örgün eğitim kurumlarında kısmı zamanlı geçici personel çalıştırılması uygulamasına resmen geçilmiştir. Geçtiğimiz yıl 9 bin sözleşmeli öğretmen alınırken, bu yıl için ilk olarak okul öncesi eğitimde sözleşmeli istihdam edilmesi planlanan 10 bine ya kın usta öğretici ve yine 9 bin İngilizce, bilgisayar öğreticisi alınması planlanmaktadır. Kadrosuz, her türlü güvenceden yoksun olarak istihdam edilmek istenen öğretmenlerin artık adı da değişmiş, eğitim sistemi için son derece önemli değerleri çağrıştıran öğretmenlik yerine 'usta öğretici. eğitmen, dil öğreticisi gibi yeni sıfatlar türetilmiştir" diye konuştu.

Hükümet sefalet ücretini reva gördü

Toplu görüşme sürecinde hükümetin tek taraflı olarak en düşük maaşlarda yüzde 12.1, en yüksek maaşlarda yüzde 8.1 ve ortalama memur maaşlarında ise yüzde 10.7 zam belirlediğini açıklayan Akgül, "Konfederasyonumuz hükümetin eğitim emekçilerine reva gördüğü bu sefalet zammını kabul etmemiştir. Enflasyon hedefi yüzde 8 olduğuna göre, memurların bir bölümü açısından reel ücret kaybı, diğerleri açısından ise yerinde sayma durum ortaya çıkmaktadır" dedi.

Sosyal harcamaları kısmak istiyorlar

Devlet bütçesinin hükümetin bir yıllık süredeki uygulamayı planladığı ekonomik, sosyal, mali politikaların doğrudan bir göstergesi olduğunu belirten Akgül. "IMF'nin, ulusal ve uluslararası sermayenin devletten alacaklarını garantiye alma ötesinde bir ilkesinin olmadığı, 2005 bütçesinde her şey toplam kamu gelirinden faiz hariç kamu harcamalarının çıkarılmasıyla elde edilen faiz dışı fazlaya kilitlenmiş durumdadır. 2005 Yılı içinde yüzde 6.5 olarak belirlenen faiz dışı fazla hedefinin tutturulması, geçmiş yıllarda olduğu gibi yine sosyal harcamalarının kısılmasını beraberinde getirecektir" şeklinde açıklama yaptı.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *