ANASAYFA arrow right Ekonomi

“4 milyon mültecinin 3,5 milyonu Suriyeli”

“4 milyon mültecinin 3,5 milyonu Suriyeli”
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 05.33
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 05.33
CHP, ‘Uluslararası Suriye Konferansı’ düzenledi
CHP, ‘Uluslararası Suriye Konferansı’ düzenledi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Uluslararası Suriye Konferansı”nda yaptığı açılış konuşmasında, “Terörle mücadelenin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilerek ve doğrudan Şam yönetimiyle ilişki kurularak sürdürülmesinin en doğru yol olduğu inancındayız. Türkiye ve Suriye halklarının barış içinde, bir orman gibi kardeşçe yaşamaları için çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
Konferansta konuşan İBB Başkanı İmamoğlu da “Nihai hedefimiz, Suriye’nin istikrara kavuşturulması ve mültecilerin kendi vatanlarında topraklarına ve oradaki hayatlarına huzurla dönmelerinin sağlanmasıdır. Bu büyük sorunun çözümünde yolumuzu aydınlatacak tek ışık, vicdanımızdır. Daha net söyleyecek olursak içimizdeki adalet duygusudur, insanlık arzusudur” şeklinde konuştu..
Ağbaba’nın ardından konuşan İmamoğlu, Suriye’de, 15 Mart 2011’de başlayan iç karışıklıklardan sonra, hayatta kalmak adına ülkeden göçün başladığını belirtti. İmamoğlu, “İç savaştan önce Suriye; dünyada çok az kimsenin haritada yerini bildiği bir ülke idi. İç savaşta yaşanan insanlık dramı ve şiddet, o denli büyük ve yürek parçalayıcı hale geldi ki, Suriye bütün dünyanın adını bildiği, ilgi odağı haline geldi” dedi. Suriye’de yaşanan çok taraflı savaşta “at izinin, it izine karıştığı” saptamasında bulunan İmamoğlu, “Savaşı sürdürenlerin bir kısmı hariç, kim ve kiminle savaşıyor bilinmiyor. ‘Suriye’de ne oluyor, neden oluyor’ soruları hakkında gerçek anlamda bilgi sahibi olmayan bazı karar vericiler yangına körükle gitmeyi tercih ettiler. Ardından da yanı başımızdaki bu dost ülkeden göç eden milyonları ülkemize almakla kalmadılar, bir de onları kendi hallerine bıraktılar. Suriyeli göçmenlerin çoğu, kendi ülkelerinde inanmadıkları bir savaşa dahil olmak ve hayatlarını kaybetmek yerine, yaşamayı ve kendilerine başka bir gelecek kurmayı hayal ettikleri için bizim ülkemize sığındı” diye konuştu.
“Bunun için onları suçlayamayız” diyen İmamoğlu, “Bu insanlar, savaşı kabullenmedikleri için bugün burada bizimle yaşıyorlar. Hatırlayalım, sayıları milyonları aşan büyük bir Suriyeli kitlesi önce güney sınırlarımıza yakın il ve ilçelerimize sığındı. Bir müddet sonra ise tüm yurda dağıldılar. Bugün devletin resmi rakamlarına göre Türkiye’de 4 milyonu aşkın göçmen ve mülteci yaşıyor. Bu rakamın 3,5 milyondan fazlasının Suriyeli olduğu biliniyor. Resmi makamlara göre İstanbul’da ise 550 bin civarında Suriyeli var. Kimi sivil ve bağımsız kaynaklara göre, doğru rakam bu değil. Onlara göre, İstanbul’daki kayıtlı ve kayıtsız mülteci sayısı 1 milyondan fazla. 18 yaş altı binlerce çocuğun İstanbul’da hiçbir yakını olmadan yaşadığı raporlanıyor. Bunlara ilave olarak, sahada çalışan uzman kuruluşlardan, İstanbul’da Kasım 2018’den bu yana, doğum ve evlilik gibi istisnai durumlar dışında İstanbul’a gelen mültecilerin fiili olarak kayıt altına alınmadığına ilişkin eleştiriler dahi geliyor. Ayrıca 20 ila 25 bin arasında hiçbir kaydı bulunmayan, 100 bin ila 150 bin arasında ise farklı bir ilde kaydı olduğu halde, İstanbul’da yaşadığı bilinen Suriyeli söz konusu” bilgilerini paylaştı.
Bir yerel yönetici olarak, sosyal sorunların çözümlerinin kolay olmadığını bildiğini vurgulayan İmamoğlu, “Sayıları bir milyon civarında olduğu anlaşılan göçmen ve mültecilerin bulunduğu bir kentin yönetimi, meseleye asla seyirci kalamaz. Mesele yokmuş gibi davranamaz. Bizim ülkemizde Suriyelilerin varlığının büyük toplumsal sorunlara dönüşmemesi için sorunun doğru anlaşılması ve de mutlaka iyi yönetilmesi şart. Bu nedenle İBB’de göreve geldiğimizin 14’ncü gününde, göçmen ve mülteci konusunda ihtiyaç ve öncelikleri anlamak için, uzman sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerle bir araya gelmeye başladık. Daha sonra ilçe belediyelerimizin alanda sağlıklı veri toplanması için koordinasyon eksikliğinin giderilmesi yönünde önemli adımlarımızı attık” dedi.
İdlib’deki gelişmelerin son derece kaygı verici olduğunu belirten Kemal Kılıçdaroğlu, “İdlib’de, El Kaide ve türevi örgütlere mensup, on binlerce teröristin Türkiye’ye sızma olasılıkları ülkemizin güven ve istikrarı için ciddi bir tehlikedir. Ülkemizin terörle mücadelesinin elbette ki yanındayız. Ancak, terörle mücadelenin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilerek ve doğrudan Şam yönetimiyle ilişki kurularak sürdürülmesinin en doğru yol olduğu inancındayız" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Suriye sorunuyla ilgili çözüm önerilerini 5 maddede özetledi. Kılıçdaroğlu, önerilerini şöyle sıraladı: “Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ve Suriye’nin geleceğine ancak Suriye halkının karar verebileceğini hiç unutmamalıyız. ABD ve Rusya’nın çıkarları arasında savrulmamak için, toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlık, egemenlik ve iyi komşuluk ilişkileri ilkelerine dayanan, bütünlüklü ve uyumlu tek bir Suriye politikası izlemeliyiz. Suriye yönetimi başta olmak üzere, uluslararası hukuka ve ilişkilere dayalı, meşruluğu olan bütün aktörlerle, tıpkı burada olduğu gibi konuşarak diplomasiyi etkin kılmalıyız. Bugüne kadar, uluslararası hukuk ve meşruiyete aykırı bütün hamlelerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Suriye yeniden güvenli ülke olduktan sonra ülkemizdeki sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerini teşvik etmeli ve bu amaca uygun politikalar geliştirmeliyiz."
Kılıçdaroğlu sözlerini, usta şair Nazım Hikmet’in “Yaşamak bir ağaç gibi / tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine /bu hasret bizim...”dizeleriyle noktalarken, “Türkiye ve Suriye halklarının barış içinde, bir orman gibi kardeşçe yaşamaları için çalışmaya devam edeceğiz" dedi. Haber Merkezi
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *