Halkın izlediği televizyonlarda, okuduğu gazetelerde ekonominin iyiye gittiği ve Türkiye halkının refah içinde olduğu dayatmasının yapıldığını, oysa halkın ekonomisinin her geçer gün kötüye gittiğini söyleyen DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası Bölge Başkanı Nihat Bencan, “Halkın yaşam standardı her geçen gün düşüyor, işçi ve memur işinden çıkarılmamak için her türlü kötü koşullara katlanıyor. Esnaf ve çiftçi nasıl ayakta kalabileceğinin hesabını yapıyor, iş bulamayanlar zaten ne yapacağını şaşırmış durumda” dedi.
İşsizlik, hırsızlık ve fuhuşu doğuruyor
Yaşam standardının her geçen gün düşüp, işsizliğin arttığını, işsizlik ve açlığın artmasına paralel olarak pek çok sosyal problemin gündeme geldiğini belirten Bencan, “Sosyal yaralara neden olan sorunlar konuşulması gerekirken bir tek sonuçlar konuşuluyor. İşsizliğe paralel olarak yaşam standardı her geçen gün düşüyor ve bu düşüş paralelinde sosyal dejenerasyonu getiriyor. Hırsızlık, fuhuş bugün en çok konuşulan sorunların başında geliyor. Bunun kökeni işsizlik ve cehalet değil midir?" diye konuştu.
Gerçekler niye halktan gizleniyor?
Bencan, "Ülkenin ve toplumun en önemli sorunu işsizlik, O zaman neden işsizliğin önlenmesi öncelikli sorun olarak ele alınmıyor ve kabul edilmiyor? En önemli sorun olan işsizliğin önlenmesi gerekirken Devlet İstatistik Enstitüsünün rakamları bile ciddiye alınmıyor. Sanki AKP, işsizliği ve ekonomik sorunları çözmüş gibi bir hava yaratılıyor. Oysa işsizliğin ve yoksulluğun arttığı asla bizim kendi söylemlerimiz değil, DİE’nin rakamlarıdır. Bir taraftan ekonominin düze çıktığı söylemleri yayılmaya çalışılıyor, diğer taraftan DİE, işsizliğin arttığını somut rakamlarla ortaya koyuyor” diye konuştu.
Yaşama geçmedi kağıtlarda kaldı
AB uyum süreci konusunun çok konuşulduğu ülkemizde, insanların AB ülkelerindeki insanların yaşam standardına çıkarılması yönünde bir çalışma yapılmadığını, mevcut iyileştirme ve yasaların da sadece kağıt üzerinde kaldığını söyleyen Bencan, “AB’ye girme isteği ve bu konuda yapılan çalışma isteği olumlu, ancak AB’ye gir menin bedeli, ülkede yaşanan ekonomik krizlerin de özverisi çalışandan bekleniyor. Biz bu tür bir politikaya baştan beri karşı çıkıyoruz. Çünkü bu ülkede yaklaşık 20 milyon çalışan insan var. Bunların he men hepsi, değil AB standardında yaşamak, neredeyse üçüncü dünya ülkeleri düzeyinde yaşıyor. Hükümet ülkenin AB’ye alınabilmesi için yasal düzenleneler ve iyileştirmeler yapıyor. Fakat ülke halkının üçüncü dünya hayat standartlarında yaşaması için baskı yapıyor. Önce insanınızı girmek istediğiniz birliğin insanları gibi yaşatın, en azından gayret gösterin ve inandırıcı olun. Eğer insanlarınıza insanca bir yaşam sunarsanız kağıt üzerindeki sorunları zaten halledersiniz” şeklinde açıklama yaptı.