“Liyakatin ve toplumsal sorumluluğun olduğu bir ülkede Aile Bakanı Derya Yanık istifa ederdi” ifadelerini kullanan Söyleyici, “Çağrımız, bu aymazlık karşısında utanç duyanlaradır. Bu karanlığın, bu aymazlığın son bulması ve tüm veçheleriyle ortadan kaldırılması için el ele vermeli, yılmadan ve sinmeden sesimizi daha gür çıkarmalıyız. Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için mücadele sözünü meydanlara kazıyanlarız” dedi.
Utanç duygusunun ağırlığı nefes almamızı zorlaştırıyor
Bu yılki 23 Nisan kutlamalarına Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın utanç içinde izlenilen görüntülerinin damga vurgu vurduğunu belirten Söyleyici, “Derya Yanık, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda bakanlık koltuğunu devlet korumasındaki bir ilkokul öğrencisine devretti. Bunu yaparken hem koruma altındaki bir çocuğu ifşa etti, hem de bir çocuğu insanların dini duygularını istismar edebilmek için kullandı. Elbette biliyoruz. Çocuk haklarından bihaber birisinin, en önemli yeteneği dini duyguları istismar edebilmesi ve makamını borçlu olduklarına sadakat göstermesi olduğunda, bakan olabildiği nadir ülkelerden birisidir Türkiye. Ancak bu gerçeğin, akıl ve izanla kavramamızın giderek daha güçleştiği bir dönemde, geriye kalan utanç duygusunun ağırlığı nefes almamızı zorlaştırıyor” ifadelerini kullandı.
Sözlerin kabul edilemeyeceğini ve yapılan davranışla sadece korunması gereken bir çocuğun ifşa edilmesiyle kalınmadığını kaydeden Söyleyici, “AKP’nin yıllardır izlediği çocuk politikasında çocuğun ve çocuk haklarının ne kadar tali, ne kadar araçsal olduğunu da gözler önüne serdi. AKP’nin propaganda yapabilme konusundaki sınır tanımazlığı, utanma duygumuz ve mide kramplarımızla bizi yine baş başa bıraktı” değerlendirmesini yaptı.
Çağrımız, bu aymazlık karşısında utanç duyanlara
Eğitim Sen Gaziantep Şubesi Kadın Sekreteri Elif Söyleyici, konuşmasını şöyle tamamladı: “Eğitim Sen olarak, “Bizim için aile önemli” diyerek bakanlığın ismindeki kadın ifadesini çıkaranların, kadına yönelik eril şiddeti değil de kadının aile içerisindeki “görev ve ödevlerini” kendilerine dert edinenlerin kırmızı çizgilerinin olmadığını bir kez daha gördük. Bu nedenle ne bakanı istifaya davet ediyor, ne de görevden alınmasını talep ediyoruz. Çağrımız, bu aymazlık karşısında utanç duyanlaradır. Bu karanlığın, bu aymazlığın son bulması ve tüm veçheleriyle ortadan kaldırılması için el ele vermeli, yılmadan ve sinmeden sesimizi daha gür çıkarmalıyız. Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için mücadele sözünü meydanlara kazıyanlarız.” Özer Karınca