Ekonomideki kötü gidişatla ilgili önemli açıklamalarda bulunan CHP Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya, Türkiye Cumhuriyetinin 100 yıllık stratejik kuruluşlarını yabancılara satan AKP iktidarının yanlış ekonomik politikaları yüzünden Türk Lirasının değer kaybettiğini, hayat pahalılığının arttığını bu durumun işsizleri, asgari ücretliyi, emekliyi ve esnafı derinden etkilediğini belirtti.
Hükümetin ekonomik politikalarını eleştiren Yılmazkaya, “AKP İktidarı 62 milyar dolar özelleştirme yaparak, Türkiye Cumhuriyetinin 100 yıllık stratejik kuruluşlarını yabancılara sattı. Yüzde 70’i çöl olan Mısır’dan soğanı ithal ediyoruz. Ülkede ekonomi gün geçtikçe kötüye gidiyor.” İfadelerini kullandı.
Yılmazkaya, “Dış güçler işi gücü bırakmış Türkiye’nin patates, soğan ekmesini engelliyor. Stagflasyon sürecine giren ülkemizde bir yandan işsizlik ve hayat pahalılığı artarken, diğer yandan yeni vergi ve zam dalgaları görülüyor. Uzmanlara göre, Türkiye'deki geçmiş krizlerden farklı olarak bu kez işsizleri, emekli ve esnafı çok daha zor bir süreç bekliyor.”
Yoksulluk sırının 6 bin 560 lira olduğunu belirten Yılmazkaya, “Türkiye ekonomisi, 445 milyar dolarlık dış borcu ve Türk Lirası'ndaki değer kaybı nedeniyle zor günlerden geçiyor.” İfadelerin, kullandı.
Ülke ekonomisiyle ilgili yazılı açıklamalarda bulunan Yılmazkaya şu ifadelerde bulundu;
Vatandaşın ödediği vergilerle yapılan dev kurumlar, sanayi tesisleri, limanlar, kamu binaları ve arsaları arka arkaya satışa çıkartıldı. Kamuya ait varlıkların satışından 62 milyar dolar gelir elde edildi.
Zamanında ödenmediği için takibe alınan krediler ise 12,1 milyar lira (yüzde 12,9) artarak 22 Mart itibariyle 105,8 milyar lira oldu.
KOBİ’lerin bankacılık sistemine olan kredi borçları bu yılın ilk iki ayında 4,8 milyar lira artarak 617,2 milyar liraya yükseldi. KOBİ’lerin vadesinde bankalara ödeyemediği batık kredilerinin tutarı ise ilk iki ayda 3,5 milyar lira artarak 45,9 milyar liraya çıktı. Kredi borcunu zamanında ödeyemediği için takibe alınan KOBİ sayılı yılın ilk iki ayında toplam 23 bin 123 artarak 361 bin 638’e çıktı.
Vatandaşların yılın ilk iki ayında kredi kartı ve tüketici kredileri nedeniyle bankalara ödediği faiz 12,1 milyar lirayı buldu. Vatandaşların AKP döneminde bankalara borç nedeniyle ödediği toplam faiz ise 458,8 milyar liraya ulaştı.
Ocak-Şubat 2019 döneminde protesto edilen senet sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25,1 oranında artarak 179 bin 903’e kadar yükselirken, protesto edilen senetlerin tutarı ise yüzde 67,6 oranında artarak 3,7 milyar lirayı buldu.
Dış borç stoku 2018 yılında 10,7 milyar dolar azalarak 444,9 milyar dolara inerken, borcun milli gelire oranı ise yüzde 53,5’ten yüzde 56,7’ye kadar çıktı.
Bu oran Türkiye’nin dış borçta çok borçlu ülke konumunda olduğuna işaret ediyor. 2002 yılında dış borcun milli gelire oranı yüzde 54,8 düzeyinde bulunuyordu. Dolayısıyla AKP döneminde Türkiye’nin borçluluğunda 2 puana yakın artış göstermiş oldu.
2018 yılında, Merkez Bankası da dâhil kamu kesiminin dış borcu 8,1 milyar dolar artarak 146,5 milyar dolara çıkarken, özel sektörü dış borcu ise 18,8 milyar dolar azalarak 298,4 milyar dolara indi.
Dış borç stokunun 116,3 milyar dolarlık bölümünü kısa vadeli, 328,6 milyar dolarını ise uçun vadeli dış borçlar oluşturdu. Kısa vadeli dış borcun stok içerisindeki payı yüzde 26,1 olarak belirlendi. Bu oran da 2002 yılında yüzde 12,7 düzeyindeydi.
AKP döneminde Türkiye’nin dış borç stokunda toplam 315,3 milyar dolarlık artış yaşandı. Bu artışın 59,9 milyar doları kamu kesiminin, 255,3 milyar doları ise özel sektörün borçlarından kaynaklandı.
Türk-İş’in dört kişilik bir aileyi esas alarak yaptığı hesaplamaya göre açlık sınırı mart ayında 2 bin 14 lira olarak gerçekleşti. Yoksulluk sırını ise 6 bin 560 lira oldu.
Sonuç olarak ülkedeki yanlış politikaların faturasını yine milletimiz ödüyor.
Biran önce yapısal ve hukuksal reformların hayata geçirilmesi, üretime yönelik yatırım politikalarına yer verilmesi, Ülkenin geleceği açısından büyük öneme sahip bu adımların atılması AKP Hükümetinin önceliği olmalıdır. Haber Merkezi
Hükümetin ekonomik politikalarını eleştiren Yılmazkaya, “AKP İktidarı 62 milyar dolar özelleştirme yaparak, Türkiye Cumhuriyetinin 100 yıllık stratejik kuruluşlarını yabancılara sattı. Yüzde 70’i çöl olan Mısır’dan soğanı ithal ediyoruz. Ülkede ekonomi gün geçtikçe kötüye gidiyor.” İfadelerini kullandı.
Yılmazkaya, “Dış güçler işi gücü bırakmış Türkiye’nin patates, soğan ekmesini engelliyor. Stagflasyon sürecine giren ülkemizde bir yandan işsizlik ve hayat pahalılığı artarken, diğer yandan yeni vergi ve zam dalgaları görülüyor. Uzmanlara göre, Türkiye'deki geçmiş krizlerden farklı olarak bu kez işsizleri, emekli ve esnafı çok daha zor bir süreç bekliyor.”
Yoksulluk sırının 6 bin 560 lira olduğunu belirten Yılmazkaya, “Türkiye ekonomisi, 445 milyar dolarlık dış borcu ve Türk Lirası'ndaki değer kaybı nedeniyle zor günlerden geçiyor.” İfadelerin, kullandı.
Ülke ekonomisiyle ilgili yazılı açıklamalarda bulunan Yılmazkaya şu ifadelerde bulundu;
Vatandaşın ödediği vergilerle yapılan dev kurumlar, sanayi tesisleri, limanlar, kamu binaları ve arsaları arka arkaya satışa çıkartıldı. Kamuya ait varlıkların satışından 62 milyar dolar gelir elde edildi.
Zamanında ödenmediği için takibe alınan krediler ise 12,1 milyar lira (yüzde 12,9) artarak 22 Mart itibariyle 105,8 milyar lira oldu.
KOBİ’lerin bankacılık sistemine olan kredi borçları bu yılın ilk iki ayında 4,8 milyar lira artarak 617,2 milyar liraya yükseldi. KOBİ’lerin vadesinde bankalara ödeyemediği batık kredilerinin tutarı ise ilk iki ayda 3,5 milyar lira artarak 45,9 milyar liraya çıktı. Kredi borcunu zamanında ödeyemediği için takibe alınan KOBİ sayılı yılın ilk iki ayında toplam 23 bin 123 artarak 361 bin 638’e çıktı.
Vatandaşların yılın ilk iki ayında kredi kartı ve tüketici kredileri nedeniyle bankalara ödediği faiz 12,1 milyar lirayı buldu. Vatandaşların AKP döneminde bankalara borç nedeniyle ödediği toplam faiz ise 458,8 milyar liraya ulaştı.
Ocak-Şubat 2019 döneminde protesto edilen senet sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25,1 oranında artarak 179 bin 903’e kadar yükselirken, protesto edilen senetlerin tutarı ise yüzde 67,6 oranında artarak 3,7 milyar lirayı buldu.
Dış borç stoku 2018 yılında 10,7 milyar dolar azalarak 444,9 milyar dolara inerken, borcun milli gelire oranı ise yüzde 53,5’ten yüzde 56,7’ye kadar çıktı.
Bu oran Türkiye’nin dış borçta çok borçlu ülke konumunda olduğuna işaret ediyor. 2002 yılında dış borcun milli gelire oranı yüzde 54,8 düzeyinde bulunuyordu. Dolayısıyla AKP döneminde Türkiye’nin borçluluğunda 2 puana yakın artış göstermiş oldu.
2018 yılında, Merkez Bankası da dâhil kamu kesiminin dış borcu 8,1 milyar dolar artarak 146,5 milyar dolara çıkarken, özel sektörü dış borcu ise 18,8 milyar dolar azalarak 298,4 milyar dolara indi.
Dış borç stokunun 116,3 milyar dolarlık bölümünü kısa vadeli, 328,6 milyar dolarını ise uçun vadeli dış borçlar oluşturdu. Kısa vadeli dış borcun stok içerisindeki payı yüzde 26,1 olarak belirlendi. Bu oran da 2002 yılında yüzde 12,7 düzeyindeydi.
AKP döneminde Türkiye’nin dış borç stokunda toplam 315,3 milyar dolarlık artış yaşandı. Bu artışın 59,9 milyar doları kamu kesiminin, 255,3 milyar doları ise özel sektörün borçlarından kaynaklandı.
Türk-İş’in dört kişilik bir aileyi esas alarak yaptığı hesaplamaya göre açlık sınırı mart ayında 2 bin 14 lira olarak gerçekleşti. Yoksulluk sırını ise 6 bin 560 lira oldu.
Sonuç olarak ülkedeki yanlış politikaların faturasını yine milletimiz ödüyor.
Biran önce yapısal ve hukuksal reformların hayata geçirilmesi, üretime yönelik yatırım politikalarına yer verilmesi, Ülkenin geleceği açısından büyük öneme sahip bu adımların atılması AKP Hükümetinin önceliği olmalıdır. Haber Merkezi