İZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada yulaf, çavdar, çayda ve durum buğdayında da az da olsa bir üretim açığı bulunduğu bilgisini verdi. Bayraktar, yaklaşık 78 milyon hektar olan ülke topraklarının 28 milyon hektarının tarıma elverişli olduğunu, ekonomik olarak sulanabilir 8.5 milyon hektar alanın 2011 yılı sonu itibarıyla 5.61 milyon hektarının sulamaya açıldığını, 2.89 milyon hektarın halen altyapı tamamlanamadığı için sulanamadığını bildirdi.
Milyarlarca dolar döviz ödenen yağlı tohumlarda açığın kapatılması için yapılması gerekenlerin başında sulanan alanların artırılması geldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “8.5 milyon hektar sulanabilir alanın, kalan 2.89 milyon hektarının da en kısa zamanda altyapısı kurularak sulamaya açılması, bu ürünlere ödenen milyarlarca dolarlık dövizin ülkemizde kalmasını, çiftçimizin kazanmasını sağlayacaktır. Sulamaya açılmamış alan, Çukurova’nın 5-6 katı büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Çukurova’nın tarımsal üretim boyutu düşünüldüğünde, sulamaya açılacak bu alanlarda tarımsal potansiyelinin fevkalade önemli olduğu görülür. GAP, KOP gibi sulanan alanları çok büyük oranda artıracak projelerin bir an önce tamamlanması için gereken yapılmalıdır. Bu alanların sulamaya açılması ve doğru politikalarla, yağlı tohumlar başta olmak üzere çok sayıda üründe üretim patlaması yaşanacaktır.”
Sulamaya açılacak alanların önemli bir bölümünün de GAP yöresinde olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: “GAP kapsamında yapımı öngörülen 13 adet proje çerçevesinde; 22 baraj inşa edilerek, toplam 7 bin 490 megavat kurulu gücünde 19 hidroelektrik santral ile yılda 27,4 milyar kilovatsaat hidroelektrik enerjisi üretilecek. Enerji projelerinin yüzde 75’i gerçekleşmiş durumda. Fakat sulamaya gelince aynı şeyi söylemek mümkün değil. Projeler tamamlandığında GAP kapsamında 1 milyon 822 bin hektar tarım arazisi sulanacak. Fakat, sulama projelerinde gerçekleşme oranı yüzde 32’de kalıyor. 762 bin hektar alanın altyapısı tamamlanarak GAP en kısa zamanda tam anlamıyla hayata geçirilmelidir.”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yeterlilik derecesi açıklanan 62 üründen 43’ünün yüzde 100’ün üzerinde, 20’sinin yüzde 100’ün altında kaldığını bildiren Bayraktar, “Bu rakam incirde yüzde 993.4’e, greyfurtta yüzde 723’e, kayısıda yüzde 524.8’e, fındıkta yüzde 468.4’e çıkarken, kolzada yüzde 49.6’ya, muzda yüzde 47.5’e, ayçiçeğinde yüzde 42.2’ye, soyada ise yüzde 5.4’e kadar iniyor. Bir diğer ifadeyle incirde ihtiyacın 10, greyfurtta 7.2, kayısıda 5.2, fındıkta 4.7 katı üretim var. Buna karşın, kolza, muz, ayçiçeğinde ihtiyacın yarısından az, soyada ise 20’de biri kadar üretim yapılıyor” dedi.
Bayraktar, 2014-2018 yıllarını kapsayan Onuncu Kalkınma Planı’nda ayçiçeği, soya ve kolzadan oluşan yağlı tohumlarda kendine yeterlilik oranının 2018 yılında yüzde 45’e ulaştırılmasının hedeflendiğini bildirerek, “2006 yılında yüzde 28, 2012 yılında yüzde 36 olan kendine yeterlilik oranının, 2013’te yüzde 38, 2018’de yüzde 45’e çıkacağı öngörülüyor. Artış önemli de olsa, Türkiye’nin yağlı tohumlarda bir an önce yüzde 100’lere yaklaşması gerekir” dedi.SHA
Milyarlarca dolar döviz ödenen yağlı tohumlarda açığın kapatılması için yapılması gerekenlerin başında sulanan alanların artırılması geldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “8.5 milyon hektar sulanabilir alanın, kalan 2.89 milyon hektarının da en kısa zamanda altyapısı kurularak sulamaya açılması, bu ürünlere ödenen milyarlarca dolarlık dövizin ülkemizde kalmasını, çiftçimizin kazanmasını sağlayacaktır. Sulamaya açılmamış alan, Çukurova’nın 5-6 katı büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Çukurova’nın tarımsal üretim boyutu düşünüldüğünde, sulamaya açılacak bu alanlarda tarımsal potansiyelinin fevkalade önemli olduğu görülür. GAP, KOP gibi sulanan alanları çok büyük oranda artıracak projelerin bir an önce tamamlanması için gereken yapılmalıdır. Bu alanların sulamaya açılması ve doğru politikalarla, yağlı tohumlar başta olmak üzere çok sayıda üründe üretim patlaması yaşanacaktır.”
Sulamaya açılacak alanların önemli bir bölümünün de GAP yöresinde olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: “GAP kapsamında yapımı öngörülen 13 adet proje çerçevesinde; 22 baraj inşa edilerek, toplam 7 bin 490 megavat kurulu gücünde 19 hidroelektrik santral ile yılda 27,4 milyar kilovatsaat hidroelektrik enerjisi üretilecek. Enerji projelerinin yüzde 75’i gerçekleşmiş durumda. Fakat sulamaya gelince aynı şeyi söylemek mümkün değil. Projeler tamamlandığında GAP kapsamında 1 milyon 822 bin hektar tarım arazisi sulanacak. Fakat, sulama projelerinde gerçekleşme oranı yüzde 32’de kalıyor. 762 bin hektar alanın altyapısı tamamlanarak GAP en kısa zamanda tam anlamıyla hayata geçirilmelidir.”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yeterlilik derecesi açıklanan 62 üründen 43’ünün yüzde 100’ün üzerinde, 20’sinin yüzde 100’ün altında kaldığını bildiren Bayraktar, “Bu rakam incirde yüzde 993.4’e, greyfurtta yüzde 723’e, kayısıda yüzde 524.8’e, fındıkta yüzde 468.4’e çıkarken, kolzada yüzde 49.6’ya, muzda yüzde 47.5’e, ayçiçeğinde yüzde 42.2’ye, soyada ise yüzde 5.4’e kadar iniyor. Bir diğer ifadeyle incirde ihtiyacın 10, greyfurtta 7.2, kayısıda 5.2, fındıkta 4.7 katı üretim var. Buna karşın, kolza, muz, ayçiçeğinde ihtiyacın yarısından az, soyada ise 20’de biri kadar üretim yapılıyor” dedi.
Bayraktar, 2014-2018 yıllarını kapsayan Onuncu Kalkınma Planı’nda ayçiçeği, soya ve kolzadan oluşan yağlı tohumlarda kendine yeterlilik oranının 2018 yılında yüzde 45’e ulaştırılmasının hedeflendiğini bildirerek, “2006 yılında yüzde 28, 2012 yılında yüzde 36 olan kendine yeterlilik oranının, 2013’te yüzde 38, 2018’de yüzde 45’e çıkacağı öngörülüyor. Artış önemli de olsa, Türkiye’nin yağlı tohumlarda bir an önce yüzde 100’lere yaklaşması gerekir” dedi.SHA