Parlakçı, “Milyonlarca öğrencinin uzaktan eğitime yeterince erişemediği bir ortamda ‘150 bin tablet dağıttık. Ocak ayına kadar da 300 bin veya 500 bin tablet dağıtacağız’ açıklamalarıyla eğitimde yaşanan kaosun üstü örtülemez. Dağıtımda dahi kayırmacılıkların olduğu, kimi illerde tablet dağıtımı için öğretmenlerden katkı isteyen ‘idarecilerden gelen cep mesajları’ haberleri durumun vahametini gözler önüne sermektedir” diye değerlendirdi.
Salgın koşullarında eğitim hizmetinin yegâne üreticisinin, velilerle iş birliği içinde çalışan eğitim emekçileri olduğunu açıklayan Başkan Parlakçı, “Uzaktan eğitim süreci, eğitim ve bilim emekçilerinin toplumsal emeği ile sürdürülmektedir. Eğitim ve bilim emekçileri evlerini okullaştırmış, bilgisayar, internet erişimi, öğretim materyalleri gibi üretim girdilerini kendileri sağlamış veya satın almıştır. Yasalarla tanımlanmış sekiz saatlik çalışma süreci öğrencileri ve velileri desteklemek üzere daha uzun saatlere uzamıştır. Okul çağında çocukları olan eğitim ve bilim emekçileri evde “sessiz bir yer bulmak” da dâhil, ciddi bir özveri içinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çabalara karşın, eğitim ve bilim emekçilerinin yoğun ev içi emeği, eğitim alanının genel görünmezliği durumunun uzantısı olarak daha da görünmez kılındı” şeklinde konuşma yaptı.
Parlakçı, “Eğitim ve bilim emekçilerinin evdeki emek süreci ve karşılaştığı güçlükler hakkında bir çalışma yapmayan Milli Eğitim Bakanlığı bu görünmezlik algısıyla öğretmenlere eğitim ve deneyimlerinin dışında kalan işler vermek gibi uygulamalara girişmiştir” derken, “Öğretmenlerimiz hafta içi uzaktan eğitim derslerini gündüz saatlerinde işlemekle birlikte, bir yandan saat 18.00’den sonra ve Cumartesi günleri uzaktan eğitim dersleri için yoğun hazırlık ve ders uygulaması yapmak zorunda kalmakta, diğer yandan Samsun ve Adana’da olduğu gibi çağrı merkezlerinde görevlendirilmek istenmektedir. Son olarak Bolu ili Gerede ilçesinde, içinde “mahalli denetim personel listesi” yayınlanarak öğretmenlerimizin 24 Aralık’ta göreve başlamalarının istendiği bilgileri gelmektedir. Ataması yapılmayan yüz binlerce sağlık emekçisi varken ve bir an önce atamaları yapılması gerekirken, salgın koşullarında öğretmenlerimizin bu şekilde görevlendirmelere tabi tutulması asla kabul edilemez” ifadelerine yer verdi.
Salgının yayılımının arttığı bu dönemde sınav yapılmamalı
Merkezi standart sınavların aşamalı olarak kaldırılmasını gerektiğini kaydeden Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, şöyle konuştu: “Pandemide derinleşen eşitsizlikler ortadayken ve salgının yayılımının arttığı bu dönemde sınav yapılmamalıdır. Yüz yüze eğitime geçilmesiyle birlikte yapılacak olan telafi eğitimlerinden sonraki ölçme değerlendirmeler birinci yarıyıla yansıtılmalıdır. Bu eşitsiz koşullarda öğrencilerin yaşamını belirleyen sınavların, eğitimin diğer yönleriyle birlikte düşünüldüğünde ne denli stres, kaygı ve korku yarattığını düşünmek hepimizin olduğu kadar MEB’in de görevidir. Dünyanın birçok ülkesinde, merkezi standart sınavların azaltıldığı birçok eğitim modelinin var olduğunu anımsayarak, salgın koşullarında eğitim üzerine daha çok düşünülmeli ve öğrencilerin bilgi, beceri ve yeteneklerini daha fazla açığa çıkaracak olan “sınavsız eğitim modelleri” için harekete geçilmelidir. MEB, tüm eğitim bileşenlerinin ve bu alanda örgütlü tüm demokratik kitle örgütlerinin düşüncelerini ve önerilerini dikkate alarak söz, karar ve irade yetkilerini okul, ilçe il milli eğitim düzeyleriyle paylaşarak ortak akıl ve duygu üretimi çağrılarına kulak tıkamamalı.” Fatma Karabacak