Kesin tarih konusunda güvence verilmeli

Aslan, 6 Ekim’de Avrupa Komisyonu tarafından açıklanan ilerleme raporunda Türkiye’nin siyasi kriterleri yeterli düzeyde karşıladığı görüşü belirtilip olumlu görüş bildirilmesine karşın kaygılara yol açacak hükümlerin ve özel şartların bulunmasının hayal kırıklığı ve soru işaretlerini de beraberinde getirdiğini belirtti.

Raporun tavsiyeler bölümünde yer alan (müzakere sürecinin sonucu önceden garanti edilemeyecek açık uçlu bir süreç olduğu) görüşünün raporun en rahatsızlık uyandıran bölümü olduğuna dikkat çeken Aslan, şöyle konuştu: “Aynı kararlılığı ve istikrarı ortaya koyma sırası AB’dedir. AB’nin Türkiye’ye yaptığı haksızlığa 17 Aralık’ta son vermesini temenni ediyoruz. 17 Aralık’ta yapılacak zirve sonunda, AB’ye üye kabul edileceğine ilişkin Türkiye’ye kesin güvence verilmesi ve farklı uygulamaların ortadan kaldırılması gerekir.

Türkiye AB’nin isteklerini kısa sürede ve büyük fedakarlıklar sergileyerek yerine getirmiştir. AB Türkiye’ye yaptığı haksızlığa 17 Aralık’ta son vermediği takdirde AB ile Türkiye arasında onarılmaz yaralar açılacaktır.” Aslan, ilerleme raporundaki diğer olumsuzluklara ilişkin olarak da şu görüşleri dile getirdi: “Türkiye’ye yönelik diğer özel bir yaklaşım katılım müzakerelerinde görülmektedir. Komisyon müzakere başlıklarının kapatılması hatta bazı durumlarda açılması için mevzuat uyumunun tamamlanmasının da ötesinde müktesebatın tatmin edici şekilde uygulanması gibi müzakerelerin açılması için işleyen pazar ekonomisinin varlığı konusunun ön koşul olarak getirilmesi öngörülmektedir. Diğer aday ülkeler ile yürütülen klasik müzakere yönteminden farklı olan bu koşullar ülkemize uygulanan çifte standardı ortaya koymaktadır. Diğer önemli bir husus, işçilerin serbest dolaşım konusunda daimi koruma önlemlerinin alınabileceğinin raporda yer almasıdır. AB ekonomik bütünleşmenin 4 temel ayağının biri olan işçilerin serbest dolaşım konusunun daimi koruma önlemlerine tabi tutulması kabul edilebilir bir öneri değildir”