Büyük Konuşmak

YAYINLAMA: 16 Ekim 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 15 Ekim 2025 / 15.35

Hayatım boyunca hiç unutamadığım dedemin çok güzel bir sözü vardı. Çocuktum ama söylenen sözleri çok iyi algılayabilmekteydim. Yemek yerken kaşığı tepeleme doldurup çiğneyemeyeceğim kadar büyük lokmayla ağzımı götürürdüm. Çocukluk aklı ile tabağımdaki yemeği ne kadar çabuk bitirirsem, oyun oynamaya çabuk dönerim düşüncesinde yapılan bir hareketti. Ancak bu telaşı gören dedem, ‘Oğlum lokmayı çok çiğne, yoksa hazım edemezsin’ diye bana ikaz ederdi. 

Tamam bu cümlede anlaşılmayacak ne vardı ki? Ağzına götüreceğin lokma, çiğneyebilecek büyüklükte olsun, demeye getirmekteydi. Tabi bu cümleyi anlayacak yaşta değildik. Bu nedenle ‘çiğniyorum işte dede’ diyerek, geçiştirirdim. Ancak dedem çok doğru söylermiş de biz konuyu anlamazmışız. 

Hayatta hep büyüklerimin söylediği sözleri, aklımın bir köşesine yazıp saklamışımdır. Hatta bazı zamanlar ulu orta bir söz söylerdim, bu nedenle azar yerdim dedemden. Dedemin bir başka sözü vardı, ‘İki düşünüp bir konuş’ derdi. Bu cümleyi o yaşta fazla anlamazdım. Yaşım ilerledikçe bu kısa cümlenin ne anlamına geldiğini düşünmeye başladım. Tam tamına 4 kelimelik ders niteliğinde bir cümle: İki Düşünüp, Bir Konuşmak. Ne söyleyeceğini önce düşün, cümlelerini değerlendir, kelimelerini seç, söyleyeceğin sözlerin kime, nasıl etki edeceğini tart. Karşındakinin tepkisi ne olabilir diye de düşün. Ondan sonra sözün sakıncası yoksa ve söylemekte yarar görüyorsan, söyle. 

Ne ağırıma gitmekte biliyor musunuz? Koskoca bir ülkeyiz ve de 85 milyon nüfuslu bu ülkeyi yönetmek için Büyük Millet Meclisi’ne gönderilen 600 vekilin ne işe yaradığını bilmemekteyiz. Hani derler ya Meclis noteri görevini yapmaktalar. Buna inanmaktayım. Sarayda dizilen kelimelerle ortaya çıkan yasa taslağını, kollarını kaldırarak kerhen dahi olsa kabul eden, öz benliğinin var olduğu tartışılır insanların aldıkları para karşılığında ellerini kaldırdıkları celseleri izlerken bile hep dedemi düşünürüm. 

Hani ‘İki düşünüp bir konuş’ derdi ya dedem, işte bunların çok düşünüp hiç konuşmama üzerine kurgulanmış insanlar olduğuna inancım tamdır. Ülkemin banisi, hayatını ortaya koyarak bir ULUS Devlet kuran asrın en büyük lideri Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde kurulan ülkemizin bir ana yasası bulunmakta. Gelişen dünyanın gelişen şartlarına uyulması için Anayasa’da değişiklik olabileceğini düşünen bu büyük lider, sadece Anayasa’nın değişmemesi gereken maddelerini, anayasada belirtmiş. Bakın anayasanın ilk dört maddesi ne ifade etmekte:

1.Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir.

Bu cümle sizi rahatsız ediyor mu? Ya da rahatsızlık duyuyor musunuz? Beni hiç rahatsız etmemekte.

2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratiklaik ve sosyal bir hukuk Devletidir. 

Bu cümlede ATATÜRK ismi geçtiğinden mi rahatsızsınız? Yoksa Laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti olduğundan mı rahatsızsınız? Laik kelimesinden neden korkuyorsunuz? Cemaatlere verilen bir sözün yerine getirilemediğinden mi korkmaktasınız? Yoksa HUKUK devleti anlamından mı korkmaktasınız?

3. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı Al Bayraktır. Milli Marşı ‘İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır. 

Ülkenin bölünmez bütünlüğüne mi karşısınız? Yoksa bayrağımızın şehit kanlarını anlatan AL BAYRAK olmasından mı rahatsızsınız? Resmi dilinin Türkçe olması mı sizde olumsuzluk yaratmakta?  Milli Marşımız mı sizde eziklik yaratmakta? Başkenti Ankara değil URFA mı olsaydı?

4. Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. 

Bir milletvekilinin, seçildikten sonra milletin önünde ettiği yemin metni: 

‘Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülüşünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.’

Bu yemine uymayacaksan neden yemin ettin be adam’ demezler mi, günümüzde anayasada değişiklik isteyen vekillere? Hani namus ve şeref noksansa bir insanda, ne kadar yemin etse boş. 

19 Haziran 2019, yer Sancaktepe. Seçim için sarf edilen şu cümleyi hiç unutmuyorum, ‘SİSİ mi yoksa BinAli Yıldırım mı diyeceğiz, mesele bu. ‘Yaşayınca görmekteyiz: ‘Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner,’ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına. 

 

Büyük Konuşmak
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *